Dersim öğleden sonra olduğu için okula gittiğimde öğretmenler odasında arkadaşlar hararetli bir tartışma içindeydiler. “Ay bu ne rezillik ya” sesleri yükseliyordu. Telaşla ne olduğunu sorduğumda ise “Dövizin haline bak!” sesleri yükseldi bu sefer de. “Paramız eridi, gitti. Birileri yine zengin oldu ama bizim paramız yerinde sayıyor” diyen bir öğretmen arkadaşı, “Ne sayması! Haller perişan, uçurumdan aşağı düşeceğiz” sözleri izledi. Herkes gözünü televizyona dikmiş durumdayken “Ya bunun çözümü ses çıkarmak. Utanmadan yarım kilo et yiyin diyor adam. Milletle dalga geçmenin sonunu görecekler” dedi bir başkası.
İSTEDİKLERİMİZ ZATEN ALINMIYORDU ARTIK HİÇ ALINMAZ
Derse çıktım. Öğrencilerle günlük selamlaşma seremonisinde “Nasılsınız” sorum “İyi değiliz” diyerek karşılandı. Şaşırdım, ne olduğunu sorunca, kızlardan birisi “Hocam ya görmüyor musunuz? Dolar ne durumda!” diye yanıtladı. “Size ne çocuğum! Sizin maaşınız mı var?” sözlerim çocukların haklı tepkileriyle kesildi. “Hocam ya biz yoksul aile çocuğuyuz. Evde yalnız babam çalışıyor. Hiçbir istediğim zaten alınmıyor. Bundan sonra hiç almaz” dedi içlerinden birisi. “Her şey dışarıdan geliyor dövizle. Üretim yok, iş yok. Bizim geleceğimiz kararıyor” diye konuştu bir diğeri. “Çocuklar siz dert etmeyin, düzelir” dedim. “Yok, hocam bizim artık inancımız kalmadı” diyen birini, “Hocam babam zaten asgari ücretle çalışıyor, korkuyor iş yeri kapanacak diye. Anneme köye dönelim diyor. Annem gitmek istemiyor bizim köyde okuma olanağımızın olmayacağı için” sözleri izledi. Çocuklara biraz umut vermeye çalıştım. Ama yine de çocukların ders arasında telefonlarından döviz kurlarını takip ettiklerini gördüm. Ama bir yandan çocukların sözlerinden umutlanmadım desem yalan olur. “Bu gençlerden bir şey olmaz. İlgisizler, bunlar okumaz” diyenleri utandıracak kadar farkındalar her şeyin. Bunca eşitsizliğe, yoksulluğa, haksızlığa karşı cüretkâr, öfkeli tavırları bir öğretmen olarak beni gururlandırdı. Bizlerin, ana babaların, öğretmenlerin çocuklarımızın geleceğini karartan, onları umutsuzluğa iten bu gidişatta hiç suçu yok mu? Muhalefetin, sendikaların hamaset nutukları dışında yapacağı şeyler yok mu? Varlık nedenlerini hatırlatmaları gerekiyor. KESK üyesi bir eğitim emekçisi olarak işimize, ekmeğimize, geleceğimize, çocuklarımızın umutlarına bugün sahip çıkmayacaksak ne zaman çıkacağız?
Fotoğraf: Evrensel
İlgili haberler
Tuzluçayırlı kadınlar sokakta: Geçinemiyoruz
Gelen zamlar ve uygulanan ekonomi politikalarına karşı emekçiler pek çok kentte ‘Geçinemiyoruz’ diye...
Esenyalı: Geçinemiyoruz, şiddet görüyoruz, böyle g...
25 Kasım öncesi mahallede seslerini duyurmak isteyen Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği üyesi kadınlar...
Emekçi kadınlar geçinemiyor: Kimine sefalet, kimin...
İzmir Çiğli’den kadınlarla şiddet ve ülkenin değişmez gündemi olan geçim sorunu üzerine konuştuk.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.