Emekçiler için “geçim” sözcüğünün karşılığı olan asgari ücret belirlendi. Belirlenmeden önce, memleketin kriz koşullarının nasıl bir talep doğurduğunu geçtiğimiz ay dergimizde değerlendirmiştik. En azından enflasyonun karşısında biraz olsun belimiz doğrulur diyen işçiler, bir taraftan da daha önce imzalanan sözleşmeler, derinleşen krizin yarattığı hava ile gerçekte nasıl bir karşılığı olacağını biliyordu.
Asgari ücret belirlendikten hemen sonra konuştuğumuz kadın işçiler de sonuçtan şaşkın değildi. Ama sözlerinde ‘Jest yapacağız’ diyen Cumhurbaşkanına da, açık açık ‘işvereni de düşünmeliyiz’ diyen bakana da, göstermelik tepkiler veren sendikacılara da öfke vardı.
‘ARTIK BİR ŞEYLER YAPMALIYIZ’
25 yaşında genç bir işçi olan Yasemin, gıda fabrikasında çalışıyor. Eksi 10 derece soğukta her gün sağlık sorunlarıyla boğuşurken, asgari ücrete gelen zammı duyduğunda çok öfkelenmiş. “Patronlara teşvik verilirken sıra bize gelince utanmasalar para bile vermezler” diyen Yasemin, yeni ücretin en az 2500 lira olacağından eminmiş. Hatta 2500 lira olduğunda fabrikadaki arkadaşlarına pasta ısmarlayacağını söylüyormuş. Şimdi ise “Böyle gitmez” diyerek, herkesi “bir şeyler yapmaya” çağırıyor.Depo işçisi Songül eski bir AKP’li. Siyaset konuşmaya başladığında Tayyip Erdoğan’a sevgisini dile getirmekten geri durmazken, şimdi şöyle diyor; “Önceden diyordum ki Tayyip baba işini bilir bize karışmak düşmez, ama şimdi görüyorum ki öyle değil. Her sene umutla konuşuyoruz, belki bu sene iyi bir zam alırız diye, her yıl aynı hüsranı yaşıyoruz. Ben artık umut etmek istemiyorum.”
Hatice, 40 yaşında, yemekhane işçisi. Asgari ücretin açıklanmasını merakla beklemiş. “Erdoğan işçiye jest yapacağız deyince, ne yalan söyleyeyim heyecanlandım. Bütün gün bekledik, sonra 300 liralık zammı duyunca dedim ki vay be ne jest ama! İnsan düşünüyor, acaba aklımızla alay mı ediyorlar...”
DEVLET NEDEN İŞVERENİN YANINDA?
Taşeronda temizlik işçisi olarak çalışan Nurgül, “Asgari ücret açıklanmadan önce herkes beklentisini düşük tutsun diye toplantılarda kriz var diyorlardı. Devletin bakanının bizim tarafımızda olması gerekir aslında ama çıktı dedi ki biz işverenimizi de düşünmek zorundayız. Gerçekten de öyle oldu, işvereni düşünüp işçiyi kimse düşünmedi” diyor. Devletin neden işçi yerine işvereni düşündüğünü sorduğumuzda ise “Sanırım işverenden korkuyorlar” diye yanıt veriyor, “Çünkü biz işçiler onların karşısında bir güç olamadık. Eğer birlik olabilsek o zaman bizden de biraz olsun çekinirlerdi.”‘TÜRK-İŞ’İN TAVRI GÖSTERMELİK’
Metal fabrikasında çalışan Melike şaşırmadığını ifade ediyor: “Çünkü her seferinde işçiyi değil patronu düşündüklerini en açık biçimde gösteriyorlar.” Türk-İş’in ‘masayı terk ediyoruz’ açıklamasını da “göstermelik” bulan Melike, “Gerçekten işçi sendikası olsa başta zaten kendisi 2500 lira gibi bir zam önermezdi. Devlet sendikası gibi görüyorum bu sendikaları, o yüzden de kiminle mücadele edelim, hangi sendika bizi satmıyor ki” diye yakınıyor.Güvensiz ve umutsuz da olsa çözümün “işçilerin birliğinde” olduğunu bir şekilde söylüyorlar. “Nasıl birlik olabiliriz?” sorusunun cevabının da, önce bu umutsuzluğu kırmak sonrasında da en güvendiğiyle kendi fabrikasında sözünü birleştirmek olduğunu biz de Ekmek ve Gül dergisi vesilesiyle bir kez daha dile getirelim.
Herkese umutlu, bol dayanışmalı yıllar dileriz.
İlgili haberler
‘Bize daha fazla jest yapmasınlar’
‘Önceden 50 lirayla pazara giderdim, 15 lira artardı. Şimdi gidiyorum 70-80 lira tutuyor. Onların en...
Benim bu yaşadıklarımı hangi milletvekili, hangi b...
Asgari ücretlinin hali: Sadece barınma ve hayatta kalma ihtiyacımızı karşılıyoruz. Çocuğum kaynanamd...
Kaşığın ucuyla bize, kepçeye kendilerine...
Bizim gibi evine bakan insanları sefalete sürükleyen devlet vekilleri, bizim aldığımız maaşla kaç gü...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.