“Türkiye’de neler oluyor?” sorusuna Türkiye’de yaşayan insanların vereceği cevaplar farklılık gösterebilir. Ama “Türkiye’de çocuklara neler oluyor?” dediğinizde hepimizin aklından, çocuk istismarı şiddeti, yani çocukların yaşamını, geleceğini etkileyecek olumsuz ne varsa hızla geçer.
Çocuklara “geleceğimiz”, “kıymetlimiz” derken, bunun neden lafta kaldığını, yasasıyla, korumasıyla, toplumuyla bir bütün olarak düşünmemiz gerekir.
Çocukların geleceğini düşünmek, onlara gerekli imkânları sunmak anne-babanın yani ebeveynlerin görevi ve sorumluluğu olarak görülür. Çünkü çocuk aileye aittir! Ailede de anneye!
Öğretilen ve dayatılan; kadının anne olup, evde oturup, çocuğuna bakmasıdır.
Kadının da üretimin ve toplumsal ilişkilerin içerisinde olması gerektiği es geçilerek, çocuğunu büyütmesi beklenir. Beklenir beklenmesine ama, aynı zamanda eve para getirmesi, aile bütçesine katkı sunması da istenir.
Kadınların iş bulabilmesinin zorluklarını zaten biliyoruz. İş bulabildiğinde de çocuklarını emanet edebilecek yer aramak yine kadının omuzlarına yüklenen bir yüktür.
Önce anneanne-babaanne yoklanır. Bakabilecek durumda olanlar (yine kadınlardır) kabul eder bakmayı. Zorunluluktan öyle algılanır; bak(a)mayanlar ayıplanır çünkü. Destek olmadığı için!
Oysa çalışan her kadının anne olmaya hakkı olduğu gibi, her çalışan annenin de çocuklarını bırakabileceği, her an ulaşılabilir, nitelikli kreşlerin, gündüz ve gece bakım evlerinin, okul çağındaki çocuğunun ders çalışabileceği etüt merkezlerinin olması gerekir.
Bu merkezler çalışılan ya da yaşanılan yerlere en yakın mesafede bulunmalı. Ücretsiz olarak 24 saat hizmet verebilir durumda olmalı. Sosyal ve fiziki ortamları devlet tarafından sürekli denetlenmeli. Buralarda eğitim veren öğretmenler, alanında yetkin olmalı.
Biz kadınlar çalışma yaşamının içindeyiz. Kimimiz memur, kimimiz fabrika işçisi, kimimiz tarım isçisi... Gece vardiyasında çalışan, nöbet tutan yine bizleriz... Bir çoğumuz ise çocuk bakım yükümlülüğü nedeniyle çalışamıyoruz. Çalışmasak bile gelecek nesillerin sağlıklı ve çağdaş bir ortamda yetişeceği sosyal mekanların yaratılmasını istiyoruz.
Geçmişte TEKEL, SEKA gibi fabrikalarda bulunan kreş ve bakım evlerinin her işyerinde olması gerektiğini biliyoruz. Her ilçeye, her mahalleye kreş ve gündüz bakım evleri açılması gerektiği gibi.
Çocuklarını kreşlerde ve etüt merkezlerinde büyütebilen bir işçi olarak, çocukları güvenle emanet edebilecek bir yerin olması, hele ki vardiyaya kaldığınızda, ne büyük kolaylık ve rahatlıktır çok iyi biliyorum. Bunu ancak çalışırken kendinizi rahat hissettiğinizde anlarsınız...
İlgili haberler
Bakanlık hedeflerine; yoksul çocuklar kreşe ulaşam...
MEB önüne koyduğu planları gerçekleştiremezken, sosyo-ekonomik durumları iyi olmayan çocuklar okul ö...
Kadınlar işe çocuklar kreşe!
Bu iktidar işçi ve emekçi kadınları temsil etmiyor. Kamu ve özel sektörde 7 gün 24 saat ücretsiz kre...
Her işyerine, her mahalleye kreş! Çalışsak da çal...
Bir işçi olarak, çocukları güvenle emanet edebilecek bir yerin olması, hele ki vardiyaya kaldığınızd...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.