Sıla okula gidemezse...
Annesiyle hurda ya da çiçek toplamaya gidecek... Küçük kardeşine bakacak... Temizliğe gidecek...Ve Sıla “evde bir boğaz eksilsin diye” belki de küçük yaşta evlendirilecek...

Ekmek ve Gül’den sevgili Hilal arayıp kadınlarla ilgili bir yazı istediğinde aklıma Ümraniye’de bodrum katında çocuklarıyla birlikte yaşayan, on yılı aşkındır tanıdığım Zehra Düvenci geldi.
Zehra, Küçükbakkalköy’de kentsel dönüşüm nedeniyle evi yıkılıp eline üç kuruş tutuşturulduktan sonra mahalle mahalle ev değiştirdi, kiralarda tutunamadı ve çocukları ile birlikte yıllarca çadırda kaldı. Şimdi de bir kadın dayanışması ile Ümraniye’de kiralanan rutubetli karanlık bir bodrum katında, kaymakamlık yardımıyla ayakta kalmaya çalışıyor.

Hurda topluyor, çiçek satıyor, temizliğe gidiyor, komşu çocuğuna bakıyor... Zehra durmadan çalışıyor, durup dinlenemeden çocuklarına yiyecek ve giysi bulmaya çalışıyor. Bütün hayatı böyle geçti, böyle geçmeye devam ediyor. Zaman zaman beni arıyor, onu aramadığım zaman fırça atıyor.

Çocukları da büyüyor, nasıl büyüyor sormayın. Zaman zaman tepesi atıyor Zehra’nın, çekip gitmek istiyor bu hayattan, sonra çocukları sokaklara dağılır diye korkup tutunuyor hayata yeniden.

Zehra’nın kendine ayırdığı bir zamanı, bir sosyal hayatı yok.

Geçenlerde küçük kızı Sıla’yı okula kayıt ettirmek için evinin yakınındaki bir ilköğretim okuluna gitti. Ama okul yetkilileri, 10 yaşındaki Sıla’yı, daha önce çadırda yaşadığı ve hiçbir okula kayıt olmadığı için, “yaşı büyük” gerekçesiyle kayıt etmek istemedi, “açıktan” okumasını önerdiler anneye.

‘AÇIKTAN’ ASLA OKUYAMAZ
Ahhh bu bürokrasi! 15 yıldır, Roman ya da Roman olmayan; yoklukla boğuşan kadınların, annelerin, çocuklarını okutmak için nasıl çaba sarf ettiğine ve bürokrasinin de bu kadınlara nasıl engeller çıkardığına tanık oluyorum.

Küçük Sıla okula gitmek için ağlaya dursun bürokrasi onun okula gitmesini engelliyor. Eğer okula gidemez ise “açıktan” asla okuyamayacağını biliyorum. Maalesef Sıla’ların yaşadığı hayattan bi’haber bürokratlar, “müdürler”, “öğretmenler” var.

Neleri mi bilmiyorlar? Sıla’nın annesinin okuma yazmasının olmadığını ve evde ona derslerine yardımcı olacak kimse bulunmadığını, Sıla’nın ailesiyle tek odalı bir evde yaşadığını, çalışma masasının dahi olmadığını, internet, bilgisayar, hatta cep telefonlarında kontör olmadığını bilmiyorlar.

10 yaşındaki Sıla, okula kayıt olamazsa başına gelecek olasılıklardan da söz edeyim size biraz:

- Sıla annesi ile hurda toplamaya gidecek.
- Sıla annesi ile çiçek toplamaya gidecek.
- Sıla küçük kardeşine bakacak, evde bulursa ailesine yemek pişirecek.
- Sıla komşularının çocuklarına bakacak.
- Sıla komşulara temizliğe gidecek.
- Ve Sıla “evde bir boğaz eksilsin diye” belki de küçük yaşta evlendirilecek.

Kısacası Sıla hayatın kötülüklerine kahrede kahrede büyüyecek.

Peki, okula giderse başına bütün bunlar gelmez mi? Belki gelebilir ama gelmeme ihtimali de yüksek. Neden mi? Sıla bir kitapla tanışacak, belki okuduğu bir hikayeyi düşlerine yakın bulup düşünün peşinden koşacak...

PEKİ, NE YAPMALI?
Yeni öğretim yılı başladı. Sosyo-ekonomik olarak risk altındaki çocukların eğitimlerine devam etmeleri için özellikle takip sistemi geliştirilmeli ve okullarını sevmeleri için bu çocuklara yönelik yeni programlar geliştirilmeli. Çocukların eğitime devam ederken yaşadığı yoksulluğun doğurduğu olumsuz sonuçlardan olan yetersiz beslenme ve kronik açlık, eğitimle ilgili masrafları karşılayamama, çocuk işçiliğinin yaygınlığı ve sıklıkla karşılaşılan sağlık sorunları da ön plana çıkmalı, buna göre çalışmalar yapılmalı ve psikolojik destek verilmelidir.
Derslerine destek çalışmaları artırılmalı ve mahallelerde çocukların kullanabileceği sosyal etkinlik merkezleri oluşturulmalıdır. Çocuklar okullarında başarılı olursa, rol modeller oluşturarak sosyal dışlanmanın önüne geçebilecekler ve akranlarıyla birlikte ayrımcılığa maruz kalmadan yaşayabileceklerdir...

Not: Ana fotoğraftaki çocuk Sıla değildir, Roman çocuklarının yaşamlarının temsilidir... 

İlgili haberler
Roman kadınların en büyük derdi işsizlik

İzmir’de kurulan Türkiye’nin ilk kadın Roman derneği Roman Kadınları Kalkındırma ve Güzelleştirme De...

GÜNÜN KARESİ: Her kemanda ağlayan bir Roman kadını...

Sevgili Sennur Sezer'in bu fotoğrafa yazdığı bu güzelim cümleler ışıl ışıl parlatıyor kadınların ve...

GÜNÜN ZORU: Kamıştan sepet yapan Roman kadınların...

Yılanlar, çıyanlar arasında sert kamışları kesip sırtlarında taşıyor, güneşe yayıyorlar. Kuruyanı il...

GÜNÜN RAKAMI: Roman kadınlarda okuma-yazma oranı ç...

Roman kadınların derdi işsizlik ve erken evlilik olduğu kadar okuyamamak da. Romanların okuma-yazma...

Eziyetiyle emeğiyle: Kokina

Kokina çiçeği tezgahlarda yerini aldı. Peki bu çiçeğin güzel görüntüsünün ardındaki zorluğu biliyor...

Gösterişin arkasındaki yoksulluk: Kuştepe

Romanların, Roman olmayanların birlikte yaşadığı Kuştepe kadınlar için Trumptower’ın gösterişi arkas...