‘Artık yaşamım yalnızca kendime ait’
Ben o gün yaşamın ne olduğunu anladım… Ama boyun eğmedim. Çevremdeki işçi kadınların, Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğindeki kadınların dayanışması, bana ve nice kadınlara umut olmaya devam edecek.

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine, derneğin aktif üyelerinden olan işçi kadınlarla birlikte gelip gittiği sırada tanıştık Zeynep’le. Sevgi dolu, güçlü, yaşamı seven tavrıyla ve bir o kadar da boyun eğmeyen duruşuyla başladı yaşamını anlatmaya.

“Bana ‘Gerçek hayata hoş geldin’ cümlesi asla silinmez hafızamdan. 11 yaşında kalabalık bir ailenin içerisinde, gece yarısı 5 kişiyle beraber uyuduğum odadan zorla çıkartılıp, dayımın oğlu tarafından istismara uğradım. Bağırdım, ağzımı kapadı, bağırdım kimse duymadı, duymak istemediler... Her şey olup bittikten sonra odanın kapısına gelip yalnızca ‘sen burada ne yapıyorsun’ oldu tek söyledikleri. Ne karakol, ne polis, ne şikayet... Tek söylenen ‘bundan kimseye bahsetme adın çıkar’ oldu. Annem, dayım ve ötekiler, hepsinin tek söylediği yalnızca bu oldu.”

Sonrası travma, korku, ürperti...

‘HEPSİ AYNI SUÇUN SANIĞIYMIŞ’
“Okulda fark edildi durumum, bir kavga sırasındaki gürültü kafamda o anı canlandırdı. Çığlıklarla düşüp kaldım ve kendime geldikten sonra rehberlik servisinde anlattım olup biteni. Yalnızca psikoloğa yönlendirdiler. Ailem yine olayın duyulmaması için müdahale etti. Dört abim, iki ablam vardı. Bir ablam yalnız yaşardı. Sebebini çok sonra öğrendim, tabii abilerimin duruma sessiz kalmasının sebebini de. Meğer ablalarım, öz abilerim tarafından istismara uğramışlar. Herkesin susmasının tek sebebi bu, hepsi aynı suçun sanığı. Ablama sarıldım ağladım, bana tek söylediği, seni korumak istedim Zeynep, seni korumak istedim.”

Yaşı ilerledikçe o evden kurtulmak için epey çabalamış Zeynep. “16 yaşında tekrar istismara maruz kalmaktan son anda kaçıp kurtuldum. Evde abilerim tarafından sistematik şiddet görüyordum. 17 yaşında çalışmaya başladım. Babamı hastalığı yüzünden işten çıkardılar, ben de babama bakmaya başladım. Bir bardak çay için abimden dayak yediğim o akşam çektim kapıyı ve çıktım o evden. Annem pencereden yalnızca montumu attı.”

Arkadaşının evine sığındığını, uzun süre işsiz kaldıktan sonra tekrar market ve sonrasındaki fabrika işçiliği sürecini, ailesinin kendi adını kurtarmak için uyguladığı baskıları, bu sürede zorunlu ev değişimlerini, ama tüm bunlara rağmen artık yaşamının yalnızca kendisine ait olduğunu bir bir anlatıyor Zeynep.

“Bir gün bir haberin alt yazısında bana bunu yapan adamın yabancı bir öğretmene tecavüz suçundan ağırlaştırılmış müebbet haberiyle karşılaştığımda, o gün benim ağzımı kapatmayıp sesimi duysalardı belki o kadın bunu yaşamayacaktı diye düşündüm ve yıllar sonra kafamı yastığa rahat koydum.”

SENDİKAL MÜCADELEDE
Zeynep’in çalışma yaşamı da zorluklarla ama yine mücadeleyle dolu. Boyun eğmeyen, mücadeleci kişiliğiyle işyerindeki koşullara karşı sendikalaşmak için verilen direnişte de yerini almış: “Fabrikaya sendika getirdik, şartları tamamen iyileştiremediysek de durumu asgari düzeye indirdik, fakat temsilcilerin tutumları ve işyerindeki baskılar nedeniyle sendikaya en son üye olanlardan biriyim diyebilirim.”

ASLA BOYUN EĞMEDİM
Şimdilerde yaklaşık bir yıl önce fark ettiği hastalığıyla mücadele ediyor. Doktor durumun ciddi olduğunu, çalışma koşullarının ise buna uygun olmadığını söylemiş. Zeynep de koşullarının iyileştirilmesi için doktor raporuyla birlikte işyerine başvurmuş fakat şimdiye kadar bir değişiklik olmamış.

“Ama” diyor, “Boyun eğmedim. Güçlüydüm ben ve yaşadığım istismara rağmen hayata tutunup o insanlara boyun eğmemişken, bana inanan, güvenen ve direnen bu işçi kadınlar varken asla boyun eğmezdim. Dünya görüşüm değişti. Gözümde at gözlükleri varmış, yaşadıklarım kör etmiş beni tamamen diye düşünüyorum şimdilerde. Hatta şanslıyım bile, hem de çok; istismara uğradım bırakmadım yaşamayı, ablalarım da bırakamadı. Hastayım, hastalığımla yaşamayı öğrendim. Yalnız yaşıyorum ama yaşıyorum. Çünkü yaşama hakkı elinden alınan, halen bunları yaşayan, dur diyemeyen, yaşamına son veren veya verdirilen onca kadın varken ben yaşadım ve yaşıyorum.

Önce çevremdeki işçi kadınların, sonra da Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğindeki kadınların direnişi, dayanışması, bana ve benim gibi nice kadınlara umut olmaya devam edecek, eminim.”

İlgili haberler
Öfkemizi değiştirici bir güce dönüştürmek elimizde...

Emeğimizi, bedenimizi, haklarımızı, geleceğimizi kendi çıkarlarına dayanak haline getirmeye çalışanl...

Şiddete çözüm bulunmuyor, işsizlik büyük sorun...

Kadınlardan aldığı destekle muhtar seçilen Sevgi Akyıldız mahallenin dertlerini anlattı; 'Kadınlar g...

Şiddetten kaçmanın bedeli çocukların geleceği mi?

Gülcan’a dayatılan kırk katır mı, kırk satır mı misali: Ya çocuklarını okula göndermeyecek ya da şid...