Esenyalı’da dernek olarak gerçekleştirdiğimiz 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü şölenine çok sayıda kadın katıldı. İçlerinde dayanışmayı büyütme arzusunda olan bazı kadınlar da derneğimize üye oldular.
İlk kez şölende tanıştığımız ve üyemiz olan kadınları hem daha yakından tanımak hem de derneğimizi onlara daha detaylı anlatmak için bir araya gelmek istedik. İlk ziyaretimizi yeni üyemiz olan iki kız kardeşimize yapmaya karar verdi. Gündüz çalıştıkları için kendilerini arayarak akşam evlerini ziyaret etmek istediğimizi söyledik. Küçük kız kardeş önce bizi evlerine kabul edebileceklerini söyledi, ancak daha sonra arayan büyük kız kardeş derneğimizde buluşmak istediklerini söyledi.
SAYMAKLA BİTMEZ
Dernekte bir akşam çayı eşliğinde daha iyi tanımayı arzuladığımız kız kardeşlerle sohbetimiz, şölene ve derneğimize ilişkin değerlendirmelerle başladı. Derken söz referanduma geldi. Her iki kardeş de tereddütsüz ‘hayır’ diyeceklerini söyledi. Ailelerinin bu konuda ne düşündüğünü sorduğumuzda ise kardeşlerden biri “Annemiz hayır diyecek, ancak babamız evet demekte kararlı” dedi. Diğer kardeş “babası evet dediği için bile hayır diyebileceğini” ifade etti gülümseyerek. Merakımıza yenik düşerek bu ayrışmanın nedenini de sorduk. Kız kardeşler “hayır” deme nedenlerinin saymakla bitmeyeceğini belirterek, kadınların hayatın her alanında karşılaştığı şiddet, taciz ve ayrımcılığa işaret ettiler.
Sağlık alanında da durumun söylendiği gibi olmadığını belirten kız kardeşler, meme kanseri olan annelerinin geç müdahaleden dolayı her iki memesini nasıl kaybettiğini anlattılar: “Annemize bir devlet hastanesinde meme kanseri teşhisi konuldu ve ameliyata alınması gerektiğini söylediler. Bizler annemizin durumu ne olacak kaygısı yaşarken, annemiz ameliyata alınacağı söylenerek 24 saat aç bırakıldı. Bu duruma tepki gösterdiğimizde ise doktor annemizin açlıktan ölmeyeceğini söyledi. Hem üzüldük hem de öfkelendik. Annemiz günlerce ameliyat sırasının gelmediği söylenerek aç bekletildi. Defalarca doktoruyla görüştük, ancak bir netice alamadık. Son çare olarak bölüm şefine gittik ve bir rüşvet beklentisiyle karşılaştık. Ancak oraya bu amaçla gitmediğimizi, annemizin durumunun çok kritik olduğunu söyledik. Annemiz çok kısa bir süre olmamakla beraber sonunda ameliyata alındı. Doktor ameliyat sonrasında, operasyon için beklediği sırada, kanserin diğer memeye de sıçradığını ve bu nedenle her ikisinin de alındığını söyledi bize...” Anlatırken üzüntüleri ve öfkeleri yüzlerinden okunuyordu. Onları dinlerken babalarının hiç adının geçmemesi dikkatimizi çekti. Sohbet sırasında öğretmen olduğunu öğrendiğimiz babalarının bu süreçte ne yaptığını sorduk. “Babamız uzun yıllar annemize şiddet uygulayıp hakaret etmiş. Annemiz belli bir yaşa geldiğimizde durumu bize açıklamaya çalıştı. Ve bu sırada da babamızın bizlere de sözlü hakaretleri başladı. Evde her an bitmek tükenmek bilmeyen kavgalar oluyor, babam bizleri ölümle tehdit ediyordu. Annemiz onu aile terapistine gitmeye ikna etti. Babamızın psikolojisi bozulduğu için antidepresan hapları kullanmaya başladı. Hapları kullandıktan sonra bizlere ve anneme birazcık da olsa iyi davranmaya başlamıştı. Ancak hapları almadığı zamanlarda içip bizlere hakaret ediyordu. Annem hem sözlü hem de fiziksel şiddete maruz kalıyordu. Annemize meme kanseri teşhisi konulduğunda babamız ‘erkek gibi olacaksın iğrenç’ dedi” diye yanıtladılar.
POLİS ‘SOL DERNEKLERE GİDİN’ DEDİ
Sohbet koyulaşırken, annelerinin boşanma davası açtığını, bu davanın devam ettiğini öğrendik. “Ölüm tehditleri sonrasında polise gittik, ancak polis boşanma sürecini başlatmanız durumunda babanız annenizi öldürecek diyerek ‘en iyisi barışın’ dedi. Biz karşı çıktığımızda ise sol derneklere, sol partilere gitmemizi, onların bize yardımcı olacağını söyledi” dediler. Bu anlatılanların benzer olaylarla karşılaşsak da birkez daha şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Sohbet devam ederken kızkardeşlerin telefonu çaldı. Telefonun diğer ucunda kızların annesi, “Saat çok geç oldu kızım, hadi eve gelin” dedi. Hepimiz saatlerimize baktık, gerçekten de zaman hızla akıp gitmiş.
BİR KEZ DAHA ANLADIK
Yeni tanıştığımız bu kız kardeşlerimiz, yaşadıkları zorluklara ve ataerkil baskılara karşı mücadeleyi seçmişler. Annelerine destek olabilmek için üniversiteye gitmek yerine çalışmayı tercih etmişler. “Ekonomik olarak babamıza bağlı kalmak istemedik” dediler, “Zaten bizim okumamızı da istemiyordu. Annem hep bize destek oldu. Şimdi biz de ona destek olacağız.”
Biz bu sohbetle, sağlıkta, yargıda ve birçok alanda izledikleri politikalarla kadınlara bunca sorun yaşatanlara mutlaka ‘Hayır’ dememiz gerektiğini bir kez daha ve daha iyi anladık.
Biliyoruz ki daha konuşulacak çok şey var. Ama gitmeleri gerekiyor. Vedalaşırken, en kısa zamanda anneleriyle de tanışmak istediğimizi söyledik.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.