DERGİMİZDEN
Meryem epeydir elinde evirip çevirdiği kağıtları hızlıca katlayıp cebine koyuyor. Elini sıkmak için yaklaşıyorum. İncecik dudaklarından mucize gibi bir gülümseme süzülüyor.
Flört şiddeti anketinin sonucuna bakarak görüyoruz ki bugün yaşadığımız sorunlar yarın azalmaz ya da aşılmaz değil. Ancak yapmamız gerekenin yarına bırakılacak cinsten olmadığını da biliyoruz.
İzmir Ekonomi Üniversitesi’ndeki kadın öğrenciler ile üniversitede, sokakta karşılaştıkları sorunları anlattı.
Gülay Ünüvar’ın anıları bu geçmiş içinde, bu yakın tarih tablosu içinde adeta kayıp bir parçanın ortaya çıkması gibi olması gereken yeri alan bir bilgi kaynağı.
Yaşadığı şiddeti kızı istismar edilene kadar bir şekilde çocukları için sineye çeken Döndü, uzaklaştırma kararı almasına rağmen öldürüldü. Ötmesi gereken o koruyucu kelepçe ötmedi o öldürülürken!
Çoğumuz unuttuk güzel hayaller kurmayı, umut ettiğimiz şeylerin peşinden koşmayı da unuttuk. Bir kavgadır geçip gidiyor hayatlarımız.
Koskoca hükümetin yaptığı asgari ücret zammıyla biz market poşetlerini dolduramazken bir de o poşetleri paralı yaptı!
Belki kış sert ve çetin geçiyor ama biliyoruz ki her kışın sonu bahardır. Hep beraber baharı kucaklayacak ve sorunlarımızın üstünden hep birlikte geleceğiz...
Çoğu ülkede değişik formlarda uygulanan kadın sünneti, genel olarak 4-8 yaş aralığında yapılıyor.
Kriz fırsatçıları, geçim derdimiz, tatil demeden dinlenme demeden çalışıp duran işçi kadınlar… Peki nereye kadar? Bu sorunun yanıtını bizzat kadınlar veriyor dergimizin sayfalarında…
Salon dediğin, ev gibi, işyeri gibi dört duvar… Oysa sokak öyle mi? Sokak candır, canlıdır. Kol kola, yan yana yürümektir. Sokak dayanışmadır, çoğalmaktır…
Onlar çözülemeyen sorunları ailenin sırtına, yani ‘ailenin lokomotifi’ diye adlandırdıkları kadınların sırtına bindirme derdinde. Krizin yükünü aile içinde kadınlar eliyle ‘hafifletmek’; niyetleri bu!
Sendikalı fabrikalarda hediyeler dağıtarak yapılan kutlamalar kadınları beklentiye sokuyor. Kadınlar hediye seçer hale geldi. 8 Mart, sendikalar eliyle ‘Kadınlar Günü’ne çevriliyor.
Dersim’den bir kadın işçi sesleniyor: Onlar zenginleşirken biz hakkımız olan zammı dahi hak etmeyen oluyoruz. Ne kadar baskı kurarlarsa kursunlar emeğimiz için bir arada olmamız gerektiğini biliyoruz.
Esenyurt’da depo işçisi kadınlar ekonomiyi, krizi, asgari ücreti konuştu. Fabrikalarında çalışma koşullarının zorluğundan bahseden kadınlar işten atmaların sudan sebeplerle olduğunu anlattı.
Malatya’da kayısı fabrikalarında özellikle tatil dönemlerinde çalışan kadın işçilerin yaş aralığı 15 yaşındaki lise öğrencisinden 55 yaşında eve ek gelir olsun diye çalışan kadınlar arasında değişiyor
Gebze’de bulunan Tayaş Gıda işçisi bir kadın: Müdürler hazır su içerken bize sözde arıtılmış çeşme suyu veriliyor. Etrafı kirli ve su birikintisiyle dolan bu çeşmeden su içmek zorunda kalıyoruz.
Birleşik Krallık’ta 1846’da Yıkama Evleri ve Hamamlar Yasası çıkarıldı. Yıkanmak ve çamaşırları, çarşafları yıkamak daha kolay olmuştu işçi sınıfı için. Ama bu yasanın çıkmasının bir nedeni vardı...
Hanımlarına olan nefretleri, bir taraftan da birbirleriyle olan çekişmeleri... Sürekli aynaların karşısında yaşadıklarını sorgulayan ‘Hizmetçiler’ seyirciyi de sorgulamaya itiyor.
Kadın işçilerin yıllık izinleri 3 güne düşürülüyor. Ustabaşları hızlı üretim için şiddet uyguluyor. Haftada 80 saati bulan çalışma süresi sonunda kadınlar aylık sadece 37 dolar ücret alıyor!
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.