Sınırların ötesinde kadınlar ne yaşıyor?
Pandemi boyunca ve sonrasında tedbir adı altında ne yapıldıysa kadınların hakları pahasına yapıldığına çok kez tanık olduk. İşte Kamboçya, Kanada, ABD ve İrlanda’dan örnekler…
AVRUPA ‘DEMOKRASİ’Sİ İLE KAMBOÇYA DESPOTİZMİ ARASINDA
Yıllardır sömürürken ‘demokrasi’ var mıydı?

Bangladeş, Myanmar, Tayland, Kamboçya… Avrupalı moda tekellerine üretim yapan Asya ülkelerindeki kölece çalışma koşulları ve sömürü sık sık dünya gündemine düşüyor. Özellikle de pandemi sürecinde siparişlerin durması, ezici bir çoğunluğu kadın olan on binlerce konfeksiyon işçisinin açlıkla karşı karşıya gelmesine sebep olmuştu. Haziran ayından bu yana Avrupa’da tedbirlerin gevşetilmesiyle birlikte uluslararası kapitalizmin ‘yeni normal’inin göstergeleri de belli oldu.

Avrupa Birliği geçtiğimiz 12 Ağustos’ta Kamboçya ile ticari tercihlerinin bir kısmını askıya aldı. Ülkenin en önemli ihracat kalemlerini oluşturan konfeksiyon, ayakkabı ve seyahat malzemeleri sektörlerinde ihracatın yüzde 20’si ‘sıfır’dan Dünya Ticaret Örgütü’nün küresel tarifelerine yükseltildi. AB’nin aldığı bu kararın gerekçesi ise Kamboçya hükümetinin ‘ciddi ve sistematik’ insan hakları ihlalleri. Avrupalı markalara üretim yapan fabrikalardaki insanlık dışı çalışma koşulları, sendikacıların hukuk dışı yollarla tutuklanması geçtiğimiz yıllarda sık sık araştırmalara konu olmuş, sosyal medya kampanyaları üzerinden markalar üzerinde baskı kurulmaya çalışılmıştı. Bunun üzerine ABD’li ve Avrupalı tekeller, ülkedeki örgütlenme hakkı konusunda “artan endişe” duyduklarını açıklamak zorunda kalmış, böyle giderse Kamboçya’nın iş hayatı için “cazibesini yitireceği” uyarısı yapmışlardı. Oysaki konfeksiyon tekelleri için Kamboçya’yı “cazibeli” kılan şey tam da hükümetin despotizmi sayesinde faydalandıkları ucuz emek, kölece çalışma koşulları ve örgütlenme hakkının kısıtlanmasıydı. Tamamına yakını kadın 800 bin konfeksiyon işçisi, düşük ücretlerle, kamyon kasalarının sırtında hayatları tehlikeye atılarak fabrikalara taşınarak, siparişler durduğunda ya da hamile kaldıklarında işten çıkarma tehdidiyle, her gün borçlanarak çalışıyor. AB’nin despotik Kamboçya hükümetine karşı aldığı bu karar, ülkenin demokratikleşmesi için baskı oluşturmaktan çok tekelleri pandemi krizinden kurtarmaya yönelik bir adım gibi duruyor. Hem de on binlerce kadın işçinin açlıkla yüz yüze kalması pahasına. Zira ne hükümet bir anda “demokratik” bir ülkeye dönüşecek ne de Çin gibi Asyalı tekeller Avrupa’dan arta kalan ucuz emek rezervinden vazgeçecek.


KANADA: BAKIM EMEKÇİLERİ GREVDE!
Kanada’da 10 bin üyesi olan Çocuk Bakım Emekçileri Federasyonu (FederationDesIntervenantes En PetiteEnfance) Quebec bölgesinden başlayarak dönüşümlü greve çıktı. Pandemi döneminde bin 400 üyelerinin işten çıkarıldığını açıklayan gündüz bakım emekçilerinin örgütlü olduğu sendika, bu durumdan yaklaşık 9 bin ailenin etkilendiğini belirtti. Gündüz bakım emekçileri çalıştıkları saat üzerinden ücret almıyor, bunun yerine evde hizmet vermeleri karşılığında hükümetten yardım ödeneği alıyorlar. Bu da çalıştıkları saat başına 16,75 dolar ücret talep eden bakım emekçilerinin talep ettiğinden 4 dolar daha düşük bir ücrete tekabül ediyor. Sendika lideri ValeriGrenon “Üyelerimiz tükendi, haklarının tanınmamasından nefessiz kaldı. Yüzlercesi mesleğinden vazgeçiyor” diyerek pandemi koşullarının bakım emekçisi kadınlar üzerindeki etkisini anlatıyor.
1 Eylül’de Quebec bölgesinde başlayan grev, 11 Eylül’de Montreal’de sürecek ve 18 Eylül’e kadar dönüşümlü olarak farklı bölgelerde devam edecek. Hükümetle anlaşmaya varılmaması durumunda bakım emekçileri 21 Eylül’de genel greve gideceğini açıkladı. Bunun da yaklaşık 60 bin aileyi etkilemesi bekleniyor.


ABD: BAKIM EMEKÇİLERİNİN HALİ BİLLBOARDLARDA

ABD’nin Massachusetts eyaletinde yaşayan 100 bin evde bakım emekçisinin tükenmişliği sendika tarafından billboardlara taşındı. Uluslararası Hizmet Çalışanları Sendikası’na bağlı, 50 bin bakım emekçisini temsil eden Birleşik Sağlık Emekçileri sendikası, bağımsız ajanslarda çalışan diğer 50 bin bakım emekçisinin ise tamamen görünmez kılındığına dikkat çekiyor. Pandemi boyunca aşırı yüklenilen ve devlet tarafından fonlanmayan “uzun vadeli bakım sisteminde derin çatlaklar” oluştuğunu belirten sendika, devletin evde bakım hizmetine yatırımını artırmasını ve sendikalar dışında kalan evde bakım ajanslarını denetlemesini talep ediyor. ABD’deki her 6 evde bakım emekçisinden biri federal yoksulluk sınırının altında yaşıyor, yarısı ise devletten aldıkları yardımlara bağımlı olarak hayatta kalabiliyor. Sendika, 4 Eylül gününün “Evde Bakım Günü” ilan edilerek bakım emekçilerinin yaşadıklarına dikkat çekilmesi için girişimlerde bulundu.

Çoğunluğu Afrika kökenli kadınlardan oluşan yaşlı ve engelli bakım emekçileri, maske ve eldiven gibi en basit koruyucu ekipmanları alabilmek için büyük mücadele veriyorlar. Four Black örgütü de “Siyah evde bakım emekçileri COVID 19’a ve ırkçılığa karşı mücadelen öncüsü”, “Evde bakım emekçileri görünmek ve duyulmak istiyorlar. Çünkü onların hayatları değerli” gibi mesajların yazılı olduğu billboardlar hazırladı.

İRLANDA: SOYUNMA ODALARININ KAPISI AÇIK
Pandemi boyunca tedbir adı altında ne yapıldıysa kadınların hakları pahasına yapıldığına çok kez tanık olduk. Buna bir örnek de İrlanda’danınMunster kentindeki bir et fabrikasından eklendi. Şikayet üzerine Sağlık ve Güvenlik Kurumu tarafından yapılan bir denetimde, fabrikada kadınların kullandığı soyunma odalarının ve tuvaletlerin kapısının yarı açık tutulduğu ortaya çıktı. Fabrikanın gerekçesi ise pandemi önlemleri kapsamında işçilerin temas ettiği yüzeylerin azaltılması olarak açıklandı. Bağımsız İşçi Sendikası’ndan (IWU) Nora Labo, kadınların maruz kaldığı bu durumu şöyle özetliyor: “Kadınlar gerçekten üstünü değiştirmek zorunda. Çünkü günün sonunda üstleri kan ve kirle kaplı oluyor. Ayrıca çalışırken iş kıyafeti giymek zorunlu. Duş olduğunu dahi sanmıyorum. Sadece yıkanıp üstlerini değiştirdikleri bir lavabo var.”
İlgili haberler
İlk profesyonel kadın gazeteci Sabiha Sertel

Kadın ve Sosyalizm kitabını 1935 yılında Türkçeye kazandıran Sabiha Sertel 2 Eylül 1968’de aramızdan...

Topuklu ayakkabının tarihi

Tarihi oldukça eski, şimdi kadınlara özgü topuklu ayakkabıların ilk önce erkekler tarafından giyildi...

New York Central Park’ta ilk tarihi kadın heykeli

Manhattan’daki ünlü New York Central Park’ta, ilk kez gerçek tarihi kadın figürlerin onuruna bir hey...