Malatya’dan bir eğitim emekçisi: ‘Velimin, ailesinin barınma ihtiyacını karşılayamazken çocuklarının eğitimi için gerekli olan parayı karşılayabilmesi mümkün mü?’

‘Kürt kadınlar uzattıkları çözüm elini geri çekmiyor. Yalnızca kadınlar değil bir halk güvenle topraklarında yaşamanın ne demek olduğunu anlamak istiyor, daha fazla genç cenazesi sırtlamak istemiyor.'

Kadınlar bir araya gelmeli, birbirine destek olmalı, birbirinden cesaret alarak haklarının gasp edecek yasal düzenlemelere karşı çıkmalı. Lehlerine olan yasaları uygulattırmalı.

Şiddet nedeniyle eşinden ayrılan, yaşadığı şehri değiştiren bir kadın güvencesiz çalışırken, çocuklarının nafakasını da alamıyor. Her gün artan geçim derdiyle baş etme çabasını anlatıyor.

Gelin bu Eylül’ü yükü yalnızca bizim sırtımıza bindirip, “aynı gemideyiz” cümleleriyle kaderlerini kaderlerimizin üstüne çiziktirenlerin, karşısına dikildiğimiz bir başlangıca çevirelim...

Çocuklarını ücretler nedeniyle okulun pikniğine bile gönderemeyen veliler kendi aralarında düzenlediği piknikte dertleşiyor: Haydi yol parası bulup çocuklarla gittim peki nasıl karşılayayım o mangalı?

Kız kardeşlik yalnızca duygusal bir anlam içermiyor. Sermayenin kadınlara dayattığı koşullarda kendisinin hayatta kalabilmesi için yanındaki kadının hayatta kalabilmesinin zorunlu olduğunu gösteriyor.

Başpınar’da direnişe çıkan işçi, diğer fabrikadaki işçinin direnişini düşündü. Fabrikaya girmek zorunda kalan mücadeleyi içeride sürdürme kararı aldı...

‘İlkokula giden oğlumun beslenme çantasını dolduramıyorum eşimin geliri yetersiz geliyor. Çocuklar uyuduktan sonra eşimle ettiğim tek sohbet ek iş aramaya dair.’

Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin, nakit ücret desteği işsizlik fonundan karşılanırken, iktidar ise Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervlerinin nereye gittiğinin hesabını veremez durumda.

Nedense Romeo’nun değil de Juliet’in evi turistlerin ilgi odağı olmuş. Ünlü balkon sahnesinin olduğu bahçede duvarlara mektuplar asılıyor, dilekler tutuluyordu.

‘Eyyy İGDAŞ, benim 1 aylık maaşıma karşılık 3 fatura göndermeyi nasıl başardın? Ayağımda 3 kat çorap, üstümde kazak, hırka, battaniye altında üşüyorum.’

İkitelli’den mektubumuz var! Sevtap, tüm yüklerin dönüp dolaşıp nasıl kadınları bulduğunu anlatıyor.

Van’da kayyumla işinden olan belediye işçisi bir kadın anlatıyor: Sinmedim, hakkımı aramaktan vazgeçmedim, bugünlerin biteceğine inancımı yitirmedim!

Eskişehir’de kadınlar Şimşek programının hayatlarına yansımalarını anlatıyor. Üniversitelilerden emekli kadınlara her kesimin kaygıları artarken geçinmek daha zor hale geliyor.

Küçük bir tezgahla başladım sahaflığa. İlk sattığım kitaplar, kendi kütüphanemdeki kitaplardı. Gözüm gibi baktığım, sakındığım kitaplarım... Uzun bir süre zabıtalarla, belediyeyle cebelleştim.

Gece yarısı kararlarıyla vergileri yükselten, grev yasaklayan, rektör atayan, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen Cumhurbaşkanı en temel ihtiyaçlarımız için tek bir olumlu karar almadı!

Ahlat Ağacı üzerine epey yazıldı çizildi. Bu yazıda, filmde yer alan kadınlar üzerine birkaç söz söylemeye, filmi bir de kadın yönüyle değerlendirmeye çalışacağız.

Biz Keçiörenli kadınlar olarak hep bir ağızdan bir kez daha haykırıyoruz: “Çocuk istismarını aklatmayacağız.”

Nejla daha 15 yaşında iken kaçırılmış, çocukken çocuk sahibi olmuş, şiddetin türlüsünü yaşamış. Yaşattıklarından pişman olmuş kocası ama bir de ona sorun ‘Affedebilir mi?’ diye!

Editörden