Ruşen, 30 yaşında tekstil işçisi. İkinci kez yaptığı evliliği baskı ve şiddet altında 1 yıl sürdürmüş. İlk eşini genç yaşta kalp krizi sonucu kaybettiğini, sonrasında oğlunun düzenini bozmamak için kaynanasıyla yaşamaya devam ettiğini, tekstil atölyelerinde ve kısa bir süre kozmetik fabrikasında çalıştığını söylüyor. 3 yıl boyunca hem çevre baskısından hem de tacizden korunmak için alyansını parmağından çıkarmamış. “Çünkü insanlar boşanmış ya da dul olduğunu öğrendikleri zaman sana karşı tavırları değişiyor. Yüzlerce kadın bu durumu yaşıyor. Boşanmışsa yüzüğünü takmaya devam ediyor ya da rahatsız edilmemek için sürekli telefon numarasını değiştiriyor.”
ŞİDDET DOLU BİR EVLİLİK…
Şu an boşanmak için uğraştığı ikinci eşiyle de iş görüşmesi için gittiği atölyede tanışıyor. “Oğlumla çok iyi anlaşıyordu, çocuğuma abilik yapacağını düşündüm. Bunlar hep göz boyamak içinmiş.” Evlendikten sonra her şeyin değiştiğini, sürekli tartıştıklarını, hem fiziksel hem de psikolojik şiddete uğradığını anlatıyor Ruşen. “Bir yıl boyunca ne çalışmama ne de kimseyle arkadaşlık yapmama izin verdi. Sürekli beni telefonla arıyor ne yaptığımı soruyordu. Bir süre sonra kardeşlerimle görüşmeme, ailemi ziyaret etmeme bile karışmaya başladı. Bir süre sonra da çocuğumu kıskanmaya, onunla görüşmemi sorun etmeye başladı. ‘Ya ben ya oğlun’ bile dedi. Oğluma zarar vermesinden korktum.”
‘ALDIĞIMIZ NE YORGUNLUĞUMUZA NE AĞRILARIMIZA DEĞİYOR’
Bir akşam onları ziyarete gelen erkek kardeşine “Ben de seninle geleceğim” demiş ve her şeyi göze alarak o evden ayrılmış Ruşen. Boşanma davası açtıktan sonra eski eşinin tehditleri sürmüş. “Belki ailem bana destek olmasaydı o cesareti bulamayacak ve hala şiddet görmeye devam ediyor olacaktım. Şimdilik ailemle yaşıyorum. Tekstil atölyesinde yevmiyeci olarak günlüğü 190 liraya çalışıyorum. Hem çalışma koşulları hem de maaşı iyi olan bir iş bulduğumda bir ev tutup çocuğumu da yanıma almak istiyorum” diyor. Ruşen, “15 yaşımdan beri çalışıyorum. Bu sektörde 12-16 saatlik yoğun ve sürekli çalışıyorsun. Sürekli makinede öne doğru eğilerek çalışmaktan belimiz, boynumuz, sırtımız ağrıyor, aldığımız ücret ne yorgunluğumuza ne ağrılarımıza değiyor” diye anlatıyor koşullarını.
USTA ELİNDE KRONOMETRE İLE BAŞIMIZDA BEKLİYOR
Eskiden günlük ne kadar iş çıkardığımıza bakıyorlardı, şimdi usta elinde kronometre ile başında bekliyor. Örneğin “bir saatte 3 mal çıkardıysan 1 saat sonra 4 tane çıkaracaksın” diyor. Tuvalete gitmek bile sorun. İşin yoğunluğuna göre mola saatlerin kısalıyor. 15 dakikada ne kadar dinlenebilirsin ki? “
ATÖLYEDE USTA VE PATRON ŞİDDETİ…
Bu zorlu çalışma koşullarında işçilerin bir de usta ve patronların, hakaretlerine hatta şiddetine maruz kaldığını anlatıyor Ruşen, “Önceden çalıştığım bir atölyede mülteci bir çocuk ortacı olarak çalışıyordu. Çocuğa ya hakaret ediyorlardı ya da vuruyorlardı.” Son çalıştığı atölyede de ustanın işi yetiştiremediğini öne sürerek makineci bir kadın arkadaşına, makas ve bobin fırlattığını anlatıyor. “İş yetişmiyor diye bir insana bu yapılır mı? Soruyorum biz çalışmazsak üretmezsek onlar nasıl kazanabilir?”
Fotoğraf: Evrensel
İlgili haberler
Tekstil işçisi Kadriye: Pandemi sürecinde özel ter...
Ömrünü tekstil işçiliğine vermiş Kadriye, tekstil işçiliğinde 30 yılı devirmiş. Kendi atölyesini de...
Çağlayan tekstil işçisi kadınlar: 1 Mayıs talebimi...
Çağlayan’da tekstil işçisi kadınlar 1 Mayıs taleplerini anlattı.
Tekstil işçisi Lorin: Kendi sınıfımızın çıkarları...
Çağlayan’da tekstil atölyesinde çalışan Lorin işçilere sesleniyor: ‘Tüm işçiler, eşit ve insanca çal...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.