Biz bu dünyaya yaşamaya geldik, dayak yemeye değil!
‘Cennet biz kadınların ayaklarının altındaysa peki biz niye erkeklerin ayakları altındayız? Ben dayak yemek için, yaşama hakkımı elimden almaları için gelmedim bu dünyaya.’

Bir resim çerçevesi kadar değerinin olmaması ne zormuş. Ben 26 yaşında hiç evlenmemiş bir kadınım ve 5 Mayıs’ta babam ve bizden ayrı yaşayan ağabeyim tarafından darp edildim, hem de bir resim çerçevesi için.

Bahar temizliği yapıyordum. Babamın odasında asılı olan resim çerçevelerini aşağıya indirip sildim. Sonra bir kenara bıraktım. Bizim üst katta yaşayan yengem yanıma gelince kendisinden sildiğim çerçeveleri duvara asmasını istedim. Bir tanesinin çivisi olmadığından asamamış aradan bir saat geçtikten sonra babam bir tane çerçeveyi eksik görünce bana seslendi, “Nerede benim çerçevem?” Ben de bilmediğimi, hepsini silip odasına koyduğumu, yengemin astığını söyledim. O da “Gel bul, nereden getirirsen getir, ara bul” diye tutturdu. Ben çok yorgundum, üstelik sabah erken kalkıp işe gidecektim. “Yarın arasam olmaz mı?” dedim. Babam daha çok kızdı. Ben de neyse deyip gittim odasına, şöyle bir göz gezdirdim baktım ki dolabın üstünde. “Baba bak burada, gerek var mıydı bir çerçeve için bağırıp çağırmaya, hakaret etmeye, kalp kırmaya” dedim.

O ise “Niye bu çerçeve asılı değil” deyip elindeki demir bastonuyla bir tane vurdu. Bir tane daha vurdu. Ben de sinirlenip o çerçeveyi duvara atarak kırdım. Babam bir daha vurdu. Bu sefer asılı olan çerçevelere uzandım ve hepsini kırdım, madem bir çerçeve için dayak yiyorum hiç yere. Al o zaman sana çerçeve, demek ki benim hiç değerim yokmuş.

KORUMA KARARI KARŞILIĞI TATLI İSTEYEN POLİS

Üst katta oturan yengemle ağabeyim sesimize geldiler. Baktılar ben de babam da artık pert olmuşuz. Babam bizden ayrı yaşayan, bizimle hiçbir alakası olmayan diğer ağabeyimi aradı ve benim kendisini dövdüğümü söyledi. Bu sefer o ağabeyim geldi. Direkt bana saldırdı ve babamın beni dövdüğü bastonla o da dövmeye başladı. Kendimi dışarıya nasıl attığımı, polisi nasıl aradığımı bilmiyorum. Hastaneden darp raporu aldıktan sonra ifadeye gittim. Görevli memur ifademi aldıktan sonra “Neyse ki ailevi sorundur, iki güne kalmaz barışırsınız” dedi.

Babam için uzaklaştırma kararı istediğimde “İsterim uzaklaştırma ama ifade sonrasında artık bir tatlı ya da bir yemek sipariş verirsiniz” diyen memur sert baktığımı görünce şakaya vurduğunu söyledi. Ben haksız yere dayak yediğime mi yanayım, yoksa bu memurun bana rüşvetten bahsettiğine mi? Nerede kadınlar için adalet, nerede biz kadınlar için hak özgürlük! Oysa biz bu dünyaya yaşamaya geldik. Başka kadınlara kuma olmaya, küçük yaşta evlenmeye, babanla ağabeyinin siniri geldiğinde sinirini boşaltacak mazlumu olmaya gelmedik. Şikâyet ettiğimizde 3 ay bilemedin 6 ay kadın sığınma evinde kalıp, “Hadi git evine ailevi sorundur bir şey olmaz barışırsınız” deyip köpek yavrusu gibi kapı önüne konulmak mı reva olan!

Cennet biz kadınların ayaklarının altındaysa peki biz niye erkeklerin ayakları altındayız? Ben dayak yemek için, yaşama hakkımı elimden almaları için gelmedim bu dünyaya. Ben bu dünyaya sevmek için, sevilmek için, yaşamak için geldim.

Görsel: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
‘Pandemide eğitim gecekondu gibiydi’

Çocuğu olan kadınlar pandemide eğitimin tüm yükünün üstlerine yıkıldığını, çocukların eğitimden uzak...

Gerici ve piyasacı eğitim için pandemiyi fırsat bi...

Çocuklarımızın yaşamlarından bir buçuk yıl alarak, okullarından ve arkadaşlarından mahrum bırakarak...

Pandemi, kısıtlamalar ve çocuklar: Oyunla aşılan s...

‘Çocuklarımızdan sağlıklı birer yetişkine dönüşmesini bekliyorsak bugünün yetişkinleri olarak elimiz...