Mülteci kadınları güçlendirmek mümkün
Genç mültecilerle çalışma yürüten ve kamusal yaşamda mülteci kadınlar için güvenli fiziksel alanlar oluşturmayı amaçlayan Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneğinden Dağlar Çilingir çalışmalarını anlattı.

Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği, 2004 yılından bu zamana kadar (2015 yılında dernekleşti) cinsel sağlık üreme sağlığı başta olmak üzere gençlerin hakları için çalışan bir kuruluş. Yönetim kurulundan çalışanlarına kadar gençlerden oluşuyor. Gençlerin sağlıkları ile ilgili sorumlu karar alabilmeleri için bilgiye erişim başta olmak üzere farklı metotlarla güçlenmesini hedefliyor. Bunu da akran eğitimi, tiyatro tabanlı eğitim, kutu oyunu gibi çeşitli metotları kullanarak yapıyor. Dernek, hizmet sunumu ve bilgi yaygınlaştırması dışında savunuculuk faaliyetleri de yapan Dernek, bunun için başka sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapmanın ve ortaklaşmanın öneminin farkında olarak Cinsel Sağlık Üreme Sağlığı Hakları (CİSÜ) Platformunun yürütme kurulunda yer alıyor. Platform cinsel sağlık üreme sağlığı alanında çalışan kurumların bir araya gelerek alandaki ihtiyaçları beraber tespit edip çözüm aramasına olanak sağlıyor.

2015 yılında Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde genç mültecilerin ihtiyaçlarını anlamak için bir ihtiyaç analizi gerçekleştiren Dernek, bunun sonuçlarının genç mültecilerin kendilerini özgürce ifade edebilecekleri, güvende hissedecekleri ve kendilerini geliştirebilecekleri alanlara ve hizmetlere ihtiyacını gösterdiğini söylüyor. Buna dayanarak genç mültecilerle çalışmaya başlayan Dernek, Türkiye’de yaşayan genç mültecilerin güçlendirilerek hayata aktif ve güçlü özneler olarak katılımını hedefliyor. Hatay, Diyarbakır, Ankara ve İzmir’de gençlik merkezi açarak sosyal uyum, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ile mücadele ve sağlık alanlarında çalışmalar yürüten Dernek, genç mültecilerle sağlık eğitmeni ve psikologlar eşliğinde güvenli ve yakın bir ortam sağlıyor. Bunların yanında akran eğitimleri ile doğru bilgileri yaygınlaştıran ve gençler güçlendiren dernekle genç mülteci kadınları ve çalışmalarını Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği Sağlık ve Eğitim Koordinatörü Dağlar Çilingir’le konuştuk.

Türkiye’de bir kesimin işsizliğin, ekonomik krizin sorumlusu olarak mültecileri gördüğünü; mültecilere yönelik nefret, ayrımcılık gibi yaklaşımlar olduğunu biliyoruz. Sizin bir araya geldiğiniz genç mülteci kadınların bu konudaki deneyimleri, karşılaştıkları neler?

Ayrımcılık birçok kimlik için büyük bir sorun. Genç mülteci kadınlar da bu konuyla ilgili birçok sıkıntıyla karşılaşıyorlar tabii. Sosyal hayatın içinde maruz kaldıkları ayrımcı bakışların ve sözlerin etkisiyle içinde yaşadıkları toplumun bir parçası olmak için ihtiyaç duydukları güvene sahip olamıyorlar. Kamusal hizmetleri kullanırken çekinebiliyorlar, kız çocukları okulda akranları tarafından çok fazla ayrımcılık yaşadıkları için okula devam etmek istemeyebiliyor. Aileler öğretmenlerle konuşacak kadar Türkçe bilmeyebiliyor ve çocuklarını bu tip bir şiddetten koruyamayabiliyorlar. İstihdamda daha düşük ücretle, kötü çalışma koşullarında güvencesiz çalıştırılmalarına ek olarak bir de ayrımcılık ve damgalama sebebiyle çok büyük zorluklarla karşılaşıyorlar. Ayrımcılık ve psikolojik şiddet kişileri hayatın istisnasız her alanında kötü etkileyen bir şey. Dolayısıyla bununla ilgili sorun yaşamamak mümkün değil diyebilirim.

PANDEMİYLE BİRLİKTE MÜLTECİ KADINLARIN EVDEN ÇIKMASI DAHA DA ZORLAŞTI

Türkiye’de ilk pandemi vakasının ortaya çıkmasının 1 yılı yaklaşıyor. Tüm dünyayı saran pandemi krizi ile birlikte ekonomik olarak da bir sarsıntı yaşandı dünyada. Türkiye’de pandemi öncesi başlayan ve pandemi ile daha da derinleşen bu ekonomik krizden en çok etkilenen de tabii ki mülteciler oldu. Mülteci kadınların yaşamında hem pandemi hem de ekonomik krizle birlikte ne gibi değişiklikler yaşandı?

Türkiye’deki işsizlik ve ekonomik krize genç mültecilerin bırakın sebebiyet vermesini, bu zorlukları ve krizleri Türkiye vatandaşı olanlara göre çok daha derin yaşıyorlar. Çünkü bahsettiğiniz gibi çokça ayrımcılıkla karşılaşıyorlar, dil bilmedikleri için iş bulmakta güçlük çekiyorlar, kendilerini geliştirebilecekleri mekanizmalara (eğitim, üniversite gibi) erişimde sıkıntılar var. Genç mülteci kadınların özellikle eğitime ve istihdama erişimde, çalışma koşulları ve taciz riski sebebiyle daha da fazla zorlandığını görüyoruz. Çocuk sahibi olanlar için kreş bulmak, kreşi finanse etmek de mümkün olmayınca her şey daha zor bir hal alıyor. Pandemi ile beraber işsizliğin de artmasıyla genç mülteciler için iş bulmak daha da zorlaştı. Özellikle herkesin evlerde kalmaya başlaması ile birlikte genç kadınların evdeki sorumlulukları daha çok üstlenmesi, istihdama katılımı daha da zorlaştırdı. Zaten evlerden çıkmanın cinsiyet eşitsizliği sebebiyle mücadele etmeyi gerektirdiği bir düzen vardı pandemi öncesi de. Pandemi ile beraber bu çok daha zorlayıcı bir hal aldı diyebiliriz.

Fotoğraf: Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği

Mülteci kadınların toplumsal, kamusal yaşama katılımları ne kadar mümkün oluyor, aile ve toplum açısından yaşadıkları zorluklar neler, bu zorlukları nasıl aşmaya çalışıyorlar?

Mülteci kadınların hem mülteci hem kadın olmak sebebiyle hayata katılımları kolay ve eşit olmuyor maalesef. Öncelikle aile içindeki toplumsal cinsiyet eşitsizliği sebebiyle şiddet ve ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Aile içindeki bu eşitsizliklerle başa çıkmak için ihtiyaç duyulan kamusal mekanizmalar da ya mevcut değil ya da mülteci kadınların erişimi çok daha zor. Eğitime erişmek için aile içi mücadele vermek yetmiyor, okullarda akranları ve öğretmenleri tarafından ayrımcılığa uğruyor kız çocukları. Dil bariyeri sebebiyle dersleri sınıf arkadaşları kadar hızlı takip edemiyorlar. İstihdam için de benzer bir durum geçerli. Bunun yanında devlet korumasının da olmadığı düşünüldüğünde güvenlik kaygısını derinden yaşamak mülteci kadınların hayata katılımını zorlaştırıyor. Bunun çözümü için kadınlar evlerin içinde ve dışında farklı mekanizmalarla mücadele etmeye devam ediyor. Sivil toplum kuruluşlarının sağladığı eğitimlere katılarak kooperatiflerin bir parçası olan kadınlar da var, eğitime erişme mücadelesi vererek kendine tırnaklarıyla kazıyarak sosyal hayatta yer etmiş kadınlar da. Her ne kadar iyi örnekler olsa da tüm mülteci kadınların temel insan haklarına erişebilmesi için yapılması gereken birçok yapısal değişiklik olduğunu söylemekte fayda var. Kişilerin bireysel çabalarıyla ilerleyebilecekleri yerler belli ve istisnai maalesef.

MÜLTECİ KADINLARIN GÜVENLİ FİZİKSEL ALANLARA İHTİYACI VAR
Erken yaşta evlilik, çocuk istismarı, şiddet… Özellikle mülteci kadınlar açısından konuşması çok zor olan konular. Temas ettiğiniz mülteci kadınlar arasında şiddete maruz kalanlar var mı, yaşadıkları şiddeti, istismarı anlatabiliyorlar mı? Tüm bunlarla baş etme yöntemleri neler, siz bu meselelere ilişkin kadınlarla çalışma yapıyor musunuz? Sizin deneyimleriniz, gözlemleriniz bu konuda yaptığınız çalışmalar neler?
Evet, var. Aslında tam da bu alanlarda çalışma yürütüyoruz. Kadınların ve gençlerin kendilerini güvende hissedecekleri bir fiziksel alan ihtiyacı olduğundan bahsetmiştim. Merkezlerde psikologlarımız ve sağlık eğitmenlerimiz şiddete maruz kalmış kadınların psikolojik destek alması ve sağlık hizmetlerine erişmesi için çalışıyor. Bunun yanında farkındalık oturumları ve grup buluşmalarıyla kadınların hep beraber konuşabilecekleri, paylaşıp dertleşebilecekleri bir alan oluşturuluyor. Ayrıca akranların bir araya gelmesi, sosyalleşmesi de çok güçlendirici oluyor. Sağlık aracılarının da özenli çalışmasıyla bu anlamda desteğe ihtiyacı olan danışanlar merkez içindeki doğru hizmet sunucuya yönlendiriliyor. Yaşadıklarını açıkça paylaşan kadınlar olduğu gibi paylaşmaktan çekinen kadınlar da var. Burada bir genelleme yapmak doğru olmaz çünkü herkesin başa çıkma mekanizmaları birbirinden farklı. Fakat şunu biliyoruz ki merkezlerle güven ilişkisi kuran kişiler bir noktada kendilerine neyin iyi geleceğini tahmin edip bunu talep ediyorlar. Hayatın her yerinde olduğu gibi bu alanda da dayanışma yaşatıyor diyebiliriz.
PANDEMİ MÜLTECİ KADINLARIN SAĞLIĞA ERİŞİMİNİ DAHA DA GÜÇLEŞTİRDİ

Sağlık hakkı, sağlığa erişim de mülteci kadınlar açısından çok önemli bir mesele. Pandemi ile birlikte emekçi tüm kadınların sağlığa erişimleri zorlaşmışken mülteci genç kadınlar sağlığa erişimde ne gibi zorluklar yaşıyor. Bu yöndeki sıkıntılarını nasıl çözmeye çalışıyorlar? Özellikle cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetleri konusunda yaşadıkları sıkıntılar neler?

Pandemi öncesinde de genç mültecilerin ve mülteci kadınların sağlık erişiminde sorunlar yaşadıklarını söylemek lazım öncelikle. Sağlık hizmetinin erişilebilir olması hep fiziksel düşünülüyor fakat aslında erişilebilirlik ayrımcılığın olmamasını da içine alan sosyal tarafı da olan bir kavram. Pandemi öncesinde dil sebebiyle erişimde sıkıntılar yaşanıyordu, bir yandan da sağlık okuryazarlığının olmayışı, hangi hizmete nereden ulaşacağını bilmeme kişileri erişimde alıkoyan nedenlerdendi. Sosyal hayatın her yerinde olduğu gibi sağlık hizmetinde de ayrımcılık yaşama kaygısı tedirginlik yaratıyordu. Pandemi ile beraber COVID-19 ile ilgili olmayan tüm sağlık konularının geri plana düşmesi, genel anlamda sağlık hizmetlerinde erişimde ek zorluklara neden oldu. Bazı servisler pandemi servisine çevrildi, bazı hastaneler pandemi hastanesi oldu. Bunlarla ilgili tüm bilgilendirmeler Türkçe yapıldı. Türkçe bilmeyen mülteciler özellikle son anda yapılmış olan düzenlemeleri takip edemediler. Biz her türlü yeni düzenlemeyi düzenli olarak Arapça şekilde paylaşmaya ve danışanlarımızı bilgilendirmeye çalıştık fakat ilk aşamadaki çok fazla kararın alındığı karmaşık dönemde Türkçe bilmeyen mültecilerin takip etmesi çok zor oldu. Bunlar genel sağlık hizmetleri konusundaki durum. Bir de cinsel sağlık üreme sağlığı hizmetleri konusu var. Bu alan genel olarak çok fazla konuşulmayan ve ihtiyaç halinde bile talep edilmesi kolay olmayan hizmetleri içeriyor. Mahremiyetin ek bir önemi oluyor, aynı zamanda koruyucu önleyici hizmetlerin sağlanması için bol bol bilgilendirme ve istenmeyen gebeliği önleyici yöntem dağıtımının olması gerekiyor. Fakat tüm bu hizmetler her geçen yıl biraz daha az sağlanıyor ya da erişimi güçleşiyor. Özellikle pandemi ile birlikte koruyucu önleyici hizmetlere erişmek daha da zorlaştı çünkü öncelik pandemi hizmetlerine verilmeye başlandı. Bilgilendirme bu alanda çok önemi ve dil bariyeri de düşünüldüğünde maalesef ciddi bir bilgiye erişim sıkıntısı olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Savaştan kaçıp gelen, bugün hâlâ savaşın travmalarını yaşayan ve Türkiye’de de belirli kesimlerce yaşadıkları ayrımcılık, emek sömürüsü, yoksulluk, yoksunluk, şiddet, istismar, nedeniyle daha ağır travmalara maruz kalan mülteci genç kadınlar… Mülteci genç kadınlar psikolojik olarak neler yaşıyor, siz onlara ne gibi destekler sunuyorsunuz?

Aslında daha önceki soruda da biraz bahsetmiştim. Psikologlarımız profesyonel olarak acil psikolojik danışmanlık hizmeti sunuyorlar. Bazı vakalarda başka sivil toplum kuruluşlarına ya da kamu kuruluşlarına yönlendirmeler yapılıyor. Direkt psikolojik hizmet sunumu dışında da güçlenme adına birçok etkinlik yapıyoruz. Akran eğitimleri genç kadınların toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve cinsel sağlık üreme sağlığı alanında sesini duyurabildiği, bilgilendiği ve bilgilendirdiği bir alan açıyor mesela. Bu güçlenme ve bir aradalık da daha iyi hissetmek için anlamlı bir zemin oluşturuyor.

Fotoğraf: Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği

MÜLTECİ KADINLAR İNSAN HAKLARINA ERİŞEBİLDİKLERİ BİR HAYAT İSTİYOR

Genç mülteci kadınların ihtiyaçları, istedikleri, talep ettikleri, hayal ettikleri neler?

Tüm genç mülteci kadınları kapsayan genel bir cevap vermek çok zor tabi bu soruya. Genç mülteci kadınlar ortak ihtiyaçları olan, benzer zorluklarla karşılaşan bir grup fakat her bir genç mülteci kadının da kendi dünyası ve kendi hayalleri var. O yüzden aslında burada temel insan haklarına erişebildikleri bir hayat demek daha doğru olur sanıyorum. Her bir genç mülteci kadının hayalindeki hayata ulaşma imkanına sahip olduğu, kendisini gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu fırsatlara erişebildiği, barınma, beslenme, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabildiği bir dünya… Eşit olmak, imkanlara ulaşmak, üretim yapmak için bir alana sahip olmak temel mesele.

MÜLTECİLERİN SAĞLIK, BARINMA, EĞİTİM HAKKI İÇİN DEVLET SORUMLULUK ALMALI
Son olarak mültecilere dair pek çok kitle örgütü bugün çalışmalar yürütüyor. Pek çok şey de yapılıyor. Ancak asıl soru şu, devlet ne yapıyor, mültecileri, mülteci genç kadınları ne kadar görüyor? Ve asıl devlet kurumlarına düşen görevler neler?
Çeşitli sivil toplum kuruluşları çalışmalar yürütüyor, doğru. Bizlerin yaptıkları aslında ihtiyaçları tespit edip, bu ihtiyaçlara yönelik olarak ulaşılabildiğimiz kadar kişiye ulaşmak. Bu hizmetlerin devlet eliyle verilmesi çok daha fazla insana ulaşılmasına imkan tanıması bakımından çok önemli. Özellikle sağlık alanı standartları korumanın çok önemli olduğu bir alan ve sağlık bakanlığı bu konuda özenli de davranıyor. Koruyucu önleyici hizmetlerin yaygınlaştırılması ve mahremiyetin sağlanması çok önemli. Barınma ve eğitim gibi çok yapısal konularda sivil toplum kuruluşları yetersiz kalıyor. Bu açılardan devletin sorumluluk alması çok önemli. Tabii devletin sorumluluk alırken yıllardır sahada sivil toplum kuruluşları tarafından biriktirilmiş deneyimi de kullanması ve insani yardım alanı çalışanlarını dahil etmesi de kritik bir önem taşıyor.

Ana fotoğraf: Lene Christensen/Amnesty International

İlgili haberler
Türkiye'de mülteci kadın olmak

Ülkelerindeki savaş başta olmak üzere insanlık dışı yaşam koşulları yüzünden göç yollarına düşen mül...

‘Mülteci kadınlar kamu hastanelerinde doğum hizmet...

Kimliksiz/kayıtsız mülteci kadınlar doğum için gittikleri kamu hastanelerine kabul edilmiyor veya üc...

Mülteci kadınların değişmeyeni: Şiddet, sömürü, ay...

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine başvuran mülteci kadınlar ya da mülteci Fatma ve ailesinin yaşadı...