Arabulucu değil, haklarımızı istiyoruz
Kim durup dururken boşanmak ister ki? İnsanlar zaten yaşanan belirli olaylardan sonra bu aşamaya geliyor. Peki arabuluculuk sistemi hayata geçerse bu süreci nasıl etkiler?

Son dönemde ‘boşanmalarda arabuluculuk’ uygulaması gündemde. Hükümete güvensizlikten mütevellit herkesin kafasında bir soru işareti: Kim bilir bunun arkasında ne var?
Kim durup dururken haydi gidip boşanalım diyor ki? Ya da evliliğin ertesi günü kim boşanmaya gidiyor ki? Yaşanan belli süreçlerden sonra alınıyor bu karar. İnsanlar onca şey yaşamış ve sonunda ayrılma noktasına gelinmiş.

Arabuluculuğun bahanesi olarak “Köprüden önce son çıkış, mahkeme kapılarına gitmeden önce son kez yeniden gözden geçirme, çocuklar mahkeme koridorlarında, uyuşturucu kullananlar ya da katillerle karşı karşıya gelip travma yaşamasın” gibi gerekçeler gösteriliyor.

Daha eğitim çağındayken, belirli yaş dönemlerine göre ve uzmanlar tarafından, kadın erkek eşitliğinin, kadının erkeğe hizmet etmek için var olmadığının öğretilmesi gerek. Oysa eğitim sisteminin geldiği nokta tam tersi. Kreş çağında çocuklara cinsiyet ayrımcılığı, erkeğin üstün olduğu fikri aşılanıyor. Üstelik bu bilgiler henüz soyut kavramları anlayacak yaşta olmayan çocuklara, dini baskı ve korkuyla empoze ediliyor. İlk ve orta okullarda din derslerinde, ergenlik çağına gelmiş kızların erkeklerle konuşmasının, gezmesinin, oturmasının günah olduğu öğretiliyor.

Eski Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu, “Bizim psikolog veya pedagoga değil imama ihtiyacımız var” demişti. Ardından da psikolog kadrolarını iptal edip bakanlığa 25 imam almıştı. Yeni Bakan Fatma Betül Sayan Kaya da 25 Kasım’daki bir röportajında, “Kadınların yararına olmayan hiçbir kararın altına imza atmam” demişti ve Diyanetle birlikte çalışmak için ilk kez bir kadın başkan yardımcısı atandığını söyledi.

Bugün gelinen noktada Diyanet’in açıklamasına bakılırsa, bakanın pek de kadınların yararına çalışmadığı anlaşılıyor. Zira, Diyanet 9 yaşındaki ergen olmuş kız çocuğunun ve 12 yaşındaki erkek çocuğunun evlilik yapabileceğini açıkladı.

Bütün bunlardan çıkaracağımız sonuç; arabuluculuk tartışmasının altı boş değil. Boşanmaların önlenmesi, sağlıklı bir evlilik birlikteliğinden çok, kadının baskı ve hatta şiddete boyun eğmesine sebep oluyor. Bunların çözümü kadınlara, okulda, işyerinde, evlilikte yani yaşamın her alanında acilen eşit haklar sağlanmasından geçiyor.

Bize düşen görev, tüm kadınlarla bildiklerimizi paylaşmak, var olan haklarımıza sahip çıkmak ve insanca bir yaşam için mücadeleyi daha da yükseltmek. Derneğimizde 6 Ocak Cumartesi günü, bir avukat arkadaşımız eşliğinde mahalledeki ve çevremizdeki kadınlarla buluşup tüm bunları konuşup tartışacağız.

Hepinizi bekliyoruz...

İlgili haberler
Boşanmalarda ‘ara bulucu’ dönemi: HADİ, EŞİTMİŞ Gİ...

“İsteseniz de istemeseniz de bu yasa geçecek” diyenler “İsteseniz de istemeseniz de bu evlilik devam...

Aile arabuluculuğu kadınları nasıl etkileyecek?

Müftülere nikah yetkisi verilmesinden sonra Hükümetin gündeme getirdiği aile arabuluculuğu sistemini...

GÜNÜN RAKAMI: Kadınların boşanma nedenleri

TÜİK tarafından açıklanan rakamlara göre kadınların başlıca boşanma sebepleri şiddet, cinsel taciz,...