Gencecik bir kadın karşımdaki. Uzun zamandır parça parça öğrendiğim hikayesini dinlemek, sizinle paylaşmak üzere buluşuyoruz. Zamanı dar, çok çalışıyor. Bir kahve içimi süre, sürekli saate bakarak, bol bol gözyaşı dökerek, sarılıp sırt sıvazlayarak geçiyor.
2014 yılında yaşadığı küçük şehirden ayrılıp Kars’a okumaya gitmiş. Ailesi ‘kız çocuğu okumaz…’ diyen bir aile. Sağlık çalışanı olmayı hiç istemese de ‘Seni okutmayacağız’ diyenlerin karşısında durabilmek için, staj parası ile geçinebileceğini düşünerek seçmiş bölümünü, lakin staj parası falan alamamış. “Yaşayacağım zorlukları tahmin ediyordum ama bu kadarını düşünecek genişlikte değildi hayal dünyam” diye anlatıyor o günleri.
Ailesinin otogarda eline tutuşturduğu valiziyle tek başına yola koyulduğu günden bugüne yaşadıklarını anlatırken bir tarih sıralaması yapmaya çalışıyor ama zorlanıyor. Dilinde hep “Başımda bir büyük olsaydı bunlar başıma gelmezdi” cümlesi… Bir akrabanın gölgesinin, yaşadıklarını engelleyeceğine inanmak istiyor; ama aslında o da biliyor böyle olmadığını. Yaşadığı ağır şiddetin “neden”lerini aramak zorunda bırakılan kadınların arayışı gibi daha çok bu keşkeler: “Yurttan ayrılmak zorunda kaldığımda bir ev tutacak param olsaydı, ailem destek verseydi, arkadaşımın evine sığınmak zorunda kalmaz, eve gelen bir erkeğin tecavüzüne maruz kalmazdım, kömür parasını vermek için gittiğim ev sahibim beni dükkânın arka tarafa sürükleyemezdi…” Ev sahibini şikâyet etmek istediğinde gittiği karakolda “Seni burada yaşatmazlar, zaten tecavüz gerçekleşmemiş, şikayetçi olma” dedikleri için yaşadıklarını kimseye anlatamamış.
YENİ BİR HAYAT, YİNE ŞİDDET
Yeni bir hayat kurmak için 21 yaşındayken İstanbul’a gelmiş, “Daha önce hiç büyük şehir görmemiştim. Çalışacağım hastanenin yolunu bile bilmiyordum” diyor. İstanbul’a gelmeden, sosyal medya üzerinden tanıştığı genç çalışacağı hastaneye yakın bir yerde ev tutmuş, içine biraz eşya da koymuş, evrak işlerinde yardımcı olmuş ona. “Hayatta karşıma çıkan sorunlarla baş edebilmek için birine bel bağlamak zorunda hissettim galiba” diyor bahsederken. Kendisiyle ilgili anlattıklarının doğru olmadığı çıkmış ortaya sonraları. “Asker kaçağıymış yakalayıp askere götürdüler, üniversite mezunu sanıyordum lise mezunuymuş, yaşıtız sanıyordum benden küçükmüş. Anlayacağınız aslında her şeyi yalanmış. Güzel vakit geçirdiğim insan bana küfür ediyordu, hakaretler yağdırıyordu ve çalıştığım hastanede herkesin içinde bana şiddet uygulamaya çalışıyordu. Yani ben geçmişte yaşadıklarımı unutabilmek için tedavi olmaya çalışırken o bana daha fazlasını yaşatmaya başlamıştı” diyor.
AH O 1 YIL!
Şiddet nedeniyle gittiği karakolda “Şikayetinden vazgeç, senin peşini bırakmaz yoksa…” diyen polis memurunu dinliyor. Kendimi tutamayıp “Keşke onu dinlemeseymişsin” diyorum. “Yok, bıraktı peşimi ama hemen değil bir yıl sürdü” diyor. Ah o 1 yıl! Evde 4 gün alıkonulup işkenceye uğradığı, darp raporu almak için gittiği hastanede iş arkadaşlarının içinde dayak yediği, iş arkadaşlarından utanmadığı için döktüğü gözyaşı, adaletsizliklerle dolu koca bir 1 yıl!
İHTİYACIMIZ OLAN DAYANIŞMA
“Ben ne zaman babama para vermeye başladım babam o zaman değişti. Şimdilerde kardeşlerimin okuması için o da çaba sarf ediyor. Çileyi ben çektim ama en azından benden sonrakiler çekmeyecek” diyor gülerek, nasıl bir değişimi yarattığının farkında, gururlanarak söylüyor. “Güçlüsün” diyorum, kıvançla doluyor gözleri, bunu duymaya çok ihtiyacı olduğu o kadar belli ki!
Hayatını tarumar edenlerden kendi çabası ile kurtulmuş, ama her kurtuluştan sonra başka bir erkeğin hayatı dar eden şiddetine maruz kalmış yeniden. Şimdi başka biri var; “Aslında seviyorum ben onu. Kötü biri değil ama o da beni dövüyor” diyor. Konuşuyoruz; yaşamı, dayanışmayı, hayatı yaşanır hale getirmek için birlikte yapılabileceklerimizi… Bir erkeğin şiddet dolu “sevgisine” ihtiyacımız olmadığını... Çünkü bunun “sevgi” olmadığını uzun uzun konuşuyoruz… “Güzel şeyler de anlatmak istiyorum artık hayatıma dair” diyor, heyecanı apaçık ortada, “Hayatla baş etmesini de öğreniyorum bak” diye gülerek. Molası bitiyor, bizim sohbetimiz ve hayatı birlikte değiştirmek için dayanışmamız ise yeni başlıyor.
Görsel: Piron Guillaume Unsplash
İlgili haberler
Kızların Suskunluğu: Erkekler ‘tarih’ yazarken kad...
Bir aşk hikayesi ya da tanrıların savaş naralarını duyacağınızı beklemeksizin okunacak bir eser Kızl...
Şimdi anlatabiliyorum, çünkü yanımda kadınlar var!
‘Ben de sizin birçoğunuz gibi yaşadığım tacizin etkisini taşıyorum üzerimde, ancak eskisine göre dah...
İnsan yerine konulmak istiyoruz!
Avcılar’dan özel sektörde çalışan bir öğretmen anlatıyor: ‘Biz özel sektör öğretmenleri olarak bir k...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.