MEKTUP

156 günün değiştirdikleri: Birbirimize güvenmeyi öğrendik

Sefalet ücretiyle çalışmak istemedikleri için 156 gün direnen ve kazanan bir Corning işçisi yazdı: ‘Bu grev bize dayanışmanın ne demek olduğunu gösterdi, birbirimize güvenmeyi öğrendik.’

Üniversiteli kadınlar 2024'te güvenli kampüs istiyor

'Kendi adıma; cinsiyetimizden yana içimizde bir burukluk duymadığımız, birlikte umutlu, mutlu ve dayanışma içinde olduğumuz bir yıl diliyorum.'

Hayattan soyutlanmak değil, hayatı beraber yaşamak istiyoruz

Engelli kadınlar olarak şiddeti, tacizi, soyutlanmayı, ayrımcılığı sonuna kadar yaşarken sesimize ses olacağını düşündüğümüz yerlerde de kendimize yer bulamıyoruz.

'Birilerinin ücretimize karar vermesini daha ne kadar izleyeceğiz?'

"Biz eğer '... fazla vermezler' gibi tartışmaya devam edersek zaten vermeyecekler. Bizim '…almamız gerekiyor ve bunun için biz kendi iş yerimizde ne yapmalıyız?' sorusunu tartışmamız lazım."

Sınıf anneliği kaldırıldı, sorunlar baki…

Bilimsel, laik, nitelikli ve parasız bir eğitim talebi ve bunlar için ayrılmış bir bütçe olmadan; adı sınıf anneliği değil de başka bir şey olan çarpık çözümler ortaya çıkar.

Direnişin 19. gününde Özak Tekstil işçisi kadınlar Ekmek ve Gül’e mektup yazdı

Urfa’daki Özak Tekstil’e direniş tüm müdahalelere rağmen 19. gününde devam ederken Ekmek ve Gül’e mektup yazan kadın işçiler ‘Sesimize ses olun’ dedi.

Günlerim

Dünyaya gelirken verdiğim tüm rahatsızlıkları yaşarken telafi etmeye çalıştım. Kendimi güçlendirmeye, dönüştürmeye bu yaşantımın bana kattığı yaratıcılık sayesinde karar verdim.

Engellilerin ihtiyaçları net, çözümde kapsamlı bir bakış açısına ihtiyaç var

SES Malatya Eş Başkanı Cansu Kaplan, Dünya Engelliler Günü vesilesiyle engellilerin yaşadıkları sorunları, ihtiyaçları yazdı.

Eski Özak işçisi yazdı: Yoğun çalışma ve mesailer sonrası bel fıtığı, varis oluştu

Eski Özak Tekstil işçisi Merve Dizgin, yoğun ve aralıksız mesaileri, kod 50 ile işten çıkarılmasını ve asla sonlanmayan dava sürecini yazdı.

Ekmek kavgasının yanında yaşam mücadelesi

İnsanlar geçim derdine düşünce kadın cinayetleri daha da görünmez oldu. Kadınlar ekmek kavgasının yanında yaşama kavgası da verirken var olan yasalar uygulanmıyor.

‘Fabrika büyüyor biz ücretimizle kirayı ödeyemiyoruz’

Yorgunluktan, uykusuzluktan, üç vardiya sisteminden çocuklarımızdan, eşlerimizden, sosyal hayatımızdan olduk. Fabrika büyüyor biz ise bir aylık ev kirasına bile çalışmıyoruz.

‘Biz de dolandırılmış sayılıyor muyuz?’

‘Dilan Polat’ın güzellik merkezine lazer epilasyon için kaydımızı yaptık. Böyle ünlü birinin yerinde başımıza bir iş gelmez dedik. Daha ilk seansımız gerçekleşmeden, Polat’ın tutuklanma haberi geldi.’

‘Yalnız değilim, kadınlar var’

‘Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği ile tanıştığımda oradaki kadınlar bana kucak açtılar. Dernek sayesinde belki de kendi başıma hiç öğrenemeyeceğim bilgileri öğrendim.’

‘Tacize, mobbinge uğramadan, insanca ücretle çalışmak istiyoruz’

İki yıldır nişanlı olan ancak ev kuramayan bir kadın avukat yazdı: Mobbing ve tacize uğramadan çalışmak, asgari ücret düzeyindeki maaşlarımız insanca yaşam koşullarında olmasını istiyoruz.

‘Bir öğün yemek kampanyası bakış açımı değiştirdi’

‘Ekmek ve Gül çok doğru bir çalışmayla bizim gönlümüzü kazandı. Şimdi biz bu kampanyanın gönüllü yürütücüsü olduk.’

‘Kara kara düşünmüyorum artık’

Küçükçekmece’den Suna kadınların yoksullukla boğuşurken ruhsal ve bedensel olarak nasıl çöktüğünü, dayanışmanın yaralara nasıl merhem olduğunu anlatıyor.

Akşama kadar ne yapıyoruz ki?

Şimdi ben çalışmıyorsam bu yaptıklarım ne? Böyle çabalarken 'Akşama kadar ne yaptın ki?' sözü de bütün çabalarını, emeklerini yerle bir ediyor insanın...

Almanya’da göçmen kadın olmak: Keyif fotoğraflarının ardındaki gerçek

Bazen ikinci işlerde çalışıyorum. Evlere temizliğe gidiyorum. Bakmayın arada arkadaşlarla kahve keyfi diye paylaştığım fotoğraflara. Aslında düpedüz mutsuzluğumu filtreliyorum.

Manevi danışmanın baskıcı aileden farkı ne?

Benim yurduma ve diğer KYK yurtlarına manevi danışmanlık hizmeti açılıyor. Sanki burada verilen tavsiyeleri baskıcı bir aileden duymak sorunu yaratan şey değilmiş gibi.

Aileler geçim, devlet ağır vergi alma derdinde

‘Son bir ayda en az beş tane genç canına kıydı. Bu gençler bizim geleceğimiz, umudumuz değil mi? Nedir bu çocukları umutsuzluğa sürükleyen?’