Sinirlenince dışkı yedirmeyi ‘hak’ gören ‘erkek adalet’
Adalet, eşitlik ve özgürlük yoksa, bir tek kadın bile bu haklardan yoksun kalırsa, hayat hiçbirimiz için "yaşıyoruz" diyebileceğimiz, burnumuzu boktan çıkarabileceğimiz bir hayat olamayacak!

Ağrı Patnos'ta Andaçlı köyünde 20 yaşında bir kadın... Biri 3 yaşında diğeri 10 aylık iki çocuğu var. Evlendiği ilk gün başlayan şiddet, her gün giderek vahşileşirken, kendisine asla bir şey olmayacağını düşünen kocası tarafından seyirlik bir malzemeye dönüştürüldü. Kadına sopayla saldıran saldırgan, kadına çocuk bezindeki dışkıyı yedirmeye çalışırken bir yandan da yaptıklarını kameraya alıyordu. 

Aralık 2016'ta çekilen bu görüntüler, kadının ne ilk yaşadığı şiddet, ne de sonuncusu. Sosyal medyada çok tepki toplayınca İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından gözaltına alınan saldırgan, çok alışık olduğumuz üzere kadına uyguladığı işkenceyi "meşrulaştırmak" için yine "namusa", yine "erkeklik gururuna" sardı! Yetmedi, "çocuklar üveymiş, kadın çocuklara kötü davranıyormuş, adam ceza vermek istemiş"lere döndü iş! İki gündür bu vahşiliğin yanında bir de bunu kameraya alma cüretini konuşuyoruz.  Kimisi yaşananları lanetlerken kimisi ise adeta "ya ne yapıyorsan yap da niye kameraya alıyorsun" noktasına getiriyor tartışmayı, sanki işkenceyi gizli saklı yapması sorunu azaltıyormuş gibi...  Kadının yaşadığı şiddeti ve işkenceyi meşrulaştırmak için toplumdaki bütün geri fikirler yardıma çağrıldı. Ama 'pislik' o kadar büyük ki, hiç bir 'sıradan kötülük' üzerini örtmeye yetmedi,

Bu erkeğin yaptığı işkenceyi "hakkıymış" gibi görmesine olanak veren bir düzenek, o düzeneğin çarklarında kaybolan gencecik hayatlar var. Ki, 20 yaşındaki kadın, anlattıklarıyla kadınların bir çoğunun mahkum edildikleri hayatın neredeyse sadece "nefes alıp vermek" olduğunu, giderek daha fazla önü açılan şiddetin uygulayıcısı erkeklerin kadınların "sadece nefes alıp vermesine" bile tahammül edemediğini gösteriyor. 

* Benim 2 kızım var. Çocuklarımdan ayrılmayayım diye sustum. Dışkıyı yemeyecektim, yalvardım, kapandım ayaklarına ne yaptıysam vazgeçiremedim.
* Bana önce hakaret etti, vurdu, saçımdan sürükledi, beni mutfağa attı yiyeceksin yemesen seni öldüreceğim tehdidi yaptı, bende yemin etmiş siniri geçer diye, biraz ağzıma sürdüm kabul etmedi.
* Gelinliğimle gelinlik kuaföründeydim ben, gelinliğimi giyindim geldim hatta kendisi beni çağırdı, tokat vurdu yüzüme 2-3 defa tokat vurdu. Bunları düğün günü kuafördeyken yaptı. Ban niye tokat atıyorsan, niye vuruyorsun dedim. Bana niye davetlilerle tokalaşıyorsun, merhabalaşıyorsun dedi. 
* Bir haftalık gelindim geçer dedim, o işkencelere maruz kaldım. Beni vurdu, daha sonra intihar etmeye kalkıştım. Öyle böyle ilerledi. İntihar etmeye kalkışırken fare zehri içtim. Herkes duysun bunu, daha sonra beni hastaneye kaldırdılar, orada ört pas ettiler, mantar yemiş diyerek mantardan zehirlenmiş diyerek konuyu kapattılar..
* Yine geldim evime evliliğimi sürdüreceğim dedim. Aynen bu durumlar devam etti, benim burama kadar geldi, artık gücüm kalmadı. Dedim ya öldür beni, ya da beni bırak gideyim. Hayır seni bırakmayacağım dedi. Eğer gidersen senin arkandan iftira atarım, seni dünya âleme rezil ederim diyerek tehdit etti. Bende bu konuyu aynen aileme anlattım. Aileme gittiğim günden bu yana hakaret ve işkence görüyorum dedim.
* Ailem gelip getirdi beni, hatta kavgalı oldular. Babamın evinde bir ay kaldım. O zaman da bir kızım vardı. Şu an 2 çocuğum var. İlk küsmemde babamın evine geldiğimde tek bir kızım vardı. Babamın evine geldiğimde onlar aile büyüklerini gönderdiler. Gelinimiz tekrar gelsin eve biz o hakareti yaptık kabul ediyoruz, ama lütfen ne olur gelinimizi verin, bizi rezil etmeyin, yuvaları var, bu yuvaları dağılmasın dediler bizde kabul ettik. Ben tekrar boyun eğdim, kalktım gittim dedim yuvamdır.
* Belki eşim dersini almıştır bana karışmaz diye gittim. Gittiğimde gördüğüm hakaretler bir kattı 10 kat oldu. Beni tehdit etti. Ben korkuyordum, o yüzden kimseye anlatamıyordum. Eşimin anne ve babası her şeyi biliyorlardı. Zaten anne ve babası oğullarının yaptıklarını onaylamasalardı belki eşim öyle şeyler yapmazdı. O desteği annesi ve babasından almıştı. 
* Sigarayı yüzümde, vücudumda, elimde söndürdü. Yüzüm sürekli morluklarla doluydu. Eve bir misafir geldiğinde benim o halimi görmesinler diye saklıyorlardı. Eşi sürekli kıyafetlerimi dışarıya atıyordu.
* Beni aç bırakıyordu, bir gece kilerde ve dışarıda yattım. Zaten yüzümde sigara izleri var, rica ediyorum benim hakkımı arasınlar. Ben onlara güvenerek bu videoyu paylaştım. Benim hakkım ne ise ben hakkımı istiyorum. Tazminat davası açacağım, benim hakkım ne ise ben onlardan teker teker alacağım. Ben kesinlikle onun özgür olmasını artık istemiyorum.  Eğer o özgür olursa benim başıma bir şey getirir. Ben bunun garantisini veriyorum, bana her türlü bir şey yapar. Özgür kalmasını istemiyorum. Bana çektirdiğini çekecek ben bunu istiyorum..


Bugün Türkiye’de kadınlarla ilgili hukuki mevzuat resmen askıya alınmış durumdayken, hukuk yokken, adalet yerine iktidarın atadığı bütün bürokratların ve yönetimi elinde tutan siyasetçilerin kafalarının içindeki erkekler arası gizli hukuk işlerken en temel taleplerimizden biri oluyor işte: Erkek adalet değil, gerçek adalet!

Çünkü "erkek adalet" bize sinirlenince dışkı yedirmeyi, evden kovmayı, türlü çeşit işkence etmeyi "hak" görüyor!

Şimdi siz söyleyin; böyle bir hak hukuk düzeninde yaşamayı hangi kadın ister? 

20 yaşındaki bu genç kadının dayanışmaya sırtını dayamasından, adalet arayışından, özgürlük isteğinden çıkarılacak bir sonuç var. Dayanışma, adalet, eşitlik ve özgürlük yoksa, bir tek kadın bile bu haklardan yoksun kalırsa, hayat hiçbirimiz için "yaşıyoruz" diyebileceğimiz, burnumuzu boktan çıkarabileceğimiz bir hayat olamayacak!


İlgili haberler
Bize 'özgürlük' vaad edenlere soruyorum. Bu mudur...

"Referandum boyunca bize özgürlük vaat edenler acaba nasıl bir özgürlüğü kast ediyor? Size kendi iş...

Kadına şiddet vahşete dönüştü sorumlular korunuyor...

Kadına şiddet haberlerine her gün yenisi ekleniyor ve gittikçe vahşileşen yöntemler görüyoruz. Peki...

Vahşileşen şiddetin arkasında ne var, önüne nasıl...

Ülkede kadınlar için ölümün “olağan” biçimi neredeyse lüks. Giderek vahşileşirken bir yandan da sıra...

Adalet neden bir kadın adıdır?

Gerçek adalete giden yolun taşlarını döşemek, o adaletin temeline kadınların özgürlüğünü yerleştirme...

Mesele başka!

Sevda’nın sığınma evine ya da geçici bir süreliğine başka bir yerde kalmaya yanaşmamasının altında ç...

Adaletten dili yanan kadınların yürüyüşü

OHAL’le ağırlaşan adaletsizlik, “Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen zihniyeti besledikçe, eşi...