Bu atölye kaçmaz! Ekmek ve Gül Kadın Atölyesi Şişli’de başlıyor…
Ekmek ve Gül Şişli Grubu güncel tartışmaları ve kafa karıştıran meseleleri masaya yatıracağı güzel bir atölye programı hazırladı. Atölye 5 hafta boyunca her Çarşamba katılımcılarını bekliyor!

İstanbul’un Şişli ilçesinde bir araya gelen Ekmek ve Gül grubu, ilki 7 Şubat Çarşamba günü başlayacak, sonuncusu 7 Mart Çarşamba günü gerçekleşecek 5 başlıklı atölye programıyla 8 Mart’a doğru kafamızda tartışmaları dönüp duran pek çok meseleye dair güzel bir tartışma yapacak.

5 haftalık atölyelerin her birinde kolaylaştırıcılar, konu başlığıyla ilgili sunumlar yapacak ve ardından tartışmayı kolaylaştıracak sorularla katılımcılarla konunun derinlerine inilecek. 5 hafta boyunca her Çarşamba, saat 19:00’da Şişli’deki Nostalji Kitap Kafe’de gerçekleştirilecek etkinliklere siz de davetlisiniz!

İşte Ekmek ve Gül Şişli grubunun atölye çağrısı:

Zor günlerden geçiyoruz, zor, kasvetli, umut etmek için bile zorlandığımız günlerden…
Şiddet, işkence, cinayet, tecavüz, taciz... Kadınlara dönük topyekûn bir savaş hali... Üstüne içine itildiğimiz ağır savaş koşulları...
Peki bıkmadık mı her gün kadınların başına gelenleri, seyirci kalanları, hatta cezasızlıkla, adaletsizlikle bu saldırılara yol verenleri duymaktan? Yılmadık mı yaşam alanımızın daraldığı, giderek eve kapatıldığımız koşullardan?
Gücümüzün nasıl da farkındayız oysa...
Gelin yaşadığımız çağa, koşullarımıza ve yeryüzündeki kadınların birçok kıtadaki dönüştürücü hareketlerine bir göz atalım..
Fransız kadınlarının insan hakları kavramının evrenselleşmesini sağlayan Fransız Devrimi’ndeki rolünü tartışalım.
İşçi sınıfının iktidara geldiği sosyalist bir devrim olana Sovyet devrimi, sosyalistlerin iddia ettiği gibi “gerçek eşitliğin bir ütopya olmadığını kanıtladı” mı gerçekten? Sosyalizm diyarında kadının durumu neydi görelim…
Bu topraklarda yaşanan Cumhuriyet Devrimi… Kimi devirdi, kimi iktidara getirdi ve bunun kadınlar için anlamı ne oldu? Seçme ve seçilme hakkı için kadınların nasıl bir mücadele içine girdiğini, hiç duymadıklarımızı öğrenelim...
“Marksizm gerçekten cinsiyet körü müdür?” sorusuna belli başlı Marksist kaynaklardan yola çıkarak cevaplar arayalım…
Kadının tarihteki rolünü, ilkel komünal toplumdan bugüne toplumdaki konumunu, etkisini; memleketimiz için baş tartışma konusu olan laikliğin kadınlar açısından ne anlam ifade ettiğini hep birlikte tartışalım…
Erkek egemen toplumun çıktısı olan nefret, düşmanlık ve şiddetin yaşamlarımızı sardığı kıskaçtan kurtulmak için mücadele yollarını birlikte bulalım…
Her birimizin evde, caddede, dolmuşta, iş yerinde, okulda, çocukluğunda gençliğinde yaşlılığında benzer süreçlerden geçtiğini, her birimizin teker teker bir mücadele ile hayata tutunduğunu tekrar hatırlayalım.. Kadınların mücadelelerini, el ele vererek imledikleri tarihi anları bir kez daha görelim ve ne yapabileceğimizi bir kez daha düşünelim...

ATÖLYE PROGRAMI

1. Hafta - 7 Şubat Çarşamba

ÜÇ DEVRİMDE KADIN
Fransız Devrimi - Fulya Alikoç
Sovyet Devrimi - Olcay Geridönmez
Cumhuriyet Devrimi - Cevriye Aydın

Bugün hala demokrasinin geçerli olduğu hangi ülkeye gidilse Fransız Devrimi’nin insanlık tarihinde bir dönüm noktası olduğu kabul edilir. İnsan hakları kavramının ve kavramın evrenselleşmesinin mihenk taşıdır. Bu devrimde farklı sınıftan birçok kadın da mücadele ettiği de muhakkak; devrimin kıvılcımını ekmek fiyatlarından beli bükülmüş Parisli yoksul kadınlar çaktı sonuçta. Pek tartışılmayan ise özü itibariyle burjuva karakterli olan bu devrim kadınların hayatında neyi değiştirdi? Peki ya Ekim Devrimi? Yani işçi sınıfının iktidara geldiği sosyalist bir devrim. Sosyalistlerin iddia ettiği gibi “gerçek eşitliğin bir ütopya olmadığını kanıtladı” mı gerçekten? Yoksa, başka herkesin iddia ettiği gibi bu da mı gol değildi. Sosyalizm diyarında kadının durumu neydi? Ve bu toprakların devrimi Cumhuriyet Devrimi. Kimi devirdi, kimi iktidara getirdi ve bunun kadınlar için anlamı ne oldu? “Bizim ülkemizde işçi sınıfı yok” muydu gerçekten? Ya da bir kadın hareketi? Kadınlara seçme ve seçilme hakkı “verildi” mi? Bu üç devrim üzerinden kadın ve devrim ilişkisini, devrimlerin kadını özgürleştirici potansiyellerini sorguluyoruz.

2. Hafta - 14 Şubat Çarşamba

MARKSİZM CİNSİYET KÖRÜ MÜDÜR?
Toplumsal cinsiyete Marksist kaynaklardan bakmak - Sevda Karaca

Marksist birikim kadın mücadelesi açısından gerçekte ne söylüyor?
Son 30 yıllık dönem sınıf kavramının hem politik hem de teorik olarak geçersiz ilan edildiği, bir mücadele ekseni olarak indirgemeci, ekonomist, demode vs bulunduğu bir süreçti. Sosyalizme sadece reel sosyalizmin yıkıntısı olarak, sosyalist birikime sadece kadınların özgür-bireysel kimliklerini bastırmaya çalışan dogmatik yapılar olarak bakıldığı bu dönem Marksizm de “cinsiyet körü” ilan edilmişti.
Son yıllarda ise Marx’ın kapitalizm eleştirisinin yeniden gündeme geldiğini, neoliberalizm karşıtı mücadelenin ve kadın mücadelesinin ekseninin Marksist köklere geri dönme çağrısını da içeren bir rotaya girdiğini görüyoruz.
Bu, bir “tesadüf” ya da “keşif” mi?
Marksist-Leninist birikimin kadın mücadelesinin sınıfsal ve enternasyonalist karakterine ilişkin söyledikleri “cinsiyet körlüğü”, “ekonomizm”, “indirgemecilik” ve “erkek egemen meta teori” midir?
Marksizm ve Kadın denilince akla ile gelen kaynakların ötesinde kadınlar üzerindeki baskıya ışık tutan “yönteme” ilişkin bir okuma yapılamaz mı?

3. Hafta - 21 Şubat Çarşamba

KADINLAR HEP İKİNCİL KONUMDA MIYDI?
İlkel komünal toplumdan bugüne kadının toplumsal konumu - Meral Gülşen

“Eşitsizlik hep vardı…”
“Kadınlar hep ikincil konumdalardı…”
“Böyle gelmiş böyle gidecek…”
Hayır… Kadınların hak yoksunluğu ve eşitsiz konumu tarih tarafından kutsanmamıştır ve böyle sürüp gitmeyecek. Nereden biliyoruz? İnsan toplumunun gelişme tarihinin, geçmişin ve onun içinde ilişkilerin gerçekten nasıl biçimlendirildiklerinin bilgisine sahip olmak için kullandığımız diyalektik tarihsel materyalist yöntemle baktığımızda gördüklerimizden…
Bu, bir “ezber tarih” değil, her bir dönemin kendine has yaşanmışlıklarına, hikayelerine de ayrıntılarıyla bakamayabiliriz, ama böyle bir tarih okumasıyla, tarihi değiştirmek için “esasta” neyi değiştirmemiz gerektiğini de tartışabiliriz diye umuyoruz…


4. Hafta - 28 Şubat Çarşamba

‘TARİHSEL KAZANIMLARIMIZ’ NASIL KAZANILDI, NEDEN YOK EDİLMEK İSTENİYOR?
Laiklik ve Kadın - Cevriye Aydın

Son 15 yıldır sürece yayılarak çıkarılan yasalara baktığımızda (imam hatiplerle ilgili düzenlemeler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı nezdinde Diyanet görevlilerine aile, kadın, çocuk, engelli her alanda görev verilmesi, pozitif bilimlere dair derslerin müfredattan kaldırılması/azaltılması, sanat derslerinin seçimlik hale getirilip din derslerinin mahalle baskısıyla seçtirilmesi, sıbyan mektepleri, müftülere nikah yetkisi, imam arabulucularla boşanmanın önlenmesine dair muhtemel tedbirler) eğitim, aile, sosyal yaşam olmak üzere bütün bir hayatı yeniden ve dinsel-Sünni-Hanefi temelde şekillendiren tekçi düzenlemelerle karşı karşıya kalıyoruz.
Medeni Kanunun içerdiği, yüzyılların mücadelesine dayanan, kadınların kanlarıyla canlarıyla bedel ödeyerek yasalara kazıttıkları haklar “Bunda ne var?” kofluğu içindeki sorularla bertaraf edilerek, meşum yasalar “isteseniz de istemeseniz de” talimatlarıyla geçiriliyor. Sokaklarda kadınlara dönük saldırılar “dini hassasiyet” bahanesiyle işlenebiliyor, daha fenası bu bahaneler yargı mekanizmalarında “indirim” sebepleri haline gelebiliyor.
Kanırta kanırta ülkeyi sürüklemek istedikleri karanlık mecralara giden yolda, henüz tam olarak bertaraf edemedikleri kadınların tarihsel kazanımlarını bir an önce gömüp, acele yol almak istedikleri aşikâr!
Peki kadınların tarihsel kazanımlarıyla laiklik arasında nasıl bir bağ var? Laiklik ve kadın kelimelerinin yan yana geldiği en popüler tartışmalardan biri “başörtüsü”, lakin mesele neden bundan ibaret değil? Laiklik, sadece AKP döneminin sorunu değil, devridaim eden bir sorun. Bu devridaimde kadınlara neler düştü, kadınlar için “laiklik” neden ve nasıl bir varlık yokluk sorunu haline geldi? Birlikte tartışıyoruz…

5. Hafta - 7 Mart Çarşamba

ŞİDDET NEDEN VAR, NEDEN ARTIYOR?
Nefret, Düşmanlık ve Şiddet Kıskacında Kadın - Gülşah Kaya

Şiddet neden doğar, ekonomik, politik, ideolojik ve yapısal nedenleri…
Şiddet neden artar?
Şiddetin çeşitleri nelerdir: ekonomik, fiziksel, psikolojik şiddet ne demektir?
“Kadın cinayetleri politiktir”, neden?
İmam’ın “Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” demesiyle cemaatin otobüste mini etek giyen kadına tekme atması arasındaki ilişki nedir? Arada hangi aktörler hangi rolleri oynar?
Bu kıskaçta sıkışmamak için ne yapmalı?
Bugün kadın hareketinin de şiddetle mücadeleye ilişkin yürüttüğü “yöntem” tartışmalarında kim ne söylüyor?
Sadece “olanı” değil, olmaması için “ne yapmalı”yı da konuşacağımız bir atölye…


Etkinlikle ilgili bilgileri BURADAN takip edebilirsiniz…


İlgili haberler
Ölü insan zeytin ağacı dikemez!

Ama biz insan kalanlar, ölümü değil, hayatı o kadar severiz ki, şairin dediği gibi yetmiş yaşımızda...

Bu hashtagde mücadele var: #8Mart

Geçen yılki uluslararası eylemlilik halinden bu yıla kadın mücadeleleri ne durumda, gündemler neler?...

Mavi kelebeklerin izinde...

Yaşamın ölüme, barışın savaşa, umudun korkuya, gerçeğin yalana hep galip geleceğini bilerek, kimin s...