Gülcan Aydın ile İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Esenyurt’ta yaptığımız bir basın açıklamasında karşılaşıyoruz. Çağrıyı duyup orada olması gerektiğini düşünmüş. Açıklamadan sonra oturup bir kafede çay içiyoruz birlikte. 31 yaşında iş hayatına girdiğini, yaşadığı tüm yalnızlığa ve zorluklara karşı mücadele etmekten hiç geri durmadığını anlatıyor bize. Tüm zorluklarına rağmen yaşamın içinde var olma çabasını anlatırken Gülcan’ın yüzünde şu ifade fark ediliyor: “Başardım.”
“31 yaşımda çalışmaya başladım. İstanbul’a taşınmadan önce Yozgat’ta yaşıyordum. Yaşadığımız yerin kültüründe ‘gelin dışarı çıkamaz, gelin pazara çıkamaz, gelin hastaneye gidemez’ gibi kurallar vardı. Eşinle özel bir paylaşımın olamaz, kendine zaman ayıramazsın, sürekli evin bütün yükü hatta ailenin bütün yükü senin sırtındadır gelin olarak. Eşime bir gün dedim ki ‘Eğer buradan benimle gelmezsen ben çocuklarımı da alıp gidiyorum.’ Bu vesileyle biz İstanbul’a, Esenyurt’a geldik. Hatta kayınvalidem ‘Sen burada kal, kocan sana para göndersin’ dedi, kabul etmedim. Çocuklarımın geleceği için orada durmadım. Eşim de ailesi yanındayken tarafsız kalıyordu. Ama ben çalışmaya başladıktan sonra el attığım şeyleri başardığımı gördükten sonra bana destek oldu. Eşim vefat ettiği gün bana ‘Gülcan ben çok cahillik etmişim’ dedi.”
‘ÇALIŞMAYA BAŞLAYINCA KENDİME GÜVENİM GELDİ’
“Esenyurt’a taşındıktan 3 gün sonra bir okulda işe başladım hademe olarak. İş hayatına dair hiçbir şey bilmiyordum, iki yıl sınıf temizliği yaptım. Sonra müdür beni çaycılığa aldı. 5 yıl orada çalıştım. O okulda çalışan bir öğretmen arkadaşım evlere temizliğe gönderdi, sonra çevre edindim daha fazla eve gitmeye başladım. 15 senedir ev temizliğine gidiyorum işte. Yozgat’tan Esenyurt’a geldikten sonra kendime güvenim geldi, özellikle çalışmaya başladıktan sonra oldu bu. İlk geldiğimizde dolmuşa nereden binilir, nereye gidilir bilmiyordum. İşe gide gele öğrendim. 30 lira, 40 lira ile başladım bu işe ama şimdi 200-250 liraya gidiyorum günlük. Buna rağmen çocuklarımın ihtiyaçlarını da kendi ihtiyaçlarımı da tam olarak karşılayamıyorum ki düşün ben her gün çalışıyorum. Geçenlerde ilk defa kızım istedi diye işe gitmedim, onunla gezmeye gittik. 15 yıldır İstanbul’dayım, ilk kez İstanbul’u gezdim.”
‘HER ŞEYE RAĞMEN GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDAYDIM’
“1 yıl önce bir ay arayla eşimi ve oğlumu kaybettim. Elbette çok zor zamanlar geçirdim ama bir gün oturup düşündüm, ‘Gülcan nereye kadar ilaç kullanacaksın, nereye kadar ağlayacaksın, ne zaman ayağa kalkacaksın’ diye. ‘Çocuklarının sana ihtiyacı var’ dedim kendime. Her şeye rağmen güçlü olmak zorundaydım. Oturdum çocuklarıma dedim ki, ‘Bunları atlatmam için çalışmam lazım.’ Bugün o günlere göre daha iyiyim. Haftanın her günü çalıştığım için yorgunluktan uyuyamıyorum haliyle, o zaman da kitap alıp okuyorum.”
‘KENDİ AYAKLARIM ÜZERİMDE DURMA SEBEBİM; CESARETİM!’
“Benim bugün bu yaşımda kendi ayaklarım üzerimde durma sebebim cesaretim. Kadınlar cesur olmalı. Özgüvenlerini asla ayaklar altına aldırmamalı. Bana ‘El ne der acaba?’ diyen herkesi kendime dair bir yaşamım olduğuna, bunun benim kendi hayatım olduğuna alıştırıyorum. Çünkü bu benim hayatım. Eşimin olmaması benim önümde engel değil, her şeyin üstesinden gelebilecek güçteyim ben. Çünkü ben şunu gördüm; dışarıda yaşam var, akıp gidiyor. Ben hastaneye gidemeyen, pazara gidemeyen dört duvar arasında yaşayan bir kadındım. 5 çocuğum da evde doğdu mesela. Ama bugün her şeyi kendi başıma yapıyorum. Kadınlar kendilerini kapatmasınlar, içlerine kapanık yaşamasınlar, mücadele etsinler.”
İlgili haberler
Silahların gölgesinde kadın hayatları
İktidarın silahlı kuvvetleri politikalarıyla uyumlu olarak bulunduğu her yerin tek adamı olma gücünü...
Hayatımızdan da haklarımızdan da vazgeçmiyoruz!
Bu zamana kadar mücadeleyle kazandığımız tüm haklarımız saldırı altında. Bu saldırılar, hayatımızın...
Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz!
Sağlık sisteminiz pandemi döneminde başarı ‘öyküleri’ yazadursun, burada yazılanların yanı sıra daha...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.