Sevgili Sennur Abla,
Sen gittiğin günden bugüne iki yıl geçti. Seni geç tanıyıp erken kaybedenlerdenim ben de. Ben doğmadan 1 sene -Kasım 1995- evvel Evrensel gazetesinde kendi hayatını anlatmışsın, sonunda da şöyle demişsin; “Başka anlatılacak ne var ki? Daha güzel bir dünya istiyorum.” Sanırım burada yollarımız birleşiyor seninle. Dediğin gibi “İnsan insanca yaşamak ister sözün kısası.” Sen gittikten sonra çok ölümler yaşadık... Yine senin dizelerinde olduğu gibi;
“Oysa sayın bayım,
Ölüler verdiniz
Ölüler veriyorsunuz her gün bize
Açlık ve dayak ölüleri
Kurşun ölüleri
Ağlayalım diye.”
Artık ağlamaya bile zamanımız yok, hayatı değiştirmek için. Çünkü öyle çok öldürüldük öyle çok öldürüldük ki... Öldüremediklerini, geride kalanlarımızı hapishanelere tıktılar, sürdüler, korkutmaya çalıştılar... Biz göğü görmek istedik, sen demiştin ya;
“İnsan sever alabildiğine göğü görmeyi
Oysa mavi kalmıyor bize
Hapisanelerimizde, işyerimizde ve evimizde
Sizin duvarınız yüzünden sanırım
Ya da balkonlarınız kapatıyor mavimizi.”
Bunlar abarttılar işi. Zeytinlerimize göz diktiler, çünkü seni hiç okumamışlardı yahut duymazdan gelmişlerdi. Şu dizeleri okusalar, belki içlerinde insan olan bir yan varsa, sızlardı.
“Zeytini söyleyelim
Zeytin hakkı için
Kayayı delen delice hakkı için
Bu buruşuk, acı ekmek katığı için
Yağı alınan çekirdeği hakkına
Hak yerde kalmayacaktır.”
Hayatın Sesi’ni kapattılar. Yaptıkları tüm kötülüklere cevabımızı senin şiirlerinle verdik. Hangi Kan şiirinde dediğin gibi dedik ki onlara;
“Ne zaman öğrendik direnmeyi
Birbiri ardına toplanmayı
Yürümeyi...”
Onlar bunları yapmazken biliyorduk da şimdi iyice öğrendik.
Kadınların halini soracaksın biliyorum... Gölgelerine sığınmış duruyor birileri ve hala kadınların hayatları hakkında binlerce karar alıyorlar, çocukları, kadınları bütün iğrençliklerine alet etmeye çalışıyorlar. Onlara da cevap verdik elbette yine senin dizelerinle...
“Sen ki övünürsün kadınlara egemenliğinle
Usanmadın mı sarılmaktan gölgene
Söyle.”
Kötü haber tellalı gibi olmak istemiyorum. Sen gittikten sonra hepimiz bir süre kedin gibi hissettik. Adnan Abi’nin yazılarında seni daha iyi tanıdık, daha iyi anladık. Senin için boşuna “işçi sınıfının yorulmaz iğnesi” dememişlerdi. Kalemi kağıdı şimdi de seni anlatmak için elime aldım. Seni anlatırken kadınları, çocukları, zeytinleri andım. Toplumun tüm kargaşasını ezilmişliğini yaşadığın gibi, en güzel biçimiyle anlattın sen. “Hangi işi yaparsa yapsın kişi, hangi hünerin erbabı olursa olsun, ressam, tiyatrocu, sinemacı, şair, romancı ya da kalaycı, makinist, çömlekçi, terzi, ana ya da baba, Sennur’dan öğreneceği bir şey vardır” demiş büyüklerimiz. Üzerine diyecek bir şeyim yoktur. Senden kalan umudu büyütüyoruz çocuklarla, emekle birlikte.
Gözün arkada kalmasın Sennur Abla.
İlgili haberler
Sennur Sezer şiirinde kadınlar
Toplumsal bir sorun olarak kadın meselesi Sennur Sezer’in ideolojik görüşüyle iç içe genişler şiirle...
GÜNÜN KADINI: Şiiri ilmek ilmek işleyen şair Sennu...
Sennur Sezer’in doğum günü bugün. Ölümüne kadar şiire, edebiyata ve hayata soluk katmış kadın şairle...
GÜNÜN BELLEĞİ: Sennur sezer yaşıyor; Dirençle...
Sonra bir işçi evinin duvarındaki takvim sayfasından gülümseyen yüzünü ve dizelerini görüyorum; ezil...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.