Küçükçekmece’de kadınlardan açıklama: 6284 ve İstanbul Sözleşmesi’ni koruyoruz
Küçükçekmece Belediyesinin 25 Kasım afişlerini, kadınların mücadelesini ve kazanımlarını hedef alarak açıklama yapan bir grup erkeğe karşı kadınlar da Belediye önünde açıklama yaptı.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla afiş hazırlayan Küçükçekmece Belediyesi, kendilerine Türkiye Aile Meclisi diyen bir grup tarafından hedef alınmıştı. Grup tarafından belediye önünde yapılan açıklamada “Asılan afişlerle asıl yapılmak istenen aile içerisinde savaş çıkarmak” denilmiş, kadın mücadelesi terörist ilan edilmişti. Türkiye Aile Meclisinin açıklamasına tepki gösteren kadınlar da bugün Belediye önünde bir protesto gerçekleştirdi. “Devletin asli görevi, içinde şiddetin, tacizin, tecavüzün olduğu evleri “yuva” ilan ederek şiddeti dokunulmaz kılmak değildir! Devletin görevi vatandaşlarını korumaktır. Devletin görevi kadınları korumaktır” denilen açıklamada, kadınlar asla susmayacaklarını ve şiddete karşı mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi. Açıklamanın tamamı şöyle:

6 Aralık Cuma günü, kadına şiddeti görmezden gelen bir grup, Küçükçekmece Belediyesinin 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü için hazırladığı afişleri bahane ederek, sözde "erkek düşmanlığı" üzerinden Belediyeyi protesto etmiş, fakat özellikle İstanbul Sözleşmesi'ni hedef almış ve bu Sözleşme ile topyekûn savaş halinde olacaklarını bildirmişlerdir.
Açıklamalar bunlarla sınırlı kalmamış, bu grup feminist politikaları milli güvenlik sorunu olarak tanımlayarak "Feminist terör örgütlerinin faaliyetleri yasaklansın" deme cüretinde bulunmuş ve feminist mücadele içindeki kadınları terörist ilan etmiştir.
Feminist mücadele içerisindeki kadınlar, kadın mücadelesinin bileşenleri terörist değildirler. Bu kadınlar can derdindedirler, can...
Hak arayan, "Yaşamak istiyoruz" diyen, can güvenliği için mücadele eden kadınlara terörist demek akla ziyandır.
Soruyoruz, her gün öldürülen her gün katledilen bu kadınları korumak için ne yapıyorsunuz? Kadınları bıçakla, silahla, satırla hayattan koparıyorlar.
Evlerimizde, sokakta, iş yerlerimizde çocuklarımızın gözleri önünde katlediliyoruz.
Peki, siz ne yapıyorsunuz kadına şiddeti önlemek için? 6284 sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamak bir yana, bunların kaldırılması için verdiğiniz çaba neden?
Özgecan'dan beri kaç can gitti? Kaç canın daha gitmesi gerekiyor?
Kadına yönelik şiddeti önleyebilecek yasal uygulamalara el birliği ile savaş açılıyor. İstanbul Sözleşmesi yuva yıkıyor diyorlar. Hangi yuvadan bahsediyorsunuz siz?
Ayşe Tuğba Arslan kocası tarafından sokak ortasında satırla doğranmadan önce 23 kez suç duyurusunda bulunmadı mı? Bu kadın "Sesimi duymanız için ölmem mi gerek" diye çığlık çığlığa feveran etmedi mi? Güleda Cankel 17 saat işkence görerek katledilirken aynı çığlıkları atmadı mı?
Kadınların çığlıkları göğe kadar yükselmişken bunları duymazdan gelenleri, bunlarla mücadele yollarını kapatanları, şiddet faillerini indirimli cezalarla koruyanları tüm bu kadın cinayetlerinden sorumlu tutuyoruz.
"Bu yasalar, sözleşmeler yuva yıkıyor" diyorlar. Devletin asli görevi içinde şiddetin, tacizin, tecavüzün olduğu evleri “yuva” ilan ederek şiddeti dokunulmaz kılmak değildir! Devletin görevi vatandaşlarını korumaktır. Devletin görevi kadınları korumaktır.
Kadına yönelik şiddetle mücadele etmeyen devlet, Şili'de tecavüze ve şiddete karşı danslı eylem yapan kadınlarla dayanışmak için sokaklara çıktığımızda biz kadınlara şiddet uygulamaktadır. Kadınların “Ölmek istemiyoruz” çığlığını “terör” ilan etmektedir. Kadınların can derdini, "Şiddetle uzlaşmayacağız" çığlığını “milli güvenlik” diyerek susturmaya, göz önünden kaldırmaya çalışıyorlar
Susmayacağız, uzlaşmayacağız!
Şiddete karşı en küçük bir çabaya, şiddetle mücadele için en ufak bir adıma bile katlanamayanlara…
Bunlara cesaret verenlere… 6284 sayılı Yasa ve İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamayıp, bir de kaldırmaya cüret edenlere sesleniyoruz.
Haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz ve alanlarda olup sözümüzü söylemeye devam edeceğiz.
Biz Küçükçekmeceli kadınlar olarak sokaklarda güvenle dolaşmak, evlerimizde güven içinde yaşamak, özgür ve eşit bir hayat sürmek istiyoruz. Bunun için yerel yönetimlerden taleplerimiz var: Kadınlar için sığınmaevleri, danışma merkezleri açılmasını, kadınların istihdam olanaklarını geliştirecek uygulamalar için bütçe ayrılmasını, bu uygulamaların hızla hayata geçirilmesini, kreş, yaşlı ve engelli bakım merkezlerinin sayısının artırılmasını, kadınları ikincilleştiren uygulamalara karşı kadınları gerçekten güçlendiren uygulamalar için “ama”sız, “fakat”sız harekete geçilmesini istiyoruz.
Bu taleplerimizin arkasındayız. Hiçbir saldırının bu taleplerimizi geriye götürmesine izin vermeyeceğiz. Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz!
Selam olsun Şili'deki kız kardeşlerimize, selam olsun Kadıköy'deki Las Tesis eylemine destek veren yürekli kardeşlerimize, selam olsun yitirdiklerimize ve asla yitirmek istemediklerimize...
Buradan tekrar haykırıyoruz. Kadınlar bugüne kadar susmadılar ve bundan sonra da asla susmayacaklar.
Haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz ve alanlarda olup sözümüzü söylemeye devam edeceğiz.
Yaşasın kadın dayanışması...


Atakent Kadın Meclisi
CHP’li Kadınlar
Halkevci Kadınlar
EMEP’li Kadınlar
HDP' li Kadınlar
İyi Partili Kadınlar
Mor Dayanışma
TiP’li Kadınlar


İlgili haberler
25 Kasım 2019 || Birlikteyiz, değiştireceğiz!

Dünyada olduğu gibi Türkiye’nin dört bir yanında da kadınlar 25 Kasım’da şiddete, ayrımcılığa, eşits...

Londra’da Türkiyeli göçmen kadınlar 25 Kasım için...

Londra’da yaşayan kadınlar Day-Mer Kadın Komisyonu’nun düzenlediği 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete k...

25 Kasım’da erkekler ekrana çıkmış ‘yarım kalma’ d...

Kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip bireylerdir mesele bu kadar basit, açık ve bilimsel aslında....