10 Maddede ‘Aile Hekimliği’ gerçeği
Aile Hekimleri anlatıyor: Sağlıkta çığır açtık, devrim yaptık diyenler doğru söylemiyor!

Aile Hekimleri biz kadınların belki de en çok başvurduğu sağlık görevlileri. Her başımız sıkıştığında gittiğimiz, sadece fiziki sağlık sorunlarımızla değil, bazen ruhumuzla da ilgilenen, özellikle çocuklar konusunda en çok danıştığımız, en yakınımızdaki doktorlar onlar. Ama çok dertliler.
Bu dertler sadece bir hekim olarak ekonomik, sosyal hakları, çalışma koşulları açısından yaşadıkları dertler değil. İnsan sağlığına, toplum sağlığına giderek daha az değer verilmesine neden olan bu sağlık sisteminde hastaları için de kaygılılar.
Türk Tabipler Birliği Aile Hekimliği Kolu bir basın açıklaması yaptı bugün. Bu dertlerin neler olduğunu sıraladı.
Aile hekimleri biz kadınlar için çok elzem bir yerde duruyorlar; sağlık sistemi hakkında söyledikleri aslında biz kadınların da sağlığıyla nasıl oynandığını, toplumun sağlığının nasıl hiçe sayıldığını da ortaya koyuyor.
Biz de hekimlerin yaptığı açıklamadan notlar derledik.
Hadi bir bakalım; “sağlıkta çığır açtık, devrim yaptık” diyenler üstümüze nasıl çığlar salmış, neleri devirmişler...


1- HASTALAR MUAYENE OLABİLMEK İÇİN ACİL KAPILARINDA YA DA EVLERİNDE GÜNLERCE BEKLİYOR
Hükümetin sağlık politikaları, sağlık hizmetlerini kamusal hizmet olmaktan çıkarıp, tüketime dayalı, para kazanılan bir hizmet sektörüne dönüştürdü. Bu; niceliği artan ama niteliği düşen bir sağlık hizmeti doğurdu. Hastane acillerinde hasta yığıldı. Muayene randevuları çok uzak günlere verilmeye başlandı. Sağlık harcamaları arttı ama sağlığımız iyileşmedi. Sağlık çalışanları performans baskısıyla çalışan, talepleri karşılık bulmayan, bunalmış, sürekli şiddet gören bir hale getirildi.

2- (TIPKI EĞİTİMDEKİ GİBİ) SAĞLIKTA DA “BİR ÖYLE BİR BÖYLE” SİSTEMİ
Sağlıkta da tıpkı eğitimde olduğu gibi “bir öyle, bir böyle” yapılıp duruyor. Misal 2011 yılında Sağlık Bakanlığı teşkilat yapısı parçalı hale dönüştürüldü. Sağlık Bakanlığı kamusal sağlık hizmet alanından çekilip, sadece düzenleyici, denetleyici, planlayıcı rol üstlenecek debdi. 6 yıl içinde bu sistem çöktü. 25 Ağustos 2017’de bir KHK ile Sağlık Bakanlığı teşkilat yapısını eski haline döndürdü. Ama...
Döner sermayeli sağlık işletmesi modeli, performansa dayalı bir sistem, katkı ve katılım payları, uygulanmayan/yürümeyen GSS uygulamaları vb. sürdükçe sağlık sisteminde bir iyileşme yine o-la-maz!


3- TOPLUM SAĞLIĞI GİTTİ, HİZMETE EN ÇOK İHTİYAÇ DUYANLAR AÇIKTA KALDI
 Aile hekimliği sistemine geçilince mahalle ya da bölge bazlı sağlık hizmetinden vazgeçilmiş oldu. Yani aile hekimi sadece ona kayıtlı insanlara, onlar talep ettikçe hizmet verir oldu. Böylece kayıtsız nüfus, göçmenler, mevsimlik işçiler gibi hem çok korunmasız hem de sağlığa çok ihtiyaç duyan, üstelik de toplumun yüzde 10’unu oluşturan kesimler sağlığa ulaşamaz hale geldiler. Bunun başka kötü sonuçları da var; toplum sağlığı hizmetleri unutulmaya yüz tuttu. Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan Toplum Sağlığı Merkezleri, halk sağlığı hizmetlerinden çok aile hekimlerinin denetlenmesi için kullanıldı. Sorunlar içinden çıkılmaz hal alınca toplum sağlığı için Halk Sağlığı Merkezleri (HASAM) kuruyoruz denildi. O da olmayınca ''Sağlıklı Yaşam Merkezi'' adında yeni birimler oluşturuldu. Bu birimlerde ise yine bireye yönelik sağlık hizmetleri veriliyor, toplum sağlığı bir kenara itiliyor.


4- ÖMRÜ TÜKETEN “SAĞLIK TÜKETİMİ”: ACİLLER DOLU DOLU
Sağlık “ne kadar çok malzeme tüketirsen, ne kadar çok tetkik yaptırırsan o kadar iyi” mantığıyla tüketime dayalı hale getirildiği için ama bir yandan da hastanede uzman bir doktora görünmek çok zor hale geldiği için hastalar acil ve polikliniklerinde yığıldı. Buralardan yeterli hizmeti alamayan hastaların yükü, Aile Sağlığı Merkezleri tarafından üstlenildi. Ama olmadı.


5- KORUYUCU SAĞLIK HİZMETİ DİYE BİR ŞEY KALMADI
Aile hekimleri koruyucu sağlık hizmetlerinden uzaklaştırıldı. Hekimler polikliniklere hapsedildi, çok reçete yazmaya, olur olmaz tetkik istemeye mecbur bırakıldı. Hekimlere Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi SABİM şikâyetleri ile cezalar uygulandı. Hastalar vatandaş değil de “müşteri” haline gelince, önemli olan doğruyu yapmak değil de “Müşteri memnuniyeti” oldu. Kışkırtılmış ve sağlık hizmeti talebi arttı da arttı.


6- DERME ÇATMA BİNALARDA NASIL SAĞLIKLI OLUNUR Kİ?
Birinci basamak sağlık hizmetleri, kiralanmış derme çatma binalarda verilir oldu. Oysa bu sağlık hizmetinin belli standartlara sahip kamu binalarında sunulmalısı gerekiyordu. Ama ne oldu? Aile Hekimleri, “Sağlık Müdürlüklerinin kiralayacağı binalarda” hizmet vermeye zorlandılar. Damları da aktı, aşıların korunması için çok elzem olan elektrik tesisatı sıkıntılı yerler de ASM oldu, binalar aktı da koktu da...


7- İSTANBUL’DA 6 BİN BİRİMDE HEKİM YOK!
Rakama bakın: İstanbul’da tam 6 bin aile hekimliği biriminde aile hekimi yok! Bu 6 bin birim hekimler tarafından tercih edilmemiş! Neden? Çünkü aile hekimleri nüfusu, mekânı, donanımı, hemşiresi olmadığı için tercih etmedi. Ancak Sağlık Bakanlığı bu boş birimleri mecburi hizmetle atama yapıp doldurmayı planlıyor.


8- HEKİME “SÖZLEŞMENİ FESHEDERİM” BASKISI
Aile hekimleri, performansa dayalı sözleşmeli çalışmaya zorlanıyor. Böyle çalışmak iş güvencesinden yoksunluk, mesleki bağımsızlığın olmaması, istismara açık ceza puan sistemiyle “sözleşmen feshedilir bak” baskısı altında çalışmak, ücret kesintileri, hasta baskısı ve şiddet anlamına geldi.


9- SAĞLIKÇILARA ŞİDDETE ACAYİP BİR “ÇÖZÜM”
Her saat başı bir sağlık çalışanının şiddete uğradığı Türkiye’de sağlık çalışanlarına yönelik bitmek bilmeyen şiddeti azaltacağını iddia eden Sağlık Bakanlığının projesi ise şu: Aile Sağlığı Merkezlerine görüntüleme/kamera sistemi kurulacak, bir aylık kayıtların istenirse Sağlık Müdürlüğüne verilecek. Hekimler ise bunun daha çok sağlık çalışanlarının baskı ve mesai denetimi amaçlı kullanılacağı kaygısını taşıyor.


10- ÜCRETSİZ, NİTELİKLİ, ULAŞILABİLİR SAĞLIK HİZMETİ MÜMKÜN... EĞER DEVLET İSTERSE!
Aile Hekimleri ne istiyor? Diyorlar ki;
Sağlık hizmetleri tüketime dayalı, kar amaçlı olmaktan çıkarılsın.
Toplumun ihtiyacına göre, koruyucu sağlık hizmetlerinin esas alındığı, birinci basamağın önemsendiği, kamu eliyle her kesime eşit ve tamamen ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hizmeti mümkün!
Birinci basamak sağlık hizmeti sunan hekim ve sağlık çalışanlarının, güvenli ortamlarda, şiddet görmeden, iş güvencesini de içeren, mesleki bağımsızlığını koruyan, iyi hekimlik değerlerine ve mesleki eğitimine katkı sunan/geliştiren bir ortam istiyoruz. 



İlgili haberler
Sahi kadınlar sağlık hizmeti alabiliyor mu?

Sağlığa zam geldi! Sağlık hizmetlerinden yararlanmak için ödemek zorunda olduğumuz katkı payları art...

Sağlık emekçisi kadınların talebi: 24 saat açık kr...

Sağlık emekçileri Türkiye’de ağır koşullarda çalışıyor dersek yanılmış olmayız. Sağlık emekçilerin ç...

Yoksulluk, şiddet, istismar üçgeninde kadınlar ve...

Mahallede 4300 hastaya bakan bir aile hekimi “İstanbul’un ve ülkenin küçük bir panoraması” dediği Es...