Performans değerlendirmesi iş güvencemize saldırıdır
Kadın çalışanların hamileliği, doğum yapması, çocuğunu emzirmesi vb. durumlar, iş gücü kaybı olarak değerlendirilecek ve performans notu da düşürülecek.

Mili Eğitim Bakanlığı, “Eğitimde Performans Değerlendirme Sistemi” ile kamuda performansa dayalı esnek ve güvencesiz bir istihdam sistemini oturtmak ve kendileri için “muteber” memur anlayışını getirmek istiyor. Bu, aslında iktidarın uzun süre önceki hedeflerinden biriydi. 10. Kalkınma Planında (2014-2018) ve en son 9 Haziran 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi, MEB’in 2023’e kadar yapmayı hedeflediği değişiklikleri içeriyor.

MEB NE YAPMAK İSTİYOR?
MEB, öğretmenlerin mesleki yeterliliğini artırmak için piyasacı yöntemleri hayata geçirmek, objektifliği tartışılır sınav ve değerlendirmelere tabi tutarak ağır performans baskısı altında angarya çalışmaya yönlendirmek istiyor. 4 yılda bir düzenlenecek sınavlar; müdür, veli, öğrenci, zümre öğretmenleri ve okuldaki tüm öğretmenlerin verecekleri notlarla öğretmenin performansı belirlenecek!
Hiçbir nesnel ölçüte dayanmayan ve dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmayan bu yöntem, ülkemizdeki öğretmenlerle veliyi, öğrencileri, müdürü ve hatta çalışma arkadaşlarını karşı karşıya getirecek, öğretmenlik itibarını yok edecektir.
Eğitimde kalitenin her geçen gün düşmesinin sorumluluğu öğretmenlere yüklenecek, bu da zaten mutsuz olan öğretmenleri daha da olumsuz etkileyecektir. Bu uygulamayı “eğitim ve öğretim”in kalitesini yukarıya çekmek iddiasıyla gündeme getirenler, daha geçen yaptıkları Açık Öğretim Sınavını yanlış bastı.

EN ÇOK KADINLAR ETKİLENECEK
Ülkemizde yapılan her sınavın artık güvenilirliği tartışılırken; “Üniversite mezunu ve diplomalı” olan biz öğretmenleri sınava almak, iktidarın kendine biat eden “kendi memuru”nu yaratma hamleleridir. Özellikle OHAL koşullarında binlerce öğretmen işinden haksız ve hukuksuz yere ihraç edilmişken; iş barışını bozacak olan, esnek ve güvencesiz çalışmayı dayatan bu performans hamlesi kabul edilemez.
Eğitim Sen’in başlattığı kampanya çerçevesinde, bir süredir işyeri gezileri düzenliyor ve performans değerlendirmeye neden karşı olduğumuzu -üyemiz olsun olmasın- öğretmenlerimize anlatmaya çalışıyoruz. Bizi en dikkatli dinleyenlerin, sorular sorarak “Şimdi ne yapmalıyız” diyenlerin de kadın öğretmenler olduğunu görüyoruz. Peki, biz kadın öğretmenler neden daha fazla tedirginiz?
Kadın emekçilere ne zaman müjde (!) verilse ardından hak kayıpları peşi sıra geliyor. Eğer devlet okulları da özel bir şirket mantığıyla yönetilirse, bundan en çok kadınların etkilenmesi şaşırtıcı olmaz. Kadın çalışanların hamileliği, doğum yapması, çocuğunu emzirmesi gibi durumlar, iş gücü kaybı olarak değerlendirilecek ve performans notu da düşürülecektir. Şimdiye kadar mücadele ederek kazandığımız pek çok yasal hakkımızdan da vazgeçmek zorunda kalacağız. Çok iş, az ücret esasına dayalı şirket yönetme mantığı eğitime de sıçradığında ne yazık ki bedelini ülkece en ağır şekilde ödeyeceğiz.
Kadın emekçilere son dönemde yarı zamanlı çalışma müjdesi de verilmişti. Evet bir şirket sahibi için bu çok karlı. Priminin yarısı yatırılan, ölünceye kadar çalıştırılıp insanca ücret alamayacak olan emekçi içinse bu müjde olamaz. Performans değerlendirmesiyle bize, angarya işler dayatılacak, çalışma sürelerimizi esnekleştirerek kadını çalışma yaşamının dışına itecek, liyakat gözetilmeden değerlendirilecek, örgütlenme suç olarak değerlendirilerek sendikalaşan ve hak arayan öğretmenler işinden edilecek, mobbing ise performansı artırmaya yönelik teşvik olarak değerlendirilecektir.

NE YAPACAĞIZ?
Biz kadın öğretmenler onların istediği zaman birliktelik yaşayıp, çocuk yapmak için izin almak zorunda kalmak istemiyoruz. Mücadele ederek kazandığımız haklarımızı devretmemek ve daha iyileri için birlikte yan yana olmak zorundayız.
Ekmeğimize, işimize göz koyanlar, ihraçlarla atamadığı eğitim emekçilerini performans ile tehdit ederek piyasacı mantıkla bizi itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır.
Biz eğitim emekçileri öğretmenler, okullarımızda hangi cinsiyetten, hangi sendikadan, hangi siyasi eğilimden olursak olalım, bir araya gelerek bu taslağı reddetmeli, mesleğimize sahip çıkmalı ve mücadeleye birlikte devam etmeliyiz.
Yarın çok geç olabilir!
İlgili haberler
Öğretmendik, şimdi kapana kısılmış gibi hissediyor...

Ankara’dan üç ‘ihraç’ öğretmen kendi hikayelerini kaleme aldı. Anlattıkları, binlerce ‘ihraç’ edilmi...

İngiltere’de öğretmenler ‘evsiz’

İngiltere’nin Bath ve Londra şehirlerinde yaşayan iki öğretmenin yaşadıkları konut sorununun özeti:...

GÜNÜN PROTESTOSU: Öğretmenler eşit ücret için saçl...

Hindistan’ın Madhya Pradesh eyaletinde sözleşmeli öğretmenler eşit ücret talebiyle sokağa çıktı, sok...