Evdeki şiddetin yanına eklenen devlet şiddeti
Eski eşi tarafından şiddete maruz kalan, şiddete karşı koymaya çalışan F.K.’nin karşısında devlet bütün mekanizmalarıyla yaşamını savunmaya, dayanışmaya nasıl engel olurun bir örneğini okuyacaksınız.

Tuzluçayır kadınları Dayanışma Derneği olarak katıldığımız İstanbul Sözleşmesi eyleminde şiddete uğrayan bir kadının hikayesini öğrenmiştik. Neler yapılabileceğini konuştuğumuzda 2 senelik bir mücadelenin hâlâ sürdüğünü gördük. Şiddete maruz kalan F.K. ile sonraki görüşmelerimizde öğrendiğimiz, ayrıldığı eşinin şiddetin her türlüsüne devam etmesiydi. F.K yaşadığı süreç için “Evden taşındım, annemle yaşıyorum şu anda. Geri dönmem için bir sürü tehditte bulundu. Çocuğumu götürdü, geri vermemekle tehdit edip beni eve geri döndürmeye çalıştı” diyordu. Bu süreçte yaşanan şiddetin kendisiyle sınırlı kalmadığını, ayrıldığı erkeğin annesine de şiddet uygulandığını anlattı: “Uzaklaştırma kararı var, sürekli evin önünde görüyorum, iş yerime kadar takip ediyor. İş yerime bir şeyler gönderiyor. Kaç kez şikayet ettim. Bir karşılığı olmadı.” 

Geçtiğimiz günlerde ise evden işe giderken ayrıldığı erkek yeniden karşısına çıkarak fiziksel ve sözlü şiddet uyguladı. Yaşanan olayı polise bildiren, şikayette bulunan F.K. darp raporu alındıktan sonra Şiddeti Önleme ve Takip Birimine gönderilmişti. Biz de bu sırada kendisiyle haberleştik, yanında olmak istediğimizde güvenlik görevlileri ve polisler tarafından ya “Burada değil” karşılığı aldık ya da “Bu süreç yalnız yürütülüyor. Siz katılamazsınız” cevabıyla karşılaştık.

F.K eski eşinin takip ettiği sırada video çekmişti, bunu kanıt olarak vermek istediğinde videonun bir geçerliliği olmadığı ifade edilmişti kendine. İfade vermesi gereken birimin Altındağ değil Mamak olması gerektiği söylenirken; F.K. için iki farklı yere götürme, iki kez ifade verme gibi süreci daha yıpratıcı hale getirecek bir müdahaleye döndü durum.

Bu yaşananların ardından şiddete karşı birlikte durmak için Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği olarak mahallede “Bu mahallede şiddet var! Bizler yan yana gelmedikçe bu şiddet sürecek ve büyüyerek ilerleyecek, bir araya gelelim, şiddetin hiçbir türüne izin vermeyelim”diyerek hem bildiri dağıtıp hem de mahalledeki diğer kadınlarla konuşarak eylem çağrısında bulunduk. Bildiri dağıtımı sonrası görülen en net şey, mahallede çokça kadının şiddete maruz kaldığıydı ve kadınlar artık şiddete “Dur” demek istiyordu.

HER TÜR DEVLET ENGELİNE KARŞI BİRLİKTE MÜCADELE

18 Kasım günü bir araya geldik, ama buluşma noktasında polis engeli ile karşılaştık. Polisler “Basın açıklaması toplantı kararıdır, valilik izni olmadan yapamazsınız” diyerek açıklamaya izin verilmeyeceğini söyledi. Şiddete uğrayan kadının annesi ise “Benim kızımı bu sokakta dövüldü, o zaman neden yoktunuz” diyerek tepki gösterdi. Hâlâ şiddetin devam ettiğini ve eylemi yapmanın bir hak olduğunun ifade ettik, polis ise eylemden vazgeçmezsek müdahale edeceğini söyledi ve bizlere saldırdı.

Şiddete uğrayan bir kadının başvurduğu birimde yalnız bırakılması, takipsizlik kararları, uzaklaştırma cezasının geçerliliğinin olmaması, kadınların bir araya gelerek şiddete engel olmak istediği noktada polis engeline takılması, devletin her türlü mücadelemizin önüne engeller koyması ve her türlü hakkımızı elimizden almaya çalışması gelecek dönemde karşımıza çıkacakların da bir göstergesi aslında. Bu saldırıları püskürtmenin yolu bizlerin daha da güçlenmesinden, kız kardeşlerimizle birlikte daha da çoğalarak bir araya gelmekten geçiyor. Bu yüzden bulunduğumuz her alanda her türlü saldırıya karşı bir araya gelmenin yollarını aramalı, elimizdeki imkanlarımızı daha geniş çevreleri de kapsayacak bir hatta nasıl dönüştüreceğimizi tartışmalıyız.


İlgili haberler
Tuzluçayır’da kadınlar: Şiddet son bulsun diye bir...

AKP’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmalarına karşı Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği...

Hangi koşullarda 25 Kasım'a gidiyoruz?

25 Kasım'a kadınlar nasıl koşullarda gidiyor, kadınların "şiddete karşı sözü" ne?

Pandemide 25 Kasım: Bugünü doğuran mücadeleyi hatı...

Pandemi koşullarında ağırlaşan sorunlar bir kere daha gösterdi: ev içinde, ev dışında; yaşamlarımızı...