GÜNÜN ANISI: Tacizciyi taciz!
Bu anı Nuray'ın aklında dergimizdeki bir yazıyı okurken gelmiş ve vakit kaybetmeden bizimle paylaştı. Eminiz siz de yazıları okurken aklınızdan pek çok şey geçiriyorsunuz. E hadi, siz de paylaşın!

Sabah kahvaltıdan sonra uzayan çay keyfini Ekmek ve Gül’le güzelleştirirken okuduğum “Çok mu oluyoruz dört kadın laflayıp bira içerek” başlıklı yazı aklıma bir anımı getirdi. Sizinle de paylaşmak istedim.
Kocaeli’de yaşarken, yaklaşık 7 yıl önce mesai çıkışı üç basın emekçisi kadın arkadaşımla bir şeyler içip, biraz laflamak için Fevziye Parkı’ndaki belediye çay bahçesine gittik. Tabi biz basın emekçileri, açlık sınırının bile altında yaşadığımız, asgari ücretin altında maaş aldığımız ve hatta devletin işveren aracılığıyla bize ödediği Aile Geçim İndirimimize bile el konulduğu için bira gibi lüks bir içeceğin yanından bile geçemiyoruz. İçebildiğimiz bir bardak çay, o da belediye çay bahçesinde… Kafeler bile lüks geliyor o zamanlar bize…
Burada bir parantez açmak istiyorum.
Kocaeli, yerel gazeteciliğin çok güçlü olduğu illerimizden biri. Merkez ilçesi İzmit’te Kırmızısı, Mavisi, Yeşili, Demokrat’ı, Barış’ı başta olmak üzere çok sayıda gazete var. Ve hepsinin de okunurluk oranı oldukça yüksek. Özellikle ilk üç gazete, bazı ulusal gazetelerin tirajlarını bile geçer durumda. Hatırlıyorum, en çok satan Özgür Kocaeli Gazetesi’nin günlük tirajı 15 binin altına düşmüyordu. Yeşil Kocaeli’nin ise 10 binin altına düştüğü ender görülürdü (iktidara muhalif bir çizgisi olmasına rağmen 15 Temmuz sonrası FETÖ soruşturmaları kapsamında gazeteye el konulup, sahibi uzun süre tutuklu olarak cezaevinde kaldı. Çalışanlar ise işsiz). Üstelik gazeteler, şehrin gündemini belirleme konusunda oldukça etkiliydiler. Ancak bu kadar güçlü bir okur kitlesine ve oldukça fazla reklam verenine sahip bu gazeteler, biri hariç o da Özgür Kocaeli dışında çalışanlarını uzun süre sigortasız, düşük ücretlerle, mesaisiz, izinsiz bir şekilde çalıştırmaktan geri durmuyordu. Dedim ya AGİ’lerimize bile el koymuşlardı. Haftalarca hatta aylarca, abartmıyorum (deneyimle sabit) haftalık bir günlük izni bile kullanmadan çalıştırırlardı. Şimdi öyle mi bilemiyorum ancak ülke halini düşününce çok şey değiştiği söylenemez sanırım.
Her neyse parantezi kapatıp, dönelim konumuza…
Üç kadın, parktaki bir masaya oturduk ve karşılıklı sohbet ediyoruz. Bütün gün o kadar yoğun çalışmışız ki, çalışmaktan sarhoş olmuş gibiyiz. Haberlerden, günlük yaşadığımız olaylardan bahsedip gülüp eğleniyoruz. Kadın arkadaşlardan biri bir durumdan rahatsız, sürekli kafasını eğiyor, bizi kendisine siper ederek arka masadakilerin onu görmesine engel olmaya çalışıyor. Durumu fark edince, tanıyor musun şahısları diye sordum. O da hayır dedi. Gözleriyle taciz ediyor, belli ki. Bir süre bu şekilde rahatsız edilerek sohbetimize devam ettik, ancak arkadaşımın rahatsızlığı giderek arttı. Dedim, bu böyle olmayacak dönelim arkamızı, bakışlarımızla biz de onu taciz edelim. Bakalım ne yapacak. Üçümüz de sandalyelerimizi şahısı görebilecek şekilde çevirdik. Ve aynı onun bize yaptığı gibi oturup tacizciyi izledik. Tabi kısa bir süre sonra dayanamayıp bizim masaya arkası dönük olan sandalyeye geçmek zorunda kaldı. Tabi biz koyverdik kahkahayı…
Basit bir tacizdi bizim yaşadığımız ve o gün biraz da muziplikten böyle karşı koymuştuk tacizciye.. Tabii tacizciyi taciz etmek, katil adayını katletmek, çocuk istismarcısını hadım etmekle çözüleceğini düşünmüyorum bu sorunumuzun. Kadına yönelik taciz, cinsel istismar, şiddet toplumsal ve siyasi bir mesele.. Ve çözümü de eşitlik, özgürlük, adaletin olacağı bir toplumsal yaşam kurmakla mümkün. Yani örgütlü mücadeleye devam… Tabii yaşadığımız münferit olaylarda bir şekilde karşı koymak, sessiz kalmamak da önemli…

“BAŞKA MESELE”
Sevda’nın tüm zorluk ve acılarına rağmen yaşamdan vazgeçmeme çabası acı olduğu kadar oldukça da öğretici… Bu çaba biz kadınlar açısından toplumsallaşmadan, her birimiz benzer şeyler yaşayalım yaşamayalım sistemin bize dayattığı yaşama karşı el ele verip mücadele etmeden, kadın kimliğinin gerçek anlamda var olması mümkün değil. Bu nedenle en ufak bir tacizi bile kabullenmemek gerekli. Yalnız değiliz, hem yaşadıklarımızla hem de mücadelemizle…

İlgili haberler
Şiddete uğradığınızda neler yapabilirsiniz?

Şiddete uğrama ihtimaliniz varsa ya da şiddet dolu hayatınızı değiştirmek istersiniz ihtiyacınız ola...

Bir taciz hikayesi: Suçlu olan ben değilim!

Esenyalı'da kimliği belirsiz bir erkek kadınları taciz ediyor. Otobüste ya da durakta adres sorma ba...

Adalet haramilerin kılıcının ucunda

Şiddet ve taciz karşısında “çözüm” olarak “pembe otobüsler” öneriyorlar. Şiddeti önlemek için yapmay...

Mesele başka!

Sevda’nın sığınma evine ya da geçici bir süreliğine başka bir yerde kalmaya yanaşmamasının altında ç...

Çok mu oluyoruz, dört kadın laflayıp bira içerek!

1 erkek, 3 kadını; ben de oturunca dört kadını taciz edebiliyor. O oturmaya devam ettikçe onu görmez...

Ekmek ve Gül Temmuz sayısı

Eşitlik ve adalet ve birliğimiz, birlikteliğimiz güçlendirecek bizi... Dergimizin Temmuz sayısı Evre...