Dünya genelinde şiddet, çatışma ve yoksulluk gibi nedenlerle bulundukları ülkeleri terk etmek zorunda bırakılanlar arasında en fazla çocuklar insan kaçakçılığı tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. İnsan ticareti; kadınları, çocukları ve erkekleri zorla çalıştırma ve cinsiyet dahil olmak üzere birçok amaçla sömüren bir suçtur.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından mültecilerin durumu hakkında farkındalık yaratılması ve haklarının korunması amacıyla 30 Temmuz günü 2013 yılından itibaren “Dünya İnsan Ticaretiyle Mücadele Günü” ilan edildi.

Uluslararası Çalışma Örgütü, dünya üzerinde 21 milyon insanın küresel olarak zorunlu çalışma mağduru olduğunu tahmin ediyor. Bu rakam, cinsel sömürü için insan ticareti mağdurlarını da içeriyor. Mağdurlardan kaçının insan ticaretine maruz kaldığı bilinmemekle birlikte, şu anda dünyada milyonlarca insan ticareti kurbanı olduğu tahmin ediliyor.

Üstelik istikrarsız siyasi ve ekonomik ortam nedeniyle bu rakam giderek artıyor. İnsan kaçakçılığı tehlikesiyle en çok mülteciler karşı karşıya kalırken, bu mülteciler daha çok cinsel istismar, emek sömürüsü, borç köleliği, illegal hizmetçilik ve yasa dışı askerlik alanlarında istismar ediliyor.

Dünyadaki her ülke; ister terk edilen ülke olsun, ister transit ülke ya da varılacak ülke olsun tamamı insan kaçakçılığının sonuçlarından etkileniyor.

İSTİSMAR, SÖMÜRÜ VE İNSAN KAÇAKÇILIĞI

Raporda, Avrupa’ya ulaşmak için Orta Akdeniz yolunu izleyen çocukların yüzde 77’sinin doğrudan kendi yaşadıkları istismar, sömürü ve insan kaçakçılığı gibi olayları bildirdiğine işaret ediliyor.

‘GÜVENLİ VE YASAL YOL’ ÇAĞRISI

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı “2018 İnsan Ticareti Raporu”na göre de Türkiye’deki insan kaçakçılarının kaçırdığı insanların büyük kısmı Orta ve Güney Asya, Doğu Avrupa, Suriye, Endonezya ve Fas’tan geliyor. Geçen yıl tespit edilen 303 mülteci içerisindeki en büyük grup Suriyelilerden oluşuyor.