Güneşli balkonlar hepimizin hakkı…
İkitelli’de yaşayan Betül ve Bedriye de ayrımcılıklara maruz kalan mülteci kadınlardan…Yaşadıklarını anlatırken ülkedeki emekçi kadınların yaşadığı sorunların ortaklığı gün yüzüne çıkıyor…

Dünya’nın birçok yerinde ve Türkiye’de mülteciler hak ihlallerine maruz kalıyor. Eğitim, sağlığa erişim, kültürel/ sosyal haklar, seyahat ve çalışma hakları yok sayılıyor. Ayrımcı tutumlarla karşı karşıya kalıyorlar.

İkitelli’de yaşayan Betül ve Bedriye de ayrımcılıklara maruz kalan mülteci kadınlardan…

ÇOCUKLARIN OKUL SERVİSLERİNİ AYIRDILAR

Bedriye 10 yıldır Türkiye’de yaşıyor: “Rahat bir günümüz yok. Komşusu, pazarcısı, otobüsteki… Çok hakaret ediyorlar. Sanki biz mi istedik savaşı? Benim Suriye'de iki dairem vardı. Orada rahat yaşıyorduk. En azından kirayı düşünmezdim. Burada yatıp kalkıp kirayı, faturaları düşünüyoruz. İş de yok. Salgında çok zor günler yaşadık. Benim çocuklarım 20 yaşının altındalar, çalışanlar işe gidemedi. Okuyanlar okula gidemedi. Bir de bu son yasakta izin belgesi çıkarttılar. Kayıt dışı çalışıyoruz, bize izin çıkmadı. Biz ne yapalım açlıktan ölelim mi? Her şeyin üzerine pahalılık bizi mahvetti. Biz yetişkinler alıştık ama çocuklarımız alışamadı ayrımcılığa. Okulumuz yıkıldığı için mahallede başka bir okula servisle gidiyorlar çocuklar. Pandemi döneminde bizim çocuklarla Türkiyeli çocukların servislerini ayırdılar. Hastalık öncesi küçük çocuklar ayrı, büyük çocuklar ayrı serviste giderlerdi. En son okul açıldığında büyük küçük demeden Suriyeliler ayrı serviste, Türkiyeliler ayrı serviste okula gidiyorlardı. Hastalıkla bizim ne alakamız var? Biz mi getirdik hastalığı?

Suriyeli çocuklara yardım geliyor Kızılay'dan. Her Suriyeli çocuk için defter, kalem, çanta mont, ayakkabı. Beni Kızılay'dan aradılar. Ben okula gittim müdürün yanına ‘Çocuklarıma bir şey var mı’ diye sordum. Müdür ‘Senin adına bir şey yok’ dedi. Ama benim telefonuma mesaj geldi. Okul yönetimi istediklerine veriyor. İstemediklerini vermiyor. Kimi kime şikâyet edelim. Yeter artık başımıza gelenler…”

‘ÇALIŞMAZSAK YAŞAYAMAYIZ’

Betül de çok zorluk yaşadığını söylüyor, “Mülteciyiz ama mülteci haklarına bile sahip değiliz. Hala tanıtım kimliği ile yaşıyoruz. Benim ablam vatandaşlığa başvuru yaptı. Bir yıldan fazla oldu hala uğraşıyor. Bu ülkede çalışmazsak yaşayamayız. Benim eşim iş yerinde iş kazası geçirdi. 5 gün evde kaldı, maaşını kestiler. Eşim işe yarım saat geç kalsa bir ton fırça yiyor. Benim bir akrabam doğuma gitti, ‘Siz Suriyeliler geldiniz ne var tavuk gibi zırt pırt doğuruyorsunuz’ diyorlar. Bizim Suriyeliler içinde Arap olanlar daha çok hakarete maruz kalıyorlar. Dil bilmedikleri için daha çok zorluk yaşıyorlar. Çarşıda pazarda bize çok ağır laflar ediyorlar. Geçen sene pandemi başladığında hayatımız durdu. Günlük işlere gitti eşim 60 liraya. Nasıl yaşadık? Sürünerek…

EŞİT VE HUZURLU BİR YAŞAM İSTİYORLAR

Aslında Betül ve Bedriye’nin anlattıkları bu memlekette yaşayan tüm emekçilerin sorunlarının ne kadar ortak olduğunu gösteriyor. Ancak ayrımcılık bu sorunlara karşı birlikte mücadeleye de ket vuruyor. Bedriye de Betül de eşit yaşam istiyor. Suriyeli oldukları için düşük ücret değil, hakkı olanı istiyor. Bodrum katlarında, eski duvarları çatlamış, depreme dayanıksız köhne evlerde değil temiz binaların güneş gören evlerinde oturmak istiyorlar, komşularına huzurla gidip gelmek, onlarla kahve içmek istiyorlar.

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Mülteci kadınları güçlendirmek mümkün

Genç mültecilerle çalışma yürüten ve kamusal yaşamda mülteci kadınlar için güvenli fiziksel alanlar...

‘Mülteci kadınlar kamu hastanelerinde doğum hizmet...

Kimliksiz/kayıtsız mülteci kadınlar doğum için gittikleri kamu hastanelerine kabul edilmiyor veya üc...

Mülteci kadınların değişmeyeni: Şiddet, sömürü, ay...

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine başvuran mülteci kadınlar ya da mülteci Fatma ve ailesinin yaşadı...