Bundan 100 yıl önce, 3 Mart’ta, dünyanın ilk kadın sendika başkanı Paula Thiede öldü.
Paula Thiede, 1919 Mart’ında 49 yaşında öldüğünde, arkadaşları, yaşam boyu başarısı ışığında, onu “unutulmaz” olarak değerlendirdi. Ama ne yazık ki 1933’ten sonra, sadece büyük, eski bir mezar bu olağanüstü hayatı anımsattı. 2004 yılında Berlin’deki Paula-Thiede-Ufer’in (Paula Thiede Sahili) açılışı bile bu eksikliği değiştirmedi. Bu eksikliğin giderilmesi zorunluluktan çok görevdi . Paula Thiede’nin proleter bir kadın, bir anne ve militan bir sendikacı olarak yaşadıkları; verdiği mücadele benzersizdi.
Paula Thiede, 6 Ocak 1870’te Berlin’de doğdu ve bugünün Kreuzberg Mehringplatz bölgesinde büyüdü. Babası marangozdu. İşçi ailesi, o zaman Mosse ve Ullstein, bugün TAZ ve Springer gibi önemli basın evlerinin merkezi olan Berlin’in güney ucunda yaşamaktaydı.
14 yaşında çalışmaya başladı. Berlin matbaa endüstrisine olan yakınlığının Paula Thiede’nin hayatı üzerinde belirleyici bir etkisi var. 14 yaşında, matbaa baskısında çalışmaya başladı. Genç bir proleter kadın için bu çok önemli bir şeydi. Çükü bir hizmetçi veya evde üretim yapan birinden farklı olarak Paula iş sonrası belirli sosyal özgürlüklere sahipti ve daha yüksek bir ücret alıyordu. Görevi, hızlı baskı makinelerine büyük boyutta kağıt bırakmaktı.
ZORLU BİR YAŞAM
Paula kısa süre sonra Berlin Graefekiez’de ev tutarak kendi evine taşındı. 19 yaşında da kendinden 10 yaş büyük dizici Rudolf Fehlberg ile evlendi. Birkaç hafta sonra ilk çocuğu Emma doğdu. İkinci çocuğunun doğumundan kısa bir süre önce, kocası “bir hastalık’ sonucu öldü. Rudolf Fehlberg gibi Berlin’deki matbaacıların yarısı 40. yaş gününü kutlayamadan, çok sayıda toksik maddenin günlük olarak kullanılması sonucu hayatını kaybetmekteydi. 1891’de eşinin ölümünden sonra hamile ve hiçbir geliri olmayan Paula Thiede tekrar çalışmaya başladı. Çocuğu 2 Mayıs’ta doğana kadar “işine devam etmek” zorunda kaldı. Daha sonraları sendika başkanı olacak bu işçi kadın o zaman korkunç bir yoksulluk içindeydi. Kirasını ödeyebilmek için rutubetli bir binaya taşınmak zorunda kaldı. Bu şartlar altında, bebeği sadece dört ay yaşayabildi. Paula Thiede, Kreuzberg’e ve hızlı basım işine geri döndü. Orada yolu imparatorluğun şimdiye kadar gördüğü en büyük grevlerden biriyle kesişti.
GREV; BENDİNİ YIKIP TAŞAN BİR SEL
1891 Ekim’inden itibaren, matbaacılar, kendi deyimleriyle dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir uygulama olan 9 saatlik iş günü için bir savaş başlattılar. Önü kesilemeyen bir sel gibi grev dalgası yayıldı ve 14 Kasım’da 12 bin matbaacının katıldığı grev başladı. Ancak devlet yetkilileri sendika yardım fonlarını ele geçirdi ve bu nedenle dayanışmaya rağmen grev Ocak 1892’de başarısızlıkla sona erdi. Yardımcı kadın işçiler yüksek nitelikli erkek meslektaşlarını güçlerinin son damlasına kadar desteklediler. 1890 Mart’ının başında “Sosyalist Yasanın son gölgesi altında” yaklaşık 450 kadın bir kadın birliğinde örgütlendi. Ancak grevden sonra örgüt çöktü. Berlin İşçiler Derneğinin hızlı baskı makinelerinde yapması gereken yeni başlangıç, Paula Thiede için de yeni bir başlangıç oldu. Kendisi, sadece 22 yaşında, ama uzun yaşam tecrübesiyle dolu olarak kendisi gibi olanların durumunu iyileştirme mücadelesine atıldı. Üç yaşındaki kızı Emma’nın sorumluluğuna rağmen, derneği yeniden inşa etmekte kararlıydı.
Bir sendikanın yöneticiliğini yapmak oldukça zordu. Paula Thiede, işten sonra geceleri saatlerce oturarak el yazısıyla toplantı davetiyeleri, meslektaşlarına çağrılar hazırladı. Tabii ki bunlar, sendika yönetim kurulu üyeleri tarafından işçilere dağıtılacaktı. Sadece birkaç hafta sonra, 4 Mart 1892’de Paula, yönetim kurulu üyeliğine resmi bir sorumlulukla seçildi, iki yıl sonra da Berlin yardımcı kadın işçilerinin başkanı oldu.
1896’daki bir sonraki büyük grevde işçiler, taktiklerini değiştirdi. Paula Thiede; “Şimdi basımevinden basımevine bir mücadele başladı, bir yönetici mücadeleye dayanamayıp onay verirse iyiydi, vermezse çalışmak zorundaydılar. Mücadelenin sonunda haftalık ücretlerin 1,5-3 Mark arttığı görüldü. Grev bir ‘saldırı’ greviydi ve sonunda yardımcı kadın işçiler kazandılar.” diye anlatmaktaydı. Matbaacılıkta da başarı kazanılmıştı, artık 9 saatlik iş günü uygulamaya sokulmuştu.
YARDIMCI İŞÇİLER İÇİN ASGARİ ÜCRET
1898’de, ülke çapında Alman Matbaa İşçileri Derneği kuruldu ve Paula Thiede, dünyada ilk kez bir kadın olarak başkanlığı üstlendi. Ancak zorlu sendika/dernek çalışmaları Paula’nın matbaa işçisi olarak kazandığından çok azını kazanmasına yol açıyordu. Ekim 1900’de aile gelirine katkıda bulunmak için başkanlıktan vazgeçmek zorunda kaldı. İkinci eşi garson Wilhelm Thiede ile Berlin’in merkezinde bir restoran devraldı. Eve bağlı bir restoranları olduğu için, kızı Emma’nın bakımını da yapabiliyordu.
Zorunlu nednelerle başkanlıktan ayrılması, sendika için üye sayısında durgunluğa yol açtı ve bazı şubelerin dağılmasına neden oldu. Daha sonra Thiede’ye verilen para az da olsa artırılarak onun sendika başkanlığına geri dönmesi sağlandı. Sonraki yıllarda, üye sayısı 17 bine yükseldi ve sendika muazzam bir etki ve özgüven kazandı, kadınların konumu güçlendirildi, Berlin’de yardımcı matbaa işçisi kadınlar için asgari ücret hayata geçirildi.
Yardımcı kadın işçilerin hak elde etme mücadelesinin en önemli taktiği matbaaların kendi içinde verdikleri mücadeleydi. Bu mücadele her matbaada gerçekleşince işverenler 1906 yılında tüm yardımcı işçiler için bir TİS teklifinde bulundu. Artık genel çalışma koşulları, çalışma süreleri ve ücretlendirme ulusal düzeyde belirlenecekti.
SOSYALİST KADIN HAREKETİNİN BİR NEFERİ
Paula Thiede için, Stuttgart’taki (1907) ve Kopenhag’daki (1910) Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansları, siyasi faaliyetlerinin doruk noktaları oldu. Kopenhag’da, Alman delegasyonunun (Paula Thiede, Clara Zetkin ve diğerleri ile birlikte), 8 Mart’ın Uluslararası Kadınlar Günü kabul edilmesi ve kadınlara seçme ve seçilme hakkı talepleri kabul edildi. Matbaalarda çalışan yardımcı kadın işçilerin dergisi “Dayanışma”da seçim hakkıyla ilgili yazılar yayımlandı. Paula; “Bize insan haklarımızı verin, bize oy hakkı verin!” diye yazmaktaydı.
2 Mart’ı 3 Mart 1919’a bağlayan gece Paula Thiede hayata veda etti. İşçi sınıfı tümüyle 1919 yılının devrimci mart günlerine yoğunlaşmış olmasına rağmen, ölümü büyük üzüntü yarattı ve cenaze törenine yoğun katılım oldu. Genel grev, trafik engelleri, Berlin sokaklarındaki barikat mücadeleleri gibi zorluklara rağmen 8 Mart 1919’da Paula Thiede yoldaşlarının konuşmalarıyla Sosyalistler Mezarlığı’nda toprağa verildi. Mezarının üzerine onun mücadeleci yaşamını sembolize eden bir kılıç kondu. O, işçi sınıfının kurtuluşu için elinden gelenden daha fazlasını yapan, kadın işçiler için örnek olan bir kadın işçiydi. Hem de dünyada bir sendikanın başkanı olabilen ilk kadın işçi!
Kaynaklar: Ver.di sendikası Publik dergisi, Vikipedia, Federal Politik Eğitim Dairesi
İlgili haberler
Türkiye'den Amerika'ya işçilikten sendika başkanlı...
Alice Peurala, Türkiye’den Amerika’ya göçe mecbur bırakılmış Ermeni bir ailenin kızı. 14 yaşında çal...
GÜNÜN BAŞARISI: Çocuk işçiliğinden hak savunuculuğ...
Tanzanyalı Angel, daha kendisi küçük bir çocukken ev işçisi oldu ve iki çocuk bakmaya başladı. İşver...
Zehra Kosova: Sıradan işçi kadına övgü!
Tarihi değiştiren bir mücadelenin öznesidir o, hikayesini anlatarak da o tarihte kadınların da olduğ...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.