DERGİMİZDEN
Yaşanan moral bozuklukları, hayal kırıklıklarını geride bırakıp, üzerimizdeki ölü toprağını atıp kendimiz için, geleceğimiz için, yarınımız için eyleme geçme zamanı.
Evet, değişim sandıkla olmadı, ama öbür sandığı bekleyecek bir beş yılımız daha var mı? Emeğinin karşılığını alamayan, çocuğunun karnını doyuramayan kadınların bekleyecek beş yılı var mı?
Nuran, Zeynep, Ayten... Sadece bir mahalleden yüzlerce kadından üçü... 22 yıllık iktidarı sürecinde sosyal yardımlara mahkum edilen kadınların yalnızca birkaçı...
Çalışmamızın eksikliklerinden öğrendiklerimizle dayanışmaya, birleşerek ortak taleplerimiz için mücadelede ısrara devam edeceğiz.
‘İçimizdeki öfkeyi susarak bastırmak yerine gür bir şekilde haykırmalıyız. Bunu yapmadığımız bir koşulda yavaş yavaş haklarımız ellerimizden alınıyor. En azından bunu yapmamız gerekiyor.’
Siyasal İslam, düşünce tarzının ötesinde bir ideoloji ve yönetim biçimini ifade eder. Kadını mutlak ezilen olarak resmen ilan eder.
Ekonomik gidişatın ne halde olduğunu yaşayarak anlasalar da yine bu işin altından en iyi “İstikrar” sahibi Erdoğan’ın kalkacağına inanıyorlar.
Yeni ben ve yine bir ev arayışı macerası. Bu sefer buldum. Tam tamına 21 metrekare ve manzaralı…
Aynı ekonomik koşullara, aynı şiddet sarmalı içine sıkışan kadınlar bir arada olmaya ve kadın düşmanı politikaları teşhir ederek kadın mücadelesinin büyümesine omuz olmaya devam etmeliyiz.
Direniş sürecinde işçi kadınlar sendikalar ve işçi örgütleri aracılığıyla karar alma süreçlerine dahil olmuş, yürüyüşlerin en önünde saf tutmuş, kitlelere moral ve cesaret vermişlerdir.
Uzaklaştırma kararı aldırdı, elektronik kelepçe takılması başvurusunda bulundu, hala eski eşinin tacizlerinden ve tehditlerinden kurtulamamış bir kadından mektubumuz var!
Çok çalışıyorum. Bazen birkaç kişinin yapacağı işleri tek başıma yapıyorum. Arkadaşlarım da öyle. Çok mücadele ettim. Ben on üç gün yaşanmayacak adamla on üç yılımı geçirdim. Siz sakın geçirmeyin...
Müstesna 36 yaşında, 3 çocuk annesi. Geçimini gündüzleri atölyede çalışıp akşamları ise evde toka yaparak sağlıyor. Başka kadınların da gelir elde etmesi için toka işini onlara öğretiyor.
Bizler adına siyaset yaptığını düşünenlerin oy kazanmak için Türk olmayan her kesimi dışlamaya çalışmasının ne hakla ne hukukla ilişkisi yok. Bu kutuplaşmadan en çok etkilenen de kadınlar.
Aynı fabrikada çalışan, kapı komşusu olan bu insanları birbirlerinden ayıran şey konuştukları diller mi, yoksa doğdukları topraklar mı?
Evlenecek çiftleri ‘Davullu zurnalı düğün mü olur? Bir sürü insan öldü!’ diyerek eleştirenler o gece halaylar çekti. Şehrin yarısından fazlası yıkılmışken Adıyaman’da seçim üzerine…
‘Bizim gidecek yerimiz yok. CHP gelse bizi gönderecek. Ayrıca sokakta en çok CHP’ye oy veren kesimler tarafından hor görülüyoruz. Ev sahipleri, komşularımız bizi çok dışlıyor.’
Biz kadınlar irili ufaklı kazanımlarla taçlandırdığımız eşitlik mücadelesinden bir adım bile geri durmadık. Soy isim değişikliği ise bizim için bir yeni gelişmedir.
AYM üyesi eşitlik hurafe derken davama bakan hakimin söylediği ise eşin ne zaman senin soyadını alacak oldu. Bu iki ‘hukukçunun’ sözleri yargının kadına bakışını özetler nitelikte.
Ben dört yıl önce eşimden ayrılsam da anneanneme bunu bir buçuk yıl önce söyleyebildim. Ne dedi biliyor musunuz? ‘Mari kuzum naa yapacak o adam yalnız başına, ne yiyip içecek?’
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.