‘Bu ülkede kadın, hayvan, çocuk, yeşil olmayacaksın’
Çankaya’da dört kadın, sokak hayvanlarına bakmak için dişini tırnağına takmış mücadele ediyor. Çevrenin tacizine, hakaretlerine rağmen, hayvanların da bir can olduğu bilinciyle yılmadan çabalıyorlar.

Hayvanlara şiddet, tecavüz, katliam haberleri her gün ülkenin dört bir yanından gelirken bunu önleyecek yasal düzenleme ise yıllardır bir türlü yapılmıyor. Çankaya’da tehditlere, şiddete, tacize rağmen hayatlarını sokak hayvanlarına sahip çıkmaya adamış dört kadın hayvan hakları mücadelesini Ekmek ve Gül’e anlattı. 

Biri öğretmen, biri doktor diğer ikisi ise farklı mesleklerden emekli kadınlar. Bu dört kadın sokak hayvanlarına sahip çıkmaya ömürlerini adamış. Onlarla, besledikleri patili dostlarının yanında buluştuk. Baktıkları bütün hayvanların isimleri var ve hepsine aynı ilgi ve sevgiyi gösteriyorlar. Bu sahipsiz köpeklerin barınabildikleri tek yer apartmanlar arasındaki küçücük bir toprak parçası. Buraya kendi imkanlarıyla kulübeler yapmışlar. Kimse dostlarını rahatsız etmesin diye hayvan hakları yasasını hatırlatan branda getirip asmışlar Orman Bakanlığı görevlileriyle. Defalarca polise şikâyet edilmişler hayvanları besledikleri için. Brandayı oraya asarken bile telefona sarılıp “terör örgütü propagandası yapılıyor” denilerek polis çağıran apartman sakinleri, polis geldiğinde durumu perdenin arkasına gizlenerek seyretmiş.

Öznur, emekli fizyoterapist ve Oran’da oturuyor. Belgin ile ortak besledikleri sokak hayvanları sayesinde tanışmışlar. Şimdi dört kadın bu işi koordineli yapıyor.

Hayvanlara bakarken şiddete ve tacize maruz kaldıklarını, defalarca hakarete uğradıklarını anlatıyorlar. Gece saatlerinde hayvanları beslerken kendisini “mekânın sahibi” olarak gören bazı erkekler defalarca üzerlerine yürümüş, küfre varan hakaretler etmişler. Şiddetin yalnızca hayvanlara karşı olmadığını, herkesin bu şiddete maruz kaldığını ifade ederken, “Bu ülkede kadın olmayacaksın, çocuk olmayacaksın, hayvan olmayacaksın, yeşil olmayacaksın. Sadece erkek olabilirsin” diye anlatıyor durumu içlerinden biri.

‘KUSURLU KADINLAR HAYVANLARLA İLGİLENİR’ DİYE BAKIYORLAR

“Hayvanları beslediğimiz için bize psikolojik sorunları olan ya da evlenememiş, çocuk doğuramamış kadınlar olarak bakılıyor. Sanki bunlar birer kusurmuş ve kusurlu kadınlar böyle şeylerle uğraşabilirlermiş gibi. Çoğu zaman, ‘Buna erkek lazım’ tepkileriyle karşılaşıyoruz” sözü toplumda kadınlara yönelik düşmanlıkla kendilerinden güçsüz gördükleri canlılara dönük düşmanlık arasındaki bağın ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor aslında.

Biz sohbet ederken karşı apartmandan yaşlıca bir kadın kim olduğumuzu soruyor. Gazeteci olduğumuzu öğrenince “Kiracıların sokak hayvanlarını beslemesi yasakmış, bize öyle diyorlar. Bunları da yazın” diye sesleniyor. Yaşlı kadının seslendiği o binadan sokak hayvanlarını besleyen kadınlara sürekli bir tepki yükseldiğini anlatıyorlar bize.

Kadınlar mahallelerinde yaşadıkları bütün bu şiddetin toplumsal eşitsizliğin bir yansıması olduğunun altını çiziyor. Kimi bölgelerdeki hayvansever kadın arkadaşlarından söz ederken kimisinin tehdit edildiğini, kimisinin ise fiziksel şiddete maruz kaldığını aktarıyorlar.


HAYVANLAR BU BÖLGENİN YERLİLERİ

Yaptıkları tacizi ise şu şekilde savunduklarını anlatıyorlar: “Şehirde köpeğin ne işi var!”, “Çankaya’da köpeğin ne işi var!”. Kadınlar ise hayvanların barındığı toprak bölgenin önceden yeşil olduğunu, çevredeki apartmanlardakilerin çimenleri iş makinesi ile kazıttırdığını, amacın ise köpeklerin orada barındırılmaması olduğunu aktarıyorlar. İçlerinden birinin benzetmesi oldukça çarpıcı: “Bu yaşananları Amerika İç Savaşı’na benzetiyorum. Bu hayvanlar yerliler, buraya gelen, burada bina dikenler de Amerikalılar.”

BARINAKLAR ÇOK KÖTÜ, BELEDİYELER GÖSTERMELİK İŞ YAPIYOR

Belediyelerin sokak hayvanlarına yönelik sorumlulukları var, söz buradan açılınca kadınlar barınakları gezdiklerinde gördükleri manzaranın içler acısı olduğunu söylüyor. Bir defa gittiklerinde daha önce gördükleri 40-50 köpeğin orada olmadığını fark edince, görevliye hayvanlara ne olduğunu sormuşlar. Aldıkları cevap, “Siz hayal görmüşsünüz” olmuş. Pandemi sürecinde sadece 3 defa büyükşehir belediyesi tarafından mama dağıtımı için yardım aldıklarını, onun dışında Çankaya Belediyesinden barınakların iyileştirilmesi ya da hayvanların bakımı için bir tek kez bile yardım almadıklarını belirtiyorlar. Hayvanlara mama verirken çekilen ve sosyal medyada paylaşılan göstermelik fotoğraflardan başka bir “hayvanseverlik” görmemişler.

PANDEMİ SÜRECİNDE ÇOK SAYIDA HAYVAN SOKAĞA ATILDI
Korona sürecinde çok fazla evcil hayvanın sokağa atıldığını, hepsi cins olan bu hayvanların da sokaklarda yaşayamadıklarını öğreniyoruz. Bu süreçte insanların dışarı çıkmadığı, hayvanları beslemediği için sokaktaki canlıların aç kaldıklarını, yerel belediyenin hayvanlar için bu dönemde hiçbir şey yapmadığını anlatıyorlar. Doktor, “Sokak hayvanlarından hastalık geçeceğini düşünüyorlar ama böyle bir şey söz konusu değil” diyor.


HAYVAN HAKLARI YASASI BİR AN ÖNCE ÇIKMALI
Var olan Hayvan Hakları Kanunu’nu yeterli bulup bulmadıklarını sorduğumuzda, asla yeterli olmadığını, caydırıcı cezaların olduğu bir kanun çıkmadan da bu tacizlerin ve hayvana yapılan eziyetlerin bitmeyeceğini söylüyorlar. Talepleri ise açık; kanunda bulunması gereken en önemli madde belediyelerin sokak hayvanlarını kısırlaştırma faaliyeti gerçekleştirmesi… Hayvanların kanunda “mal” olarak değil birer canlı olarak ifade edilmesi… Hayvan sevgisinin ve bilincinin ilkokullardan itibaren ders olarak öğretilmesi…


İlgili haberler
GÜNÜN GÜZEL HAREKETİ: Sokak hayvanları için sokakt...

Kemanının tellerine sokak hayvanları için basan 12 yaşındaki Tuana, sokak müziği yaparak kazandığı p...

GÜNÜN ÇAĞRISI: Kadın, çocuk, doğa ve hayvan katlia...

Kazdağları’ndaki doğa katliamına karşı direnen kadınlar katledilen Emine Bulut ve tüm kadın cinayetl...

GÜNÜN DAYANIŞMASI: Sokak yaşayan insanları ve hayv...

Köln’de yaşayan ve kendi de işsiz olan Ümmiye Keltepe, salgın döneminde sokakta yaşayanları da unutm...