Avcılar Belediyesi işçileri: Servis derdi büyük, geçim zor, dayanışma baki!
Avcılar Belediyesinde çalışan işçi kadınlarla dergimizin ocak sayısında dertlerini paylaşan Bakırköy Belediyesi işçilerinin söylediklerini konuşuyoruz. Aynı dertten muzdariplerden selam var!

Güneşli bir günün sabahında Avcılar Belediyesinin Kültür Merkezine doğru yola koyuluyoruz. Tatlı bir telaşla yanımıza geliyor Tülay. Kendisi Belediye-İş Sendikası 2 No’lu Şube yöneticisi. Aynı zamanda 2 çocuk annesi bir işçi. Onunla Avcılar Belediyesinde çalışan kadın işçilerle buluşup dergimizin Ocak sayısında yer alan Bakırköy Belediyesi işçilerinin yazısını okumak ve Avcılar’dan bir cevap vermek için buluşuyoruz aslında. Çaylarımızı içerken sohbete başlıyoruz. Çalışma koşullarından yaşam koşullarına kadar her şeyi konuşmaya çalışıyoruz hepsiyle hızlı hızlı.

“İşte akşama kadar çalışıyoruz, yoruluyoruz. Eve gidiyoruz yemek telaşı sarıyor. Çocuğun okulu, ödevleri, evin çamaşırı, bulaşığı derken dinlenmeye hiç fırsat bulamıyoruz. Ama yine de ertesi gün kalkıp işe gitmek zorundayız” diyorlar. Çocuğunun okulunu evine değil, işine yakın bir yerlerde seçmek zorunda kaldığını söylüyor kadınlardan biri. “Belediyenin servisi var ama biz binemiyoruz. Sadece memurlar binebiliyor. Servis boş gitse bile biz bindiğimiz zaman tutanak tutuyorlar, küçük çocuğumla minibüslerde otobüslerde gidip gelmek zorunda kalıyorum,” diye ekliyor.

4 YILDIR AYNI PANTOLONU GİYİYORUM

Bir başka kadın işçi koştura koştura geliyor, “Ben de konuşacağım” diye. Eşinden ayrı, üniversite okuyan oğlunun masraflarını omuzlayan bir anne aynı zamanda. “Maaşımız artık günü gününe yatıyor, eskisi gibi değil. Önceden hep içeride paramız kalırdı, aylarca alamazdık, mağdur edilirdik. Artık maaşlarımız 14’ü gecesi deyince hesabımızda. Zaten olması gereken de o. Emeğimizin karşılığını günü gününe almamız normal olan. Ama aldığımız ücret yetmiyor. Evin ihtiyaçları, çocuğun okul masrafları derken ay başı gelmiyor. Ben 4 senedir aynı pantolonu giyiyorum. Ailemin yanında yaşamasam bu parayla geçinmem daha imkânsız olurdu,” diyor.
Ailesiyle yaşayan bekâr bir kadın işçi söze giriyor. “Benim çocuğum yok, ailemle birlikte yaşıyorum, aldığım ücret bana yetiyor ama çocuklu bir ailenin geçinmesi imkânsız. Maaşlarımız çocuğu olan ailelere göre belirlenmeli. Ben bile bazen zor idare ederken çocuklu aileleri düşünemiyorum.”

‘BİZ ONLARLA AYNI SINIFTAYIZ’

Bir yandan çalışırken diğer yandan sohbetimize dahil olmaya çalışan kadınlar bir an önce işlerinin başına dönme telaşında. Tülay “Hadi” diyor, “diğer tarafa gidelim, orada bekliyor arkadaşlar bizi.” Belediyenin nikâh sarayında çalışan kadınların biri gidiyor biri geliyor yanımıza, aynı zamanda çalışmaları gerektiği için. Elinde bize ikram etmek için çaylarla gelen kadın “Ben ne anlatacağımı bilemem” dese de hayatın zorluklarından bahsetmeye başlayınca laf lafı açıyor. “2 çocuk annesiyim, 4-5 senedir burada çalışıyorum. Burası gece geç saatlere kadar açık oluyor, biz vardiyalı çalışıyoruz ama çoluk çocuk dinlemeden akşam vardiyasına kaldığımız da oluyor. Servis imkânımız yok. Eşim geliyor beni almaya. Ücretlerimizi zamanında yatırıyorlar. Az ücret alıyoruz ama belediyenin çok borcu var,” diyor. “Belediyenin borcunu işçiler mi yaptı?” diye sorunca gülümsüyor. “Biz yapmadık ama hep bizden kesilir. En çok çalışan en az parayı kazanır. Ama çalışmak zorundayız hepimiz. Burada arkadaşlarla dayanışma içindeyiz, birbirimizi idare ederek çalışıyoruz,” diyerek cevaplıyor. “Bakırköy Belediyesi işçilerine bir mesajın var mı?” diye soruyorum. “Emekleri, ekmekleri için dirensinler, mücadele etsinler. Biz onlarla aynı sınıftayız. Mücadelelerini destekliyoruz. Gidip gelemiyoruz evet ama yanlarındayız,” diyor. Çalışması gerektiği için ayrılıyor yanımızdan, “Yazıyı bana gönderirsin” diye numarasını verdikten sonra.
kutu

AVCILAR’DAN BAKIRKÖY’E BİR SES VAR!

Konuştuğumuz, sorunlarını dinlediğimiz bütün kadın işçilere en sonunda “Peki nasıl düzelecek?” diye soruyoruz. Kimisi cevabını bilmezken kimisi de “Birlikte mücadele etmeden düzelmez” diyor. 2015 yılında Avcılar Belediye işçilerinin çıktığı ve 7 ay sürdürdüğü grev başarıyla sonuçlanmış, işten atılan işçiler işe geri alınmıştı. O süreçte hâlâ belediyede çalışan, grevdeki arkadaşlarına destek olmak isteyen işçiler sürekli baskı ve tehditle karşılaştıklarını, bu nedenle grev çadırının önünden bile geçmelerinin yasaklandığını anlatıyorlar. “Ama korkuyla hiçbir yere varılmaz. Ekmeğimizi kazanmak alın terimizin karşılığını almak için mücadele etmeliyiz. Burada haksız hukuksuz şekilde işten atılan arkadaşlarımız mücadele ettikleri için işe döndüler. Peşini bıraksak kimse bize al hakkını yedik hadi işe geri dön demeyecekti. Bakırköy işçileri de mücadeleyi hiç bırakmasın. Avcılar’dan Bakırköy’e işçi arkadaşlarımızın yanındayız.”

SERVİSE BİNSEK TUTANAK, BİNMESEK TACİZ
Az önce sohbet ettiğimiz arkadaşını ‘idare eden’ bir başka kadın işçi geliyor masamıza. Çalışma ve yaşam koşullarına dair söyledikleri diğer kadınlarla aynı. Eşinden boşanmış 1 çocuk annesi olan kadın en çok servisi kullanamamaktan yakınıyor. “Siz daha iyi yapıyorsunuz işi, diyerek akşam vardiyasına hep kadınları bırakıyorlar. Gece 3-4 olana kadar çalıştığımı bilirim. O saatten sonra eve gidecek bir ulaşım aracı yok taksi dışında. Böyle durumlarda yol masrafımız karşılanmıyor. Sadece 170 lira yol parası alıyoruz. Ama 170 lirayla ben en fazla 5 gün binebilirim taksiye. Mecburen yürüyorum eve korka korka. Sözlü tacize maruz kaldığım da oluyor. Servise binersek tutanak tutuluyor bize. Binmesek o saatlerde tacize maruz kalıyoruz. Zaten gece çıkanlar için bir servis yok ama müdürümüzden bizi bırakmasını rica ediyoruz. Çoğu zaman bırakmıyor. Evli olduğum zaman eşim alırdı beni gece. Sanki öyle bir zorunluluğumuz varmış gibi. Şimdi hep tek başıma gitmek zorundayım. Başıma bir şey gelse ne olacak? Sorumlusu kim olacak? Kimsenin umurunda değiliz. Burası şimdi sakin ama bir de akşam gelip bakın. Nefes alamıyoruz. Personel sayısı az, yetişemiyoruz,” diyor. “Tek başına yaşıyorsun, evin kira. Yetişebiliyor musun giderlere?” diye soruyorum. “Tek kişiyim yemek yapmıyorum. Domates ekmek olsun yer doyururum karnımı. Ama kira faturalar derken tek başıma yetişemiyorum. Sahildeki mekânlara ekstra işe gitmek zorunda kalıyorum en azından cep harçlığım çıksın diye. Oğlumu yanıma almak istiyorum ama onun okul masraflarının altından kalkamam diye alamıyorum. O da istiyor benimle yaşamayı ama şartlarımız buna uygun değil. Haftada bir gün iznim var onda bile çocuğuma vakit ayıramıyorum çünkü dediğim gibi gidip başka yerde garsonluk yapmak zorunda kalıyorum az çok demeden,” diyor.
İlgili haberler
Belediyede kadınların TİS’le kazandığı haklar ‘kam...

Belediyelerde toplusözleşme ile kazanılan şiddete karşı koruma, kreş ve emzirme odaları, 8 Mart’ta i...

‘Belediye kadınların kreş talebine öncelik vermeli...

Kadınların ortak isteği çocukları kreşe gönderebilmek. Ama özel kreşler ateş pahası. Menemen’de kadı...

Bakırköy Belediyesi işçileri ücrette eşitlik istiy...

Kimse çalışma koşullarından memnun değil. Daha iyisini vadeden bir belediye de yok, belediyeye karşı...