Şans eseri yaşadım, gerçekleri anlattım, ya ölen kadınlar…
Dilek, 7 yerinden bıçaklandı, ölümden döndü, haberlerde kendi kendini bıçakladığı söylendi. Ölmediği için yaşadıklarını anlatabildi. Şimdi soruyor: Söyledim de ne oldu?

Ben Dilek Hemşire. 16 Mayıs 2020’de eşim tarafından 7 yerimden bıçaklandım. Ölümün eşiğinden döndüm, iki buçuk ay haberlerde kendi kendimi bıçakladığım söylendi. Ölmediğim için olayların onun söyledikleri gibi olmadığını anlatabildim. Birçok kadın öldürülürken, nadiren sağ kalanlardan oldum. Onlar kendilerine atılan onca iftirayla göçüp gittiler bu dünyadan. Peki ben anlattım da ne oldu? Çok bir şey değişmedi. Saldırgan alması gereken cezayı almadı. Yine de bir kadın olarak direndim, doğruları konuştum.

8 yıl önce evlenmiştim. İkimizin de ikinci evliliğiydi. İlk evliliğimden bir kızım vardı, “Hep benimle, bizimle yaşayacak. Daima babasıyla görüşecek” dedim “Tabii” dedi. Beni de ailemi de inandırdı. Ama oğluma hamile kaldıktan sonra tavırları değişmeye başladı. Kızımı korudum diye sinirlendi, mutfaktan bıçak alıp yerde yatan kızıma bıçakla saldırdı, araya girdim uzaklaştırdım. Can güvenliğimiz yoktu, kızımı sabah babamın evine götürüp bıraktım. 7 aydır işsizdi, işinden oldu, bir eş olarak her daim yanında oldum.

Kızımı babamın evine götürdükten sonra kendisini affedemedim. Hiçbir yere şikâyet de edemedim, dillendirirsem beni kızımı anne ve babamı öldüreceğini söyledi. Ondan iki küçük çocuğum vardı, evi terk edemedim, geri döndüm, bana çok düşkünlerdi kıyamıyordum onlara. 3 hafta özür diledi, bazen daha kötü oldu.

SON NEFESLE GERÇEKLERİ SÖYLEDİM

Yoğun bakımda çalışıyordum, nöbetten çıkıp eve gittim bir gün. Ayrılmak istediğimi söyledim, çılgına döndü, “Olmaz bu evde kalamayız o zaman” diyerek oğullarıma hazırlanmalarını söyledi. Çocukları salona kapattı, mutfaktan bıçak aldı, arkamdan hızlıca geldi, elindeki bıçağı fark edemedim. Vücudumun çeşitli yerlerine soktu, “Sen toprağa, ben cezaevine gireceğim” dedi. Her yer karanlıktı, sadece sesleri duyuyordum, “Ne olur 112’yi ara” dedim. Önce 112’yi sonra Nevşehir’deki babasını aradı. Babasıyla konuşması üzerine beni apartmanın girişine indirdi, bir komşumuz aracına aldı beni, o ise belimden sallayıp ayıltmaya çalışıyordu “Dilek yapma, kendini kendini bıçaklama demedim mi?” diye bağırıyordu. Acilde son bir nefesle “Ben hemşireyim, ben kendimi bıçaklamadım, o yaptı, evlatlarım için ne olur beni kurtarın” dedim. Bunu mahkemede de söyledim.

Ailem 18 saat sonra duyabilmişti yaşadıklarımı. Eğer ölseydim o kadar zaman sonra morgdan alacaklardı beni. Durumum ağırdı, yaşamak için direndim. Ailesi Nevşehir’den 3 saatte gelip çocuklarımı alıp gitmişler. 2 ay çocuklarımın ne sesini duydum, ne de yüzünü gördüm.

Mahkeme kararıyla alabildim onları. Oğlum beni kanlar içinde gördüğünü anlattı. Şimdi bana bir şey olacak diye korkuyorlar, onları sevgimle sarmalıyorum.

ÖLDÜRÜLEN DE YAŞAMI DİDİK DİDİK EDİLEN DE BİZ OLUYORUZ

Sol kolumda parmaklarımda hasar kaldı, hemşirelik yapamıyorum ama, formamı giyip yine de ayaklarımın üzerinde durabiliyorum. Mahkeme “kasten öldürmeden” değil “yaralamadan” 5 yıl 15 ay verdi, bunun 4 yılını yatar dediler. 112’yi arayıp hastaneye götürdüğü için de “gönüllü vazgeçme” dediler. Şiddetin, kadın cinayetlerinin önünü açıyorlar sadece, vahşetin boyutu artıyor, yaşamak ise biz kadınların şansına kalıyor. Ben kollarımla kendimi korumasaydım başka bıçak darbeleri göğsümü delik deşik edecekti. O bana iftira atmayı seçti.
Mahkemede benim hayatım didik didik edildi, yaşam mücadelesi verdiğim hastaneden hiçbir evrak gelmedi. Sadece Adli Tıp Raporu vardı, elimdeki hasarın raporu da aldırılmadı. Cezaevinden mahkum bir arkadaşı onun anlattıklarını mektupla anlatmıştı. Pişman olmadığını, öldürme planları yaptığını söylemiş, “Serbest bırakmayın” diye de eklemişti. Davam şimdi Yargıtay’da. Avukatları sürekli tahliyesini talep ediyor. Haksız tahrik var diye indirim istiyorlar. Ben ölmedim yaşıyorum, tahrik etmedim diyorum. Sicili temiz diyorlar, sicili temiz onca kadın katilini görüyoruz her gün.

Akan kanımın hakkı için, bana ve evlatlarıma yaşattıkları için sonuna kadar direneceğim. Medyada, yargıda kadınlara iftira atılmasına izin verilmesin. Ölen kadınların yalnız kalan evlatları annelerine atılan iftiraların şüphesi içinde kötü psikolojiyle büyümesin. Kadınlar evlatlarından ayrılmak zorunda kalmasınlar. Kadınları koruyun. Ben adalet için savaşıyorum, direniyorum, adaleti bulmakta zorlanıyorum, ya ölenlerin hakkı, adaleti... Biz haklarımız için mücadele ettikçe gelecek umutla bakılan bir yer olacak…

Görsel: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Münevver: Onun tutsaklığı benim özgürlüğüm oldu

'Korkmuyorum. Çünkü yarın o adam çıkınca arkamda Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin olduğunu biliyo...

İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz çünkü...

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedildiği açıklanan İstanbul Sözleşmesi nedir? Kadın...

Dayanışma ve öyküyle iyileşen kadınlar

“Öykülerimizi yazıyoruz” diyen eğitim emekçisi kadınların sözleri, bizler için umut oldu. Şiddete uğ...