Evlilikler ve boşanmalar hayatın nasıl da iki tarafı değil mi? Hepimizin hayatında her ikisi de oluyor zaman zaman. Bazen kendimiz yaşıyoruz, bazen yakınlarımız. Evlilikler de gündemimiz oluyor, boşanmalar da. Özellikle boşanmalarda her türlü ayrıntıyı bilmek istiyoruz, merak ediyoruz. Sonra taraf tutuyoruz belki de kim haklı kim haksız tartışması içinde buluyoruz kendimizi. Boşanmaya olağanüstü bir durum muamelesi yapılması hatta fazlasıyla trajikleştirilmesi ise olağan gibi. Oysa evli olmak kadar doğal değil mi? Boşanmak, ayrılmak, hiç evlenmemek...
Son bir iki haftadır çeşitli düğünler konuşuluyor, Mert Fırat’ın evliliği, kına gecesi, düğünü, Recep Akdağ’ın oğlunun düğünü derken epey bir malzeme var aslında. Ancak bunlar konuşulurken birden Demet Akalın’ın boşanması gündeme düştü. Hem de ekonomik sıkıntılar ve eve pardon villaya gelen haczin hemen arkasından gerçekleşmesi de son derece ilginç oldu.
Aslında evliliği, evlilik törenlerini konuşmak isterken galiba boşanmayı da konuşacağız şimdi ister istemez. Bir süredir evlilik törenlerinin son derece abartıldığını görüyorsunuzdur mutlaka. Şaşalı kına geceleri, çeşitli illerde düğün törenleri, hatta nişanın, yüzük takmanın bile salonlar tutularak yapılması giderek yaygınlaşıyor. Aile kurmanın giderek daha da büyük törenlerle kutsanması, bu durumu mütevazı biçimlerde yapmanın istisna haline gelmesi pek çok biçimlerde konuşulabilir. Ama en basitinden şunu söyleyebilirim her sınıf, her kesim, her siyasal görüşten insanın etkilendiği toplam bir durum var gibi.
Bakın magazin sayfalarına, televizyonlara ünlüler dünyasında evlenmeyen kimse kalmadı gibi. Eskiden sanki daha yaygın gibiydi, ünlülerde evlenmeyenlerin olması. Üstelik tıpkı gerçek hayattaki gibi büyük şaşa ile gerçekleşiyor düğün törenleri. Kına geceleri bir kere olmazsa olmaz. Ben bu kına gecelerinin bir süredir tedavülden kalktığını, nostaljik bir gelenek olduğunu düşünüyordum. Ancak son zamanlarda adeta yeniden doğdu, kına gecesi yapmadan evlilik neredeyse kabul görmeyecek.
Mert Fırat’ın eşi İdil Fırat’ın kına gecesine değinmezsek şimdi olmaz. Dört tane insanın kan ter içinde taşıdığı tahta benzer tepsi ile salona girmek nasıl açıklanabilir ki. Haftalarca konuşuldu, söz konusu olan Mert Fırat gibi toplumsal fikirleri ile de tanınan ve sevilen bir oyuncu olunca yaşanan şaşkınlık ve “yok artık” duygusu daha da arttı.
Hakikaten toplumsal mesajlar vermekten geri durmayan az sayıdaki sanatçıdan biri olan Mert Fırat nasıl böyle bir magazin figürü oldu. Yaşadığımız bir toplumsal dönüşüm mü gerçekten, kimse dışında kalamıyor mu? Evlilik üzerinden verilen siyasal mesajlar, toplumsal hayatın giderek muhafazakarlaşması bir şekilde sirayet mi ediyor herkese? Düşünmek gerek galiba neler oluyor diye...
Peki, Mert Fırat cephesinde bunlar olurken Demet Akalın’ın büyük bir hızla gerçekleşmiş olan boşanmasına ne diyeceğiz. Sonradan elde edilen büyük serveti, Gucci marka eşofmanları, bilmem kaç milyon dolara aldıkları villayı “Allahım ben ne kadar zenginim” diye gözümüze, hayatımızın içine sokan Akalın’dan söz ediyorum elbette.
Hayatta hepimizin başına gelebilecek bir durum başlarına geldi. Anlaşılan eşi battı ve durum villalarına haciz gelmesi kadar ciddi. Haczin geldiği gün gerçekleşen boşanma ise elbette pek çok tartışmayı başlatmış durumda.
Oysa öykü o kadar tanıdık, ekonomik zorluklarla ev geçindiren “sıradan hayatlarımız” için tablo o kadar bilindik ki. Zaten bin bir güçlükle hayatı sürdürürken bazen elektrik borcu için de evlere haciz gelir, üç kuruş maaşa haciz konulur. O borçlar bin bir güçlükle ödenir, sağdan soldan borç bulunur, hacizler kaldırılmaya çalışılır.
Şimdi Demet Akalın magazin programlarına çıkıp, yaşadığı haczi anlatacak, evliliğini nasıl kurtaramadığını paylaşacak falan. Üstelik danışıklı boşanma iddiaları sebebiyle gerçek bir boşanma olduğunu ispatlamaya çalışacak muhtemelen. Ama bunu yaparken kocasını ilk zorlukta terk eden, vefasız kadın söylemleri ile de başetmeye çalışacak.
Demet Akalın’a gerçek hayata hoş geldin mi desek acaba? Bir kadın evliliği yürümüyorsa bitirebilir, kimsenin onu bu nedenle suçlamaya hakkı yoktur mu desek? Sonra bu ekonomik sıkıntıları bu ülkenin tamamı yaşıyor diye hatırlatsak mı bilemiyorum.
Muhtemelen magazin gündeminde bu mesele daha çok tartışılacak, çok konuşulacak, didik edilecek... Ama evlilikle başladık ya oraya mı bağlasak biz şimdilik. Evliliklerin bu kadar yüceltildiği ortamda boşanmalar da devam ediyor işte. Ne kadar yapmayın diye ikna etmeye çalışın, kutsal aileler dağılmasın diye uğraşın, ister gerçek ister değil Demet Akalın bile boşanıyor!!
Mert Fırat ile Demet Akalın’ı aynı yazının parçası haline getiren ortama ise ne desem bilemiyorum gerçekten. Çok ilginç günlerden geçiyoruz orası kesin...
İlgili haberler
Hem sorumsuz hem suçlayıcı tiplerden kaçma rehberi
Sorumsuzluk kötüdür, sorumluluk almamak daha kötüdür, ama sorumluluğu başkalarına yıkmaya çalışıp, b...
Cumartesi’den kalan...
Cumartesi Anneleri umutlu ve dirençli bir mücadelenin çok özel bir yerinde duruyorlar. Bıkmadan usan...
Akit’in ettiği: Nice kerametler belirdi... Aman di...
Efendiler, Ey Akit denen gazetenin yazarları, bu gazeteye görüş verenler; 14 yaşından söz ediyorsunu...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.