Sendikanın adı bile işçileri koruyor
ILO ve Özyeğin Üniversitesi bünyesinde yapılan araştırmada, iş yerinde kadınlar başta olmak üzere işçi ve emekçilerin yaşadığı baskı ve şiddet verilerle ortaya konuldu.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Özyeğin Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen araştırma, iş yerlerinde işçi ve emekçilerin büyük bir baskı altında çalıştığını yeniden ortaya koydu.

“İş yerinde şiddet ve taciz algıları ve deneyimleri araştırma raporu” için 3 bine yakın katılımcı ile anket yapıldı. Araştırmaya katılanlar (yüzde 50.3’ü erkek, yüzde 49.7’si kadın) başlıca iş yaşamı içinde “psikolojik”, “ekonomik” ve “fiziki” şiddet açısından tecrübelerini aktardı.

PANDEMİNİN ARDINDAN: DAHA GÜVENCESİZ, DAHA UCUZ ÇALIŞMA

ILO Türkiye Direktörü Yasser Hassan, raporun tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, pandeminin ardından Türkiye’de kadınların güvenceli çalışmaya erişiminin azaldığını, ücretlerinin sabit seviyede veya düşme eğiliminde seyrettiğini, sosyal haklara ve hizmetlere erişimlerinin zorlaştığını belirtti. Hassan konuşmasında, “Türkiye’yi ILO’nun C190 sayılı maddesine imzacı olmaya ve çözüm sürecinin katılımcısı olmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Suat Dede, “Şiddet ve taciz iş yerlerimizde yaygın bir insan hakları sorunu” dedi. Dede, Bakanlığın veriye dayalı politikalar ürettiğini ve çalışmanın sonuçlarının değerlendirileceğini söyledi.

Tanıtım toplantısında çalışmanın ana bulgularını açıklayan Prof. Dr. Canan Sümer, ayrımcılık, psikolojik şiddetin çalışma yaşantısı içindeki yoğunluğuna dikkat çekerken çalışmada incelenen 3 bin çalışanın içinde sendikalılık oranının yüzde 9 gibi düşük bir seviyede kaldığını aktardı. Çalışmanın bulgularını değerlendiren Sümer, “Başlıca ayrımcılık ve cinsel şiddet alanlarında olmak üzere araştırma konusu ettiğimiz bütün şiddet başlıkları açısından sendikalı olmanın koruyucu etkisinden bahsedebiliriz. Sendikalı olan çalışanlar olmayanlara göre tüm kalemlerde yaklaşık 8 kat daha az şiddete maruz kalmakta” şeklinde konuştu.

ŞİDDET İŞ YERLERİNDE ‘NORMAL’

Araştırmanın genel bulguları iş yaşantısı içinde şiddetin ve tacizin önemli bir sorun olduğunu gözler önüne serdi. Çalışma konusu 3 bin çalışandan yüzde 15.3’ü psikolojik şiddete maruz kaldığını ifade etti. Çalışanların yüzde 6.6’sı ayrımcılığa, yüzde 19.2’si ekonomik şiddete, yüzde 10.4’ü fiziksel şiddete, yüzde 7.5’i ise cinsel şiddete maruz kaldığını belirtti. Rapora göre, işçi ve emekçilerin algıladığı şiddet ile karşılaştığı şiddet arasında en az 3-4 kat fark var.

İşçilere spesifik göstergeler üzerinden ‘şiddete yönelik’ sorular sorulduğunda işçilerin gördüğü şiddetin katlandığı görüldü. Bu durum, işçilerin şiddet gördüğünü ancak şiddetin normalleştiğini ve işçilerin bunu ‘şiddet’ olarak adlandırmadığını ortaya koyuyor.

Sorulan sorulardan hareketle işçilerin yüzde 41.2’si psikolojik şiddete, yüzde 20.4’ü ayrımcılığa, yüzde 59.5’i ekonomik şiddete, yüzde 33.6’sı fiziksel şiddete, yüzde 19.3’ü ise cinsel şiddete maruz kalıyor.

Şiddetin algılanması açısından çalışanlar ne kadar çok şiddete maruz kalmış ise yaşanan şiddeti tespit etme yatkınlığı artıyor. Eğitim seviyesi yükseldikçe maruz kalınan şiddeti algılama seviyesi de yine artış gösteriyor.

PSİKOLOJİK ŞİDDET, AYRIMCILIK, ANGARYA, IRKÇILIK…

Araştırmada, çalışanların yüzde 21.8’i yaptıkları işlerin küçümsendiğini belirtti. Yüzde 16.8’i ise mantıksız veya belirlenen sürede tamamlanması imkansız işlerle görevlendirildiklerini söyledi. İş yerlerinde etnik köken ve milliyet temelli ayrımcılık oranı ise yüzde 10.9.

Kadınların yüzde 5’i cinsiyet temelli ayrımcılığa maruz kaldığını söyledi.

Araştırma, çalışanların büyük bölümünün sendikasız olduğunu veya iş yerlerinde yetkisiz sendikalara üye oldukları için üyeliklerini gizlediklerini, dolayısıyla ayrımcılık alanında ortaya çıkan verinin gerçekliği yansıtmakta yetersiz olduğunu bildirdi.

ÇALIŞANLARIN YÜZDE 59.5’İ ‘EKONOMİK ŞİDDET’E MARUZ KALIYOR

ILO kavramsallaştırmasına göre ‘ekonomik şiddet’ iş yerlerinde en yaygın şiddet türü olarak öne çıktı. Çalışanların yüzde 64.5’inin ücreti geç yatırıldığını, yüzde 46.9’unun en az bir dönem sigortasız çalıştığını, yüzde 45.6’sının ulaşım desteği almadığını, yüzde 28.9’unun ise yemek yardımından yoksun çalıştığı, yüzde 28.3’ünün ise sigorta primlerinde eksiklik ve/veya düzensizlik olduğu tespit edildi.

İşten atılan işçilerin yüzde 17’si kıdem tazminatının ödenmediğini veya eksik ödendiğini kaydetti.

Sendikaya üye olduğu veya üye olmak istediği için baskıya maruz kalanların oranı ise yüzde 10.6 olarak ölçüldü.

İnşaat sektöründe çalışanların 71.1’i ‘ekonomik şiddete’ maruz kaldığını ifade etti. Bu oran imalat sektöründe yüzde 70.7 sağlık ve sosyal hizmet alanında yüzde 44.3 diğer hizmet faaliyetlerinde ise 82.6.

HER DÖRT KADINDAN BİRİ CİNSEL ŞİDDETE MARUZ KALDI

İş yerlerinde fiziksel şiddete maruz kalanların genel oranı yüzde 33.6 olarak ölçüldü. Çalışanların yüzde 45.3’ü bir fiziksel gözdağı türü olan sözlü şiddete (aşağılama, küfür, bağırma) maruz kaldı. Çalışanlar arasında doğrudan fiziksel saldırıya uğrayanların oranı ise yüzde 5.2 oldu.

Cinsel şiddete maruz kalma genel oranı yüzde 19.3. Kadınların yüzde 21.6’sı ‘ısrarla kendilerine bakılması’ nedeniyle rahatsız olduğunu ifade etti.

SENDİKALI OLMAK ŞİDDETE KARŞI EN BÜYÜK KALKAN

Üç bin çalışan arasında yapılan çalışmada sendikalı olan yüzde 9’luk kesimin maruz kaldığı şiddet oranı, sendika üyesi olmayanlara göre oldukça az. Sendikasız çalışan işçiler, sendikalı çalışanlara göre 1.2 ile 8.3 kat arasında daha fazla şiddete uğradı.

Sendikalı olan çalışanların çalışma hayatı boyunca maruz kaldıkları psikolojik şiddet oranı (yüzde 47.4) sendikasızlara oranla (yüzde 38.9) daha fazla görülse de araştırmacılar, bütün çalışma yaşamını kapsayan bu araştırma kaleminde çalışanların sendikalı olmadıkları döneme dair tecrübelerini de katarak cevap verdiği için son 1 yıl verilerinin daha gerçekçi olduğu görüşünü paylaştı.

    • Son bir yıl dikkate alındığında sendikalılar psikolojik şiddete yüzde 15, sendikasızlar ise yüzde 19.6 oranında maruz kalıyor.

    • Sendikalı çalışanlar “ekonomik şiddete” yüzde 38.8 oranında maruz kalırken, bu oran sendikasız çalışanlarda yüzde 58.6.

    • Cinsel şiddete maruz kaldığını söyleyen sendikalı çalışanların oranı yüzde 1.1. Sendikasız çalışanların yüzde 9.1’i cinsel şiddete maruz kalıyor. Yani sendikasızlar sendika üyesi olan çalışanlara göre 8 katın üzerinde daha çok cinsel şiddete maruz kalmakta. Araştırmada toplu sözleşmeli çalışanların her türden şiddetle daha az karşı karşıya kaldığı ifade ediliyor.

SENDİKALAŞMA GİRİŞİMİNE BÜYÜK BASKI
ARAŞTIRMAYA göre işçiler baskı, mobbing, işten atma ve sicillerine işlenen işten atma kodlarıyla gelecekte de iş bulamama riskiyle karşı karşıya. As Plastik’te sendikalaşabilmek için iki yıl boyunca yoğun baskı, mobbing ve tehditlere göğüs geren işçiler bu günlerde de toplu sözleşme imzalama hakları için çıktıkları grevde grev kırıcılığa karşı ses çıkarttıkları için jandarma tarafından gözaltına alınıyor.
Polonez işçileri, demokratik haklarını kullanarak valilik önünde basın açıklaması ve eylem düzenlemek istediklerinde ters kelepçeyle ve darbedilerek gözaltına alınıyor. DİSK’in geçtiğimiz hafta açıkladığı yetki davaları raporunda ortalama 2 yıl 2 ay süren yetkiye itiraz süreci boyunca incelenen 144 iş yerinde bu süreç boyunca sendika üyeliğinin tamamen iş yerinden silindiği işletme sayısı 34. Bu sayı davaların yüzde 30’undan fazlasına tekabül etmekte.

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
ILO 190: İş yerinde şiddete karşı bir dayanak

ILO 190 iş yerinde şiddet ve taciz konusunda yazılmış en kapsamlı metin. Biliyoruz ki işyerlerinde d...

ILO iş yerinde şiddet ve tacize karşı sözleşmeyi k...

#MeToo kampanyasının etkileri üzerine, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün hazırladığı iş yerinde cinsel...

ILO: Her 5 çalışandan biri şiddete ve tacize maruz...

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO), “İş Sağlığı ve Güvenliği Önlemleri Aracılığıyla Çalışma Yaşam...