Birleşik Metal İş Kadın Komisyonu, pandemi sürecinde kadına ve çocuğa yönelik şiddetin artmasına dikkat çekerek, çeşitli veriler içeren bir rapor yayımladı. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele etmeden kadın cinayetlerinin, kadınlara yönelik fiziksel ve psikolojik, ekonomik ve cinsel tacizin önüne geçmenin mümkün olmadığının ifade edildiği raporda, başta devletler olmak üzere tüm kurumların üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleri çağrısı yapıldı. Raporda, kovid salgını öncesinde de kadına yönelik şiddetin çok önemli bir sorun olduğuna dikkat çekilirken, kovid salgını ile birlikte alınan olağanüstü önlemlerin kadınları şiddetle daha fazla karşı karşıya getirdiği belirtildi. Kadına yönelik şiddetin çok yaygın olmasına karşı rapor edilmediği ve şiddete maruz kalan kadınların yüzde 40'ından azının şikayette bulunduğu kaydedildi. Raporda ayrıca dünya genelinde son 12 ayda 15-49 yaş arası 243 milyon kadının eşi ya da sevgilisi tarafından cinsel /fiziksel tacize maruz kaldıkları belirtildi.
PANDEMİ SÜRECİNE İLİŞKİN DÜNYA VERİLERİ
Raporda pandemi sürecinde kadına yönelik şiddete ilişkin şu veriler paylaşıldı:
* Fransa’da, 17 Mart’ta başlayan sokağa çıkma kısıtlamasından itibaren ev-içi şiddet şikâyetleri yüzde 30 arttı.
* Arjantin’de 20 Mart’ta başlayan sokağa çıkma kısıtlaması itibariyle ev-içi şiddet vakaları nedeniyle acil durum aramaları yüzde 25 oranında arttı.
* Kıbrıs ve Singapur’da destek hatlarına aramalarda sırasıyla yüzde 30 ve yüzde 33 oranında artış
yaşandı.
* Kanada, Almanya, İspanya, İngiltere ve ABD’de ev-içi şiddet ve acil sığınak talepleri arttı.
* Ev-içi şiddet barınakları kapasitelerinin sınırlarına vardılar veya karantina koşulları nedeniyle daha fazla ihtiyaç duyan kadınları alamıyorlar. Bazı durumlarda ise, sağlık merkezleri olarak
kullanılıyorlar.
* Avustralya’da yapılan bir araştırma sonuçlarına göre yardım çalışanlarının yüzde 40’ı, kendilerine daha fazla yardım talebi geldiğini belirtmiş. Bunların yüzde 70’i ise, vakaların kovid-19 sürecinde daha da zor bir hale geldiğini dile getirmiş.
* Sağlık çalışanları kovid-19’a karşı mücadelenin ön saflarında yer alıyor ve yüzde 70’i ise
kadınlardan oluşuyor. Bu çalışanlar gerek sağlıkları gerekse güvenliklerine yönelik çoklu risklerle karşı karşıyalar. Çin, İtalya ve Singapur’da sağlık çalışanlarına yönelik hem fiziksel, hem sözlü saldırılar gerçekleşti.
Yardım ve desteğe erişim konusunda ise;
* Ayrıca teknolojinin toplumsal cinsiyete dayalı yarattığı eşitsizlik de düşünülürse, birçok ülkedeki kadınlar, özellikle de ayrımcılığın çoklu formlarına maruz kalanlar, mobil telefona, bilgisayara veya internete erişimde sıkıntılar yaşadılar.
* İtalya’da ev-içi şiddet destek hattı, birçok kadın için eve kapanma sürecinde yardım istemenin daha da zorlaşması nedeniyle, Mart’ın ilk iki haftasında yüzde 55 daha az çağrı aldıklarını açıkladı.
* Gelen çağrılarda benzer bir düşüş Fransa’nın kuzeyinde bir kadın barınakları ağı tarafından da bildirildi.
* Eldeki veriler, erkek şiddetine maruz kalan kadınların yüzde 40’ından azının herhangi bir yardım talebinde bulunduğunu ve yardım talebinde bulunan kadınların ise yüzde 10’undan azının polisten yardım istediğini gösteriyor.
* Sosyal mesafe uygulamaları nedeniyle, hareketlerin sınırlandığı ve kaliteli temel hizmetlere erişimin kısıtlı olduğu bu dönemde, telefon, e-mail veya diğer platformlar aracılığıyla destek sunuldu ancak destek taleplerinin miktarı azaldı.
ONLİNE TACİZDE ARTIŞ
Europol’e göre, çocuk istismarına yönelik online faaliyetler, eve kapanma sürecinde artmış. Milyonlarca kadın bu süreçte video-konferansı iş veya ders için sıklıkla kullanıyor ve çeşitli medya kaynaklarında belirtilen verilere göre, farklı online taciz biçimleri de yaygınlaşıyor (Takip, cinsel taciz, cinsel trolleme gibi). Örnekler arasında, bir telekonferansa bağlanmaya çalışırken talep edilmeden gönderilen pornografik videolar da var. Kadına yönelik şiddet vakalarının artmasının yanı sıra, vakaların şiddeti de artıyor. Ebola salgını daha önce, kriz bağlamlarında şiddetin çoklu biçimlerinin arttığını göstermişti; çocuk kaçakçılığı, çocuk evliliği, cinsel istismar ve şiddet gibi. kovid-19’da mevcut durumda muhtemelen benzer trendleri ortaya çıkaracaktır. Sosyal mesafe uygulamasının sokakları ve toplu taşımayı boşalttığı koşullarda kamusal alanlarda kadına yönelik şiddet ve cinsel şiddet de artacaktır.Raporda, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin, pandemi sürecinde yüzde 27.8’lik bir artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Türkiye'deki kadın örgütlerinin pandemi döneminde de 6284'ü uygulatma mücadelesine rağmen, yetkililerin gönülsüz ve kayıtsızlığının devam ettiği, birçok ülkede de Türkiye'nin aksine kadına yönelik şiddete ilişkin acil önlem planları yapıldığı belirtiliyor.
Sendikalara da büyük görev düştüğünün altı çizilen raporda, şiddetin, kadınların eşit yurttaş olarak toplumsal yaşama katılımını engellediği ifade ediliyor. Sendikaların hem kendi bünyelerinde hem de toplumda eşitliği engelleyen tüm yapı ve ideolojilerle mücadele edilmesi gerektiği söyleniyor. Kadınları güçlendirmeye yönelik eğitim ve farkındalık çalışmalarının yapılması, üye profili ağırlıklı olarak erkeklerden oluşan sendikalarda değişim ve dönüşüm için kendini yenileyen sendikalar haline gelinmesi için mücadele edilmesi gerektiği kaydediliyor.
İlgili haberler
Pandemide sırt sırta verilmiş bir kadın dayanışmas...
Aliye ve Neşe iki mülteci kadın. Türkiye’de yaşadıkları zorluklar aralarındaki dayanışmayı ve komşul...
Ölümünün 87. yılında Clara Zetkin mücadelemizde ya...
'Clara Zetkin’in sözleri günümüze hala ışık tutuyor: Pandemi, sermayenin boyunduruğundan kurtulmadan...
GÜNÜN ŞARKISI: Yağmur Yağar Amanin Aman
Petra Nachtmanova çok güzel bir türkü seslendiriyor. Bu yorumu sizin de beğeneceğinizi umuyoruz.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.