‘Patronu büyüttüğüm kadar büyütmüşüm artık yeter!’
‘Bizim emeğimizle bu kadar zenginler, malları mülkleri var. Biz işçiler var ediyoruz her şeyi.’

12 senedir Lezita’da çalışıyorum. Ev almıştık, kredi ödememiz vardı. O nedenle işe girdim, mecburdum çalışmaya. İş yoğun, baskı çok. Çalışıyorsun ama hakkını alamıyorsun. Önemli bir işin olduğunda izin istiyorsun, alamıyorsun. Rapor aldığında fazla mesai paran, primin kesiliyor. Ücret farklılıkları var, aynı işi yapıyorsun ama farklı ücret alıyorsun. Maaşlar geldiğinde vergi kesintilerden bir şey kalmıyor zaten. Ben bir işçiyim, patrondan çok vergi veriyorum. Bu kadar vergi nedir?

Bütün işçiler aynı koşullarda çalışsa da kadın işçiler daha çok baskı görüyor. Regl olmuşsun, tuvalete gitmene izin vermiyor örneğin, “Çay molasında git. Yemek molasında git. Çaya 10 dakika kaldı bekle. Yemek molasını yeni verdik, neden gitmedin?” Ben özel günümü açıklamak zorunda mıyım erkek formene? Bırakıp gidiyorsun, döndüğünde hesap soruyor “Niye gittin” diye! Yine söylemek zorunda kalıyorsun.

Bıçakçı olarak işe girmişsin, ustasın. Ama kadın olduğun için keyfi şekilde çalıştırılmıyorsun, mesai ücretin kesiliyor. Niye? Formenle iyi geçinmedin diye!

Oğlum anaokuluna gidiyordu işe başladığımda, şimdi üniversitede. Bana diyor ki “Anne sen benimle hiç ilgilenmedin.” Sabah 9’dan gece 11’e kadar çalışıyorsun. Eve gittiğinde çocuk uyumuş, sabah yine aynı. Nasıl ilgileneceksin?

Mecburiyetten ilk seneler sesimi çıkarmıyordum. Ama insan bıkıyor, mecbur da olsan artık yeter diyorsun. Biz insan gibi yaşamadık bari çocuklarımız yaşasın!

Sendika örgütlenmesi başladığında cesaret yoktu hiçbirimizde. Çok düşündük. Memur kızıyım, babama sordum nasıl bir şey sendikalı olmak diye. “Haklarını almak için sendika var” dedi. Çok destekledi babam beni, cesaret verdi. Babamın dediği kadar varmış.

Üye oldum sendikaya. İçeride çok baskı, mobbing gördük. En son yemin ettim üye değilim diye, hemen o gün istifa ettim. 3 gün sonra yeniden üye oldum ama. Bu böyle gitmez dedik, bin 800’e yakın işçi çalışmaya devam etse de çoğu kadın, 200 işçi direnişte.

Ben patronu büyüttüğüm kadar büyütmüşüm artık yeter! Hakkımı istiyorum.

Bizim emeğimizle bu kadar zenginler, malları mülkleri var. Aslında biz işçiler var ediyoruz her şeyi.

Direnişle çok şey öğrendik. Parça paketlemedeydim ben, karşımızda asım kesim bölümü. Biz sanıyoruz ki sadece bize böyle davranıyorlar. Onlar ne yaşıyor, nasıl çalışıyor, nasıl insanlar bilmiyoruz. Kimsenin kimseye güveni yok! Şimdi içeride olmayan kardeşlik, direniş alanında var. Birbirimize güvenimiz var, ekmeğimizi paylaşıyoruz. Birimizin bir sıkıntısı olsa sırtını yaslayacağı işçiler var.

Bunları bu direnişle öğrendim! Onların sunduğu hayata mahkum değiliz biz. İşçi kadınlara çağrım bu, haklarına sahip çıksınlar!

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
HT Solar’da hava patrona güneşli, işçiye bulutlu

Tek adam iktidarının ‘istikrarlı bir büyüme inşası’ sözleri, bugün HT’de işçilere patronun baskı ara...

Evdeki hesap çarşıya uymadı!

Üç aşağı beş yukarı hesap yapınca sermayedar değilsen ev almak uzak bir hayal. İster asgari ücretli...

Kadınların emeği güvencesizlik ve esneklik kıskacı...

Ankara’da bir araya geldiğimiz kadınlar ya iş veren tarafından ya da eşleri tarafından güvencesiz ve...