Adana’nın merkezinde bulunan birçok kişinin dinlemek, nefes almak için ziyaret ettiği Atatürk Parkı’nda kadınlarla İstanbul Sözleşmesi’nin kendileri için ne anlama geldiğini konuştuk. Konuştuğumuz kadınlar her cinayet sonrası cinayetin hikayesinde kendilerinden bir parça buluyor. Belki sadece aydınlatılmamış bir sokakta yürürken yaşadığı tedirginlik, dönüp dönüp arkasına bakma zorunluluğu… Kadın cinayeti haberleri ile ilgili ne hissettiğini sorduğumuz kadınlar, “O an onun annesi oluyorum, kardeşi oluyorum, kendisi oluyorum. ‘Ben de bir kadınım’ diyorum. Üzülüyorum. Kendim yaşamış gibi hissediyorum. ‘Acaba biz de mi şiddet göreceğiz’ diyoruz. Adım atmaktan korkuyoruz” şeklinde anlatıyor. Kadınların öldürülen kadınlarla kurduğu empati toplumda kadınlara yönelik şiddetin münferit olaylar olmadığını, şiddetin kadınların hayatının her alanında olduğunu bir kez daha göstermiş oluyor.
‘KADINLAR YASALARLA KORUNMALI’
Çocuğu ile parkta vakit geçirirken konuştuğumuz Ayten Akyüz Ataerkil yapının güçlü olduğu bir toplumda kadınların yasalarla korunması gerektiği düşünüyor. Bunun için İstanbul Sözleşmesinden imzanın çekilmemesi ve şiddeti önleyecek önlemler alınması gerektiğini ifade eden, Akyüz, şunları söyledi;
“Caydırıcı cezaların olması lazım. Sadece iyi giyimli olduğu için, öldürme ve istismar davasında erkeklere hak ettikleri cezayı vermiyorlar. Sadece kadınlara değil, çocuğa, hayvana karşı işlenen suçlarda da caydırıcı cezalar verilmesi lazım. İstanbul Sözleşmesi bunu koruduğu için çok önemli.”
‘BOŞANMALARIN SEBEBİ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ DEĞİL’
Boşanmaların sebebinin iddia edildiği gibi İstanbul Sözleşmesi olmadığını ifade eden Akyüz, “Bunun sebebi ezilmiş kadınların kendilerine dünyada artık yer bulmaya başlamasıdır. Ezilenler artık sesini çıkartıyor. Kadınlar her yerde. Kadınlar var. Sadece göz ardı ediliyorlar. Bu konuda tamamen bir eşitlik olması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ HAYATİ BİR MEVZU’
Kadınların öldürüldüğü haberlerinin kendisini üzdüğünü ifade eden Akyüz, şu şekilde konuştu, “Çok acı bir durum. Kadın cinayeti haberlerinde onların annesi oluyorum, kardeşi oluyorum, kendisi oluyorum. Zor bir şey. Bu haberler çoğaldı. Ama kadınların sinmesini istemiyorum. Çocukluğumuzdan beri arkamıza bakarak yürümemiz, açık bir şey giydiğimiz zaman bakılmamız, kaplı olması da fark etmiyor aslında, kadınlar bu ülkede kendilerini güvenli hissetmiyor. Kadınlar bu haberleri duyup korkmasınlar. Zaten bizler korkarak yaşıyoruz. Daha fazla korkmamıza gerek yok. Zararın neresinden dönersek kardır. Bu çok önemli hayati bir mevzu. Bunun için İstanbul Sözleşmesi yaşatır”
‘KATLEDİLİYORUZ’
Kadınların ve çocukların yaşadığı şiddete isyan eden Sultan Perdakçı, şu şekilde konuştu,
“Kadınlar öldürülüyor, kadınlar sakat bırakılıyor. Kadınlara olmadık işkenceler yapılıyor. Kız çocuklarına, erkek çocuklarına tecavüzler ediliyor. Cezalar neden yetersiz oluyor, yeni düzenlemeler neden yapılmıyor? Bu ülkede, kadın, çocuk, hayvan, ağaç olmayacaksın. Katlediliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmamalı. Kadın korunmalı. Akşam 9’dan sonra sokağa çıkamıyorum. Tutuyorlar, ‘kadın yarım kollu giymiş, etek giymiş’... Kadın sokağa çıkıp yürüyemeyecek mi? Sosyal hayatı olmayacak mı?
“KADINLAR BU DÜNYAYA EZİYET ÇEKMEK İÇİN GELMEMİŞ”
Kadınların okuması gerektiğini ifade eden Perdakçı, bu konudaki düşüncelerini şu sözlerle paylaştı;
“Kadınlar evde otursun, çocuk baksın, ev işi yapsın, kadın dışarısı ile ilişkisi, sosyal hayatı olmasın çalışmasın!’ Ama kadın okur, eğitimli olursa çocuklarını eğitimli yetiştirir. Kadını kocası dövüyor, karakola gidiyor, ‘Karı kocasınız, düzelir’ diyorlar. Yok kardeşim olmaz. Kadınlar bu dünyaya, eziyet çekmek için gelmemiş. Anında tutanağı tutup o kadını korumaya almalı ki bir daha o erkek şiddete kalkışmamalı. Kadınları ikinci plana atmasınlar.”
Kadınların çalışmasının da önemli olduğunu ifade eden Perdakçı, bunun için kadınların devlet dairelerinde ve özel sektörde çalışabilmesi için işyerlerinde kreşler açılmasının sağlanması gerektiğinin de altını çizdi.
‘KADINLAR HER ALANDA OLMALI’
İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının şiddet uygulayan erkeklerin güvencesi olacağını ifade eden Başak Topuksal, “Daha çok rahatlayacaklar ve istediklerini rahat, rahat yapacaklar. Daha çok şiddet ortaya çıkacak. Biz bu haberleri daha çok duyacağız. Oysaki biz bunun azalmasını istiyoruz. Çoğalmasını değil. Ve tabiki direneceğiz ve buna izin vermeyeceğiz” diye konuştu. Kadının her alanda var olduğunu söyleyen Topuksal, “Kadın her alanda olmalı. Kadını köreltmeyeceğiz. Kadıın yaşatacağız” dedi.
‘SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMEK YERİNE ŞİDDETE KARŞI DAHA FAZLASININ YAPILMASI LAZIM’
Kadınlara değer verilmesi gerekirken her gün kadınların canlarının yok edildiğini dile getiren Başak Topuksal, “Ve biz çok üzülüyoruz. İleride bizim bunu yaşamayacağımızın bir garantisi yok. Korkuyoruz, adım atmaktan korkuyoruz artık. Bu olayların yaşandığını duyunca çok etkileniyoruz. Onu kendimiz yaşamış gibi düşünüyoruz ve çok kötü oluyoruz. Bence bu sözleşmeden çekilmemek gerekiyor. Hatta şiddete karşı daha fazlasının yapılması gerekiyor. Kadının arkasında durulması gerekiyor. Ülkemiz bu yönde çalışmalar yapsa daha iyi yerlere geleceğimizi düşünüyorum” dedi.
‘ACABA BİZ DE Mİ ŞİDDET GÖRÜRÜZ DİYE EVLENMEK İSTEMİYORUZ’
İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlar için önemli olduğunu ifade eden Özgenur Bartan, “Devletin şiddet gören kadınların arkasında durulması lazım. ‘Ben güvende miyim?’ dememesi lazım. Gerçekten güvende olması lazım? Hiçbir kadın şiddet görmemesi lazım” dedi.
Bu koşullarda rahat olmadığını ifade eden Bartan, “Nerden ne geleceğini bilemem. Genç kızlara örnek olunması gerekirken biz evlenmeyi düşünmüyoruz mesela. ‘Acaba biz de mi böyle olacağız? Biz de mi şiddet göreceğiz?’ diye düşünüyoruz. Tabii ki olmayadabilir. Ama Türkiye’de arttığı için bunları düşünüyoruz. Bu yüzden ben de çıkılmamasından yanayım” dedi.
‘KADINLAR DOĞDUĞU ANDAN İTİBAREN AYRIMCILIĞA UĞRUYOR’
Hülya Canatan, üniversitede okuyan iki çocuğu ve evinin geçimi için çalışan emekçi bir kadın. Çocukları için tek başına ayakta durmaya çalışan Canatan, teknik ressam olmasına rağmen ne devlet kapısından ne de özel sektörden mesleği ile ilgili iş bulabilmiş. İmkan bulunca 4-5 ay süren Toplum Yararına Program’larda çalışan Canatan, bunun dışında kendi ördüğü ürünleri satarak yaşamını idame ettirdiğini anlattı.
Kadınların hayatları boyunca şiddeti ekonomik, psikolojik ve fiziksel olarak farklı boyutları ile yaşadığını ifade eden Canatan, Türkiye’de kadınların doğduğu andan itibaren ayrımcılıkla karşılaştıklarını belirterek şunları söyledi;
“Anneye ‘Aa kız çocuğu oldu’ diyorlar. Çünkü erkek çocuğu olduğu zaman daha değerli oluyor. ‘Oğlum gidebilir, yapabilir, kızım yapamaz. Başlı başına eksik olduğunu sana bildiriyorlar. Bir şey yapmak istediğinde önünde set gibi bir duvarlar çıkıyor. Dışarı çıkınca da erkekle kadın aynı değil. Adana çok şahane bir yer ama eksik bir kent. Erkekler kadar kadınların rahat oturacağı çok fazla yer yok.”
‘EŞİNDEN AYRILINCA ‘DUL KADIN’ OLUYORSUN’
Bitirilen evliliklerin ardından da çifte standardın devam ettiğini ifade eden Canatan, “Erkek yalnız yaşarken kimse bir şey söylemez. Ama kadın bir yere gittiğinde ‘Aa dul kadın nereye gidiyor?’ diye tepkiler veriliyor. Ben eşimden ayrıldım, Çukurova Üniversitesi’nde ikinci öğretimde okudum. İkinci öğretime gittiğim için ‘Akşam vakti okul mu olur? Kimi kandırıyor?’ Böyle sözlerle karşılaştım. Hayatım için bir şeyler yapmaya, ayakta dik durmaya çalışırken öbür taraftan tekme atmaya çalışıyorlar. Kadınlar eşlerinden ayrıldığı zaman çare olacaksa sonuna kadar İstanbul Sözleşmesini destekliyoruz” dedi.
Kadın cinayeti haberlerini duyunca çok üzüldüğünü ifade eden Canatan, “Ben de bir kadınım diyorum. Şiddetin önlenebilmesi için caydırıcı cezaların olması lazım” dedi.
İlgili haberler
İstanbul Sözleşmesi’nde ‘erteleme’, mücadelenin en...
Gazeteci Ayla Türksoy’un hazırlayıp sunduğu programda soruları yanıtlayan Avukat Gülşah Kaya, İstanb...
Memur-Sen ‘Aile Kongresi’nde İstanbul Sözleşmesini...
Memur-Sen’in ‘Aile Kongresi’ katılımcılarının ve konuşmacılarının yüksek çoğunluğu erkek oldu. Konuş...
İstanbul Sözleşmesi’nin iptali buzdolabına mı kald...
Hükümetin, sözleşmeyi iptal etmeyi şimdilik rafa kaldırması, sözleşmenin yükümlülüklerinden sıyrılma...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.