Birleşince büyüyor umutlar, birikiyor, çoğalıyor
Ne dersek diyelim… Toplumsal hayata ufacık bir ucundan katılmak bile, bırakın herkese sağlanan bir hak olmayı, bir lütuf değilse, ancak kadınların kendi olağanüstü çabasıyla gerçekleşebiliyor.

Ülkemizde kadınların ezici çoğunluğu toplumsal hayattan adeta tecrit halde yaşamak zorunda kalıyor. Gelenekler, muhafazakâr anlayış ve baskılar, yoksulluk ve imkânsızlıklar, mahrumiyetin kanıksanması… Ne dersek diyelim… Toplumsal hayata ufacık bir ucundan katılmak bile, bırakın herkese sağlanan bir hak olmayı, bir lütuf değilse, ancak kadınların kendi olağanüstü çabasıyla gerçekleşebiliyor.
Oysa toplumsal hayata küçücük bir dokunuş bile hayatlarını nasıl da değiştiriyor; güç, enerji, umut, nefes oluyor. İstanbul’dan ve Ankara’dan kadınlar aldıkları o soluğu anlatıyor.

SADECE TÜRKÜ SÖYLEMEK DEĞİL BU
Hatice Aksoy 55 yaşında iki çocuk annesi bir kadın. Avcılar Belediye Konservatuvarının dört senedir çalışmalarını yürüten Binbir Çiçek Kadın Korosu’na katılıyor. 10 mahalleden 100’er kadının katılımıyla oluşturulan bu koro, ‘Kadına yönelik şiddet son bulsun’ diyerek sahneye çıkıyor. 

Hatice Aksoy ile koroya ve korodaki kadınlara dair sohbet ettik. Binbir Çiçek Kadın Korosu’nu kendisi gibi eve kapanmış kadınların sokağa adım atması için bir fırsat olarak tanımlayarak başlıyor söze. “Dışarı açılan bir pencere oldu koro. Sürekli çamaşır bulaşık yıkamaktan yorulan, usanan kadınların soluk alıp verdiği bir yer yani. Aramızda 70 yaşında yaşlı kadınlar da var 18 yaşında genç kadınlar da. Gelen kadınlarda hiçbir özellik aranmıyor. Koronun amacı kadınları dışarıya çıkarmak. ‘Kadınlarımız sosyalleşsin’ diyen güzel bir proje. Ben de bu projenin bir parçası olduğum için mutluyum.”

BİR SES BİN OLUNCA
Aile yaşamında da kendi yaşamında da müziğin köklü bir yeri olduğunu belirten Hatice Aksoy, “Kişisel olarak koro bana çok şey katıyor ama onun yanında bin kadınla birlikte aynı sahnede aynı duyguları paylaşarak türkü seslendiriyor olmak da çok ayrı bir yerde duruyor. Koroya katılan kadınlar sahnede kendilerini özgür hissediyor. Bu gündelik yaşamlarımıza da yansıyor elbette. Sadece türkü söylemek değil bu, bir ses çıkarma, evden çıkmaya bahane yaratma, haftanın bir gününü kendine ayırma... Şöyle hissediyor kadınlar, ‘Bakın ben bulaşık yıkamak dışında bir şeyler yapabiliyorum.’ Bir de kadın seslerinin hep bir ağızdan çıkması kulaklarımızın pasını siliyor. Çok seviyorum o seslerin birleşmesini. Güzel hissettiriyor bu bize.”

BİN KADIN AYAĞIMIZI AYNI ANDA VURSAK...
Dört senede iki büyük konsere imza atan koronun bir gösterisinden önce Belediye Başkanı Doktor Handan Toprak Benli, “Bu koro, kadına yönelik şiddete dur demek için sahneye çıkıyor” demişti. Hatice Aksoya’a bu konuda ne düşündüğünü soruyoruz. Sadece türkü söyleyerek, koro yaparak kadına yönelik şiddetin engellenemeyeceğini belirterek, şunları söylüyor: “Gözü mor gelen kadınlar var. Bu, bunun şiddete dur demek için yeterli olmadığının en büyük göstergesi. Biz orada bin kadınız. Ayağımızı sahneye aynı anda vursak sahneyi sallarız. Birlikte şiddete karşı etten duvar örmek şiddetin önüne geçer ancak. Bunun gibi projeler çok güzel, faydalı, ama yeterli değil elbette. Belediyeler için çok basit böyle projeler yapmak, onların böyle şeyler yapması için çok imkânı var. Onlar için ufak tefek bir proje, bin kadının bir araya gelmesini sağlayacak kadar da büyük bir proje esasında.
Binbir Çiçek Kadın Korosu, adını umuttan almış aslında. Açan her çiçek, umut anlamı içerirmiş. Bizler de umutluyuz. Ama hepimizin içinde minik umutlar var. Birleşince büyüyor umutlar, yan yana geldikçe birikiyor, çoğalıyor. Şimdilik bu kadar söyleyeceklerim. Konser olduğunda imkânı olan herkesi, bütün kız kardeşlerimi beklerim.”

Gül DEMİRCİ // İSTANBUL


Hastalığımı unuttum, kendime güvenim geldi
Merhabalar, önce size kendimi tanıtmak istiyorum. Ama iki yıl öncesini anlatmak istesem roman olur. O yüzden sadece son iki yılda hayatımdaki değişikliği anlatacağım. Ben evde iş yapan, yaşlılarımıza bakan, Parkinson hastasıydım. Hastalığını kafaya takan biriydim kısacası.
Bir arkadaşım o dönem bana Kız Kardeşim Dayanışma Derneğinde koro çalışmalarına katıldığını söylemişti. Ben de katılmak istedim. Orada koro hocamız Malik İnci ile tanıştım. Çok neşeli, güler yüzlü, işini çok iyi yapan birisiyle tanışmaktan çok mutlu oldum. Kendisine çok teşekkür ederim. Bu arada dernekte tanışmış olduğum kadın arkadaşlarım da çok iyiler, onlarla olmaktan mutluluk duyuyorum. Orası sanki bir ev ortamı, sıcacık bir havası var.
Derneğe gitmeye başladığımdan beri hayatımda çok şey değişti. Hastalığını unutan, kendine güveni gelen, üretken bir kadın oldum. Bir şeyler yapmayı, üretmeyi, bir şeylere katkıda bulunmayı kendime hedef haline getirdim. Kadınlar, ne kadar faydalı olursa kendini o kadar mutlu hissediyor. Onun için ben ve arkadaşlarım ürettikçe çok mutlu oluyoruz. Herkese teşekkür ederim.

Tevriz Çiçek SEVİL // ANKARA


Birlikten arkadaşlık, dayanışma, paylaşım çıkardık
Kız Kardeşim Dayanışma Derneği’ne ilk kez, mayıs ayının ilk haftasında gelmiştim. Zaten önünden geçerken hep merak ederdim. Bazen kapalıydı, bazen fırsat olmamıştı. Bir gün evden çıktım, çok sıkılmıştım, bir şeyler yapmak istiyordum. Aslında ben çok aktifimdir. Hep bir şeyler bulurum, zamanı boş geçirmemeyi, değerlendirmeyi severim.
İşte bir gün yine yola çıktım ve derneğe geldim. Dernekte o gün koro çalışması varmış. Ben de dernekle ilgili merak ettiklerimi sordum. Bana uygun olduğunu düşündüğüm için o gün üye oldum hemen ve hatta koro çalışmasına katıldım. Drama çalışmasının da olduğunu ve gönüllü aradıklarını söylediler. Ben de istedim gönüllü olmayı. Böylece yeni bir başlangıcın içinde daha buldum kendimi.
Haziran ayında üç kadın, Kozalar adlı oyuna çalışmaya başladık. Banu hocam da bizden hiçbir zaman desteğini, emeğini esirgemedi. Hafta içi kendimiz, hafta sonu da hocamızla çalıştık; 4-5 ay gibi bir sürede oyunumuzun çalışmalarını ancak tamamladık. Çünkü bizler ev hanımıyız; sorumluluklarımız, çocuklarımız, işimiz, gücümüz de vardı. Banu Hocamız bize hocalığından çok, arkadaşlığı, dostluğu, yaklaşımı sayesinde içimizdeki ukdelerin çıkmasına vesile oldu. Ona çok ama çok teşekkürlerimizi sunuyoruz: Emeğine ve yüreğine sağlık.
Hazırladığımız oyunun yazarı Adalet Ağaoğlu. Kozalar adlı oyunumuzda üç kadın kendi kabuklarından çıkmayan, bencil, iyi bir hayata sahip, dış dünyayla hiçbir şekilde ilgilenmeyen kadınlar ve yaşadıkları sorunlar karşısında tepkilerini, yaşadıklarını anlatıyorlar. İnşallah, çalışmalarımızın, emeğimizin ve bize destek verenlerin karşısına başarıyla çıkarız. “Birlikten kuvvet çıkar” derler; biz de birlikten arkadaşlık, dayanışma, paylaşma ve anlayış çıkardık. İşimiz, yolumuz, önümüz açık olsun. Sevgilerimle...

Yasemin TOKMAK // ANKARA



İlgili haberler
GÜNÜN KAVRAMI: Kızkardeşlik

Kız kardeşlik... Paylaşma ediminin de adıdır; öfkeyi, cesareti ve mücadeleyi paylaşma ediminin. Orta...

Mersin Ekmek ve Gül Kadın Korosundan kadınlar anla...

Kadınları bir araya getiren ve özgürce türküler söylemesine vesile olan, kendilerine vakit ayırmalar...

Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneğinin ku...

Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği, yeni dönem gerçekleşecek kurslaraına start verdi derne...