Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz!
Sağlık sisteminiz pandemi döneminde başarı ‘öyküleri’ yazadursun, burada yazılanların yanı sıra daha sayamayacağımız bir dolu sorun yüzünden hakkımızı ödeyeceğinizi düşünemez olduk artık.

Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz! Nasıl ödeyeceksiniz ki? Sağlık ve sosyal hizmet alanını sağlıkta dönüşüm programıyla birer fabrikaya dönüştürdünüz. Merkezinde insan olmayan sağlık politikalarınızla sağlık çalışanları birer makine, hizmet verdiğimiz halkı da üzerinden para kazanılan bir metaya dönüştürdünüz.  

Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz! Çünkü 24 saat nöbetlerde 5 kişinin yapacağı işi 2 kişiye yaptırırken nasıl canımızı dişimize taktığımızı görmek istemiyorsunuz. 24 saat çalıştırırken 24 saat açık kreşimiz olmadığı için çocuklarımızı nöbet tuttuğumuz ortamlara getirmek zorunda kaldığımızı düşünmediniz ya da kime bırakacağımız kaygısını siz hiç hissetmediniz.

Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz! Çünkü biz açlık sınırının biraz üstünde yoksulluk sınırının altında bir ücretle geçinmeye çalışıyoruz. İnsanca yaşayacak bir ücret elimize geçsin diye fazladan nöbetler alıyoruz, fazladan mesailere kalıyoruz. Bu bile sizin ekmeğinize yağ sürüyor. Çünkü tam da istediğiniz; az çalışanla çok iş yaptırmak. Ama bu da yetmiyor size. “Para bitti, ek ödemeyi yapmıyorum” hatta “Nöbet ücretlerini vermiyorum” diyebiliyorsunuz kolayca. Bunun için yönetmelikler çıkarıp kalıcı hale getiriyorsunuz bunu.

Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz! Çünkü deneyime, bilgiye saygınız yok. Liyakatsiz yöneticiler atayarak istediğiniz her uygulamayı bu yöneticiler eliyle hayata geçiriyorsunuz. Tutanaklarla, tehditlerle ispiyoncular aracılığıyla hastaneleri yönetiyorsunuz.

Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz! “Çocuğum hasta doktora getirmek gerek, bırakacak kimsem yok” diyerek sorumlusunun gözünün içine bakan hemşire arkadaşa “Üzgünüm, yerine çalışacak birisi yok” diyebiliyorsunuz.


ŞİDDET, HAK GASPI, SÖMÜRÜ...

Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz! Bir yıl boyunca çalışıp yıllık iznini kullanmak isteyene bile savaş açıyorsunuz. Hem de keyfi gerekçelerle. “Eleman eksik çıkamazsın izne” kısmını geçtik, “eğitim” diye çıkardığınız online dersleri programda yapmadığı için “yıllık iznin önüne engel” diye çıkarıyorsunuz.

Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz! Hasta ve yakınları tarafından hakarete uğradığımızda, şiddet gördüğümüzde tek yaptığınız şiddet uygulayanla karşı karşıya getirip uzlaştırmaya çalışmak oluyor; hatta özür dilememizi istiyorsunuz.

Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz! Şirketler aracılığıyla verdiğiniz kalitesiz ve hiç de hijyenik olmayan yemeklerinizle bırakın sağlıklı beslenmeyi, sağlığımızı bozuyorsunuz. 24 saat nöbette verdiğiniz kahvaltı örneğin; ekmeğin arasına kıstırılmış bir parça marul ve bir parça ekşi peynir.

Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz! Karşılığını bile ödemediğiniz icap nöbetlerine gecenin bir saatinde nasıl geldiğimiz sizin umurunuzda değil. “Bu benim hakkım” diyerek dava açıp kazananları da cezalandırıyorsunuz. Hatta bunlar örnek olmasın diye diğer çalışanları da “Küçük çocuğun var, seni dış servislerde çok sayıda nöbete sokarım ne yapacaksın o zaman çocuğunu” deyip susturuyorsunuz. Uyduruk adlar altında icap listeleri hazırlıyorsunuz.

ARKADAŞLARIMIZ İNTİHAR EDİYOR!

Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz! Sudan sebeplerle istediğiniz savunmalar yüzünden arkadaşlarımız intihar ediyor. Özellikle pandemi ile mücadelede bahsettiğiniz başarı hikayesi var ya; işte bu başarı sağlık emekçilerinin özverili çalışması, hastalanması hatta ölmesi üzerinden kurulmuştur. Sağlık emekçileri bir yandan kovid-19 nedeniyle hayatını kaybederken bir yandan da bu sistemin soktuğu bunalım yüzünden hayatına son verecek duruma gelmiştir. İşte size bir iki örnek:

Dicle Üniversitesi Hastanesinde çalışan Bedia Hemşire nöbette kliniğin balkonundan atlayarak intihar etti. Hematoloji gibi yoğun bir klinikte 4/d sözleşmeli olarak çalışıyordu. Eşi de kendisi gibi sağlık emekçisiydi. Kovid kliniğinde çalışırken pozitif tanı almış izolasyona alınmıştı. 2 yaşındaki çocuklarını bırakacak kimse yoktu. Diğer yandan iş yükünün artmasını psikolojik olarak kaldıramayıp hayatına son verdi. Aynı gün bir hemşire intiharı haberi de Kayseri’den geldi.

Aslında “sağlıkta başarı” diye övünülen hikâyenin başaranları belliydi. Sağlık alanının yüzde 70’inden fazlasını kadınlar oluşturuyor. Çalışma saatleri, nöbetler, sürgünler, geçici görevlendirmeler, mobbing, kronik yorgunluk, tükenmişlik pandemi süreciyle birlikte daha da yoğunlaştı.

Sağlık sisteminiz pandemi döneminde başarı “öyküleri” yazadursun, burada yazılanların yanı sıra daha sayamayacağımız bir dolu sorun yüzünden hakkımızı ödeyeceğinizi düşünemez olduk artık.


İlgili haberler
Sağlık sistemi pul pul dökülüyor

‘Sağlıkta çağ atladık, diyenler, sağlık emekçilerine bir maske vermekte zorlanırken emekçiler psikol...

Sağlık emekçilerinin sağlığı kime emanet?

Sağlık emekçileri sorunlarını saymakla bitiremiyor: Koruyucu malzeme eksikliği, hastanelerdeki önlem...

Sağlık emekçisi kadınların pandemi ile mücadelesi

Türkiye’de ‘yeni normal’e geçişle birlikte görmezden gelinen sağlık emekçisi kadınlar neler yaşıyor,...