14 saat çalışmaya 20 lira, korku içinde yaşamaya…
Suriyeli Rabiya evi geçindirmek için sayacılık yapıyor, elleri paramparça, aklı hep çocuklarının geleceğinde. Yaşadıkları ayrımcılık canlarına tak etmiş, artık korkmadan yaşamak istiyor.

Ben Rabiya, Suriyeliyim. On yılı aşkındır Türkiye’de ailemle birlikte yaşamaya çalışıyorum. Özellikle korona çıktığından bu yana her açıdan çok zorlanıyoruz. Buna rağmen çocuklarımızın bir geleceği olsun diye okutmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin farklı illerinde yaşamaya çalışan Suriyelilerin hepsinin bizim gibi yaşadığını görüyorum. Kimi akrabalarım yaşayabilmek için çocuklarını çalıştırmak zorunda.

ELLER PARAMPARÇA

Ben bütün ekonomik zorluklara rağmen dört çocuğumu da okutuyorum. Eşim saya işçisi, 3 bin 200 lira alıyor. Ben de evde saya dikerek eşime destek olmaya çalışıyorum. Çocukları sabah okula bıraktıktan sonra işimi yapıyorum. Bir çift 4 lira, 14 saatte 5 çift yapabiliyorum o da 20 lira. Her an çalışıyorum, çok zorlanıyorum, naylon iplikle diktiğim için ellerim kesiliyor hep. Deri parçalarından yaptığım parmak koruyucuları takarak ellerimi korumaya çalışıyorum.

Bunları neden anlatıyorum? Bize “Siz Türkiye’de bedavaya yaşıyorsunuz” diyorlar ama biz yaşayabilmek için, hayatta kalabilmek için çok çırpınıyoruz. Rutubetli, kötü evlerde Türkiyeli komşularımızın verdiği eski eşyaları kullanarak yaşıyoruz. Belki siz bu eşyaları evinize bile sokmazsınız. Ama bizim başka çaremiz yok. Bunları anlatıyorum çünkü artık bıktık hor görülmekten, öldürülmekten. Koronanın başında öldürülen 18 yaşındaki Ali El Hemdan ve yakın zamanda Bayrampaşa’da öldürülen Naif Al Naif o kadar çok canımı yaktı ki anlatamam. Günlerce uyuyamadım. TikTok ve Facebook’tan videolarını izledim. Bizim haber aldığımız yerler buralar. Televizyon kanallarında göremeyiz biz bu haberleri. Ama Suriyeliler bir hata yapsa yer yerinden oynuyor. Ne Türkiyeli bir gencin başına bir şey gelsin ne de Suriyeli gençlerin, istemem tabii kötülükler yaşanmasını.

‘KIZ ÇOCUKLARINI KORKUDAN OKULA GÖNDEREMİYORUZ’

Türkiye bize kapılarını açtı, minnettarız ama sürekli hor görülmek, öldürülmek istemiyoruz. Biz buraya güle oynaya gelmedik. Ülkemizde rahattık, kim o rahat yaşamını bırakıp buradaki zorlu koşullarda, korkuyla yaşamak ister. Türkiye devleti bize kapılarını açtı ama bugün biz öldürülürken neden sessizce seyrediyor? Sadece ölüm de değil yaşadığımız. Taciz, istismar, şiddet…

Arkadaşım Emel’le oturuyorduk, “Suriyeli bir kız çocuğunun istismara uğradığı videoları gördün mü?” diye sordu, “Gördüm” dedim. “Kızını okula gönderecek misin?” dedi, göndereceğimi söyledim. Devam etti: “Ben göndermeyeceğim. Zaten çok korkuyordum. Şimdi daha da korkar hale geldim. Elimden gelen tek şey okula göndermemek. Çok istedim ailem beni okutmadı, kızlarımın okumasını istiyorum ama onların böylesi ağır şeyleri yaşamasını da istemiyorum.” Emel’in üç kızı var. Büyük kızını okuldan aldı bu korkulardan dolayı.

10 yılı aşkındır biz bu ülkedeyiz. Artık aynı ülkenin vatandaşı gibi olduk. Marketten aynı ürünü aynı paraya alıyor, aynı yerlerden alışveriş yapıyor, aynı otobüse biniyor, aynı okula gidiyoruz. Çocuklarımızın cahil kalmasını istemiyoruz. Bizim gibi yaşamasınlar diye okutmak istiyoruz. Ama çok korkuyoruz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Oppo’dan öncesi, Oppo’dan sonrası: Babadan kocaya,...

Oppo işçisi bir kadın, evliliği boyunca gördüğü şiddetten kurtulma aşamasında Oppo’dan işten atılma...

Evde de işte de ısınmak işçiye lüks!

12 saat mesaide molaları sobanın başında ısınmaya çalışarak geçiren, buz gibi suda elini yıkadıktan...

Bu fabrikada yok yok: Mesai var ücreti yok! Eşit i...

Kadın işçiler baskı altında mesai ücretlerini alamadan çalışmak zorunda bırakılıyor. Selma’nın çalış...