Herkese merhaba,
Ben özel bir şirkette 14 yıldır muhasebeci olarak çalışan 44 yaşında bir kadınım ve “Ben de benzer şeyler yaşadım” diyebileceğiniz anları sizinle paylaşmak istiyorum. 2021’de hayatımın en kötü yılını yaşadım ama, her şerde bir hayır vardır diyerek kendi kendimi motive ettim ve yol yokuş da olsa yürümeye devam ediyorum…
Yaşadıklarımı sizinle paylaşmamın sebebi hiçbir konuda pes etmemeyi anlatmak biraz da. Yaşanan sosyal, siyasal ve özellikle ekonomik kriz bizi çökertmeye çalışırken biz kadınlar da çökmediğimizi göstermeliyiz. Elbet bir gün bunların hesabı sorulacak.
Hikayeme “önce sağlık” diyerek başlayayım. İleri bir yaşta evliliği tercih eden biri olarak bir bebek sahibi olma çabasına 2021 yılının mart ayında başladım. Sancılı bir tüp bebek tedavisinden 1 ay sonra gebelik sonucum pozitif. “Yuupppi” diyerek sevinirken, arka planda içimin derinliklerinde gelişen sinsi şeyden haberim yoktu. Öncelikle iş hayatı ve özel hayatımın yaşattığı stres başta olmak üzere tedavi sırasında bana uygulanan yoğun hormon ilaçları başka bir sorunu beraberinde getirdi. O attığım sevinç naralarının bir ağıda dönüşeceğini bilmiyordum. Stres ve hormon ilaçları meme kanserine sebep olmuştu. Tabii meme kanserinin birçok çevresel sebebi de var. Ben 5 haftalık gebe iken meme başından gelen kanlı akıntı ile maceram başladı. “Yok artık bu kadar da olmaz” demiştim. Üstünden 10 ay geçmesine rağmen hâlâ kabullenemiyorum. Başladık tedaviye. 6 haftalık gebeyim, kadın doğum doktoruyla meme doktoru arasında mekik dokuyorum. O hafta kalp atışı duyumu alamadık ama meme doktoru gebelik durumundan dolayı uyuşturulmadan yapılan biyopsi işlemlerine başlamıştı. Ama asıl olması gereken mamografi ve MR yapılamıyordu, o yüzden en kötüsünü düşünüyorduk. 7. haftaya geldiğimizde bebeğin kalp atışını zayıf da olsa duyduk, bebek yaşamak için mücadele ederken benim de biyopsi sonucum geldi: hücre içinde sınırlı, süt kanallarında ve memenin belirli bölgelerinde yaygın kanserleşme başlangıcı... Bir gebede olmaması gereken, uykusuzluk, iştahsızlık, moral bozukluğu, ölüm korkusu vb. durumları yaşamaya başladım. Doktorum kemoterapiden, ışın tedavisinden ve 5 yıl boyunca kullanılacak, gebe kalmama engel olan koruyucu ilaçtan bahsediyordu. Kadın doğum doktorumun ise “Gebeliğin iyi gitmiyor, duyum çok zayıf, bebek düşebilir” demişti. Ve 8. haftada bebek düştü, ameliyata girdim meme alınmadı ama boşaltılıp temizlendi ve kalıcı silikon kondu benden geriye bir deri ve kas kaldı. Patoloji sonucu da temiz çıktı, diğer organlara sıçramamıştı kanser. Çok ağrılı ameliyat sonrası bebeğin kaybına bile üzülmemiştim. Eğer ben tüp bebek tedavisine başlamasaydım kanserli hücre erken evrede tespit edilemeyecekti, çok geç tespit edilebilir ve çok daha zorlu bir süreç yaşayabilirdim. Unutmayın erken tanı hayat kurtarır.
Demem o ki sevgili arkadaşlar, meme kanserinin erken tanısında; tarama programı kapsamında yer alan meme muayenesi için doktora gitme, mamografi, MR çektirme ve kendi kendine meme muayenesi çok önemli. Benimki sadece bir örnek ama kötü görünen olaylarda olgularda bile umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor. Farkındayız güçlüyüz…
Görsel: Freepik
İlgili haberler
‘Meme’ demeden farkındalık mı olurmuş?
Sosyal medyada ‘elma, dolma yemedim aman tatile de gitmedim...’ gibi şeylerle karşılaşıyorsanız çok...
Bu hastalığı yenecek, mücadeleme yeniden döneceğim
Bunu atlatacağım. Bu hastalığı yeneceğim. Çünkü doktorun da söylediği gibi çok gelişme kaydettik mem...
Rahim ağzı kanserini önleyen HPV aşısı ücretsiz ol...
Binlerce insanın hayatını kurtarabilecek olan HPV aşısı, Türkiye’de ulusal aşı programında değil. Sa...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.