Sokak sokak gezerlerdi çocukluğumda, insanları eğlendirip para kazanmak için. Onlar geldiği zaman mahalleli telaşla ve heyecanla birbirlerine haber verirlerdi. Çoluğu çocuğu, yaşlısı genci işini bırakıp “Ayıcı geldi ayıcı, hadi kız!” diye bağıra çağıra koşuştururlardı ayı oynatıcısının yanına.
5-6 yaşlarımda ben de birkaç kez gittim sevinçle komşu Zeliha teyzeyle. İlk gördüğümde ayıcıyı ve ayıyı, korktum ve saklandım Zeliha teyzenin eteğinin altına. Burnundaki halkalı zincirden kurtulmak isteyen bir ayı sağa sola kaçmak isteyince birkaç sopa darbesinden nasibini aldı. Hemen arkasına da def çalmaya başlayınca ayı, oynamaya başladı. Çoğu komşu eğlenirken, alkış tutarken ben Zeliha teyzenin arkasına saklanıp şaşkın, korkak ve ürpererek izledim. Çocukken yaşadığım bu mutsuzluğu hiç unutmam.
Sonradan öğrendim ki ayıları oynuyor gibi göstermek için kızgın sacın üzerine zorla çıkarıyorlar, ayı da ayaklarım yanmasın diye ayaklarını kaldırıyor, bu esnada defle tempo tutuluyor. Hayvan buna şartlanıyor. Her def sesini duyduğunda ayaklarının yanma hissini hatırlayıp ayaklarını korkuyla kaldırıyor. Biz izleyiciler de gülüp eğleniyor, oynuyor zannediyoruz ayıyı. Neyse ki şimdi böyle bir manzaraya izin vermeyecek duyarlı insan sayısı fazla. Hayvan hakları oluşturuluyor bu umut verici. Ama çocukluğumda yaşadığım bu korku ve mutsuzluğun daha büyüğünü uzun zamandır yaşıyorum. Nasıl mı?
Televizyonda bazı “kadın programı” diye adlandırdıkları programlarda, stüdyolarının izleyici kısmındaki kadınların konuk olarak aldıkları sahnedeki kadına incitici, kırıcı, küçük düşürücü tavır ve hareketleri çok nahoş, rahatsız edici. Çoğunlukla ekonomik, sosyokültürel, eğitim gibi açılardan alt kesimden olan bu kadınlar çare ve yardıma ihtiyaç duyarken bütün özelleri, bütün mahremleri gözler önüne seriliyor.
Eğitimsizlikleriyle suçlanıyorlar, fakirlikleriyle sorgulanıyorlar, alttan altta içinde bulundukları uygunsuz şartları kadınlara dayatıyorlar. Zor durumda mücadele veren kadınlara hiçbir faydaları olmadığı gibi daha çok da zarar veriyorlar. Üstelik bundan para kazanıyorlar. Bunu son olarak Esra Erol’un sunduğu programda izledik. Esra Erol, kadınlara yardım ediyoruz adı altında, 18 yaşındaki bir kadını yüzünü göstermek istemediği halde ifşa edip üstüne bir de azarlamasıyla bu programların kadına bakış ve yaklaşımının gerçek yüzünü gözler önüne serdi. Her gün şiddete, tacize uğrayan kadınların haberlerini okuduğumuz ülkemizde bunları önlemek için hiçbir şey yapılmazken kimsenin kadınlara bu şekilde davranmaya, hesap sormaya hakkı yok.
“Ayaklarının altında cennet olan kadın analar” o televizyon programlarında kanal kanal gezdirilirken ya da kadınlar bu kanallarda istemedikleri şeyleri yapmaya zorlanırken ya da yapmak zorunda bırakılırken aklıma def çalındığında kızgın sac üzerinde yürütülüp terbiye edilmeye çalışılan o zavallı hayvanlar geliyor. Seyirci olmayı artık bırakıp defleri kırıp kadınları insan gibi yaşatabilsek. Kadının huzurlu olduğu her yerde çiçekler sevgi açsın.
Fotoğraf: ATV'de yayınlanan Esra Erol'da programından ekran alıntısı
İlgili haberler
14 saat çalışmaya 20 lira, korku içinde yaşamaya…
Suriyeli Rabiya evi geçindirmek için sayacılık yapıyor, elleri paramparça, aklı hep çocuklarının gel...
Asgari ücretle 3 boğazı besliyorsam memleketi de y...
Belediye işçisi kadınlarla artan zamlar, derinleşen yoksulluk karşısında çıkış yolunu konuştuk: ‘Biz...
Genişleyen öfkeyi dayanak almak, örgütlenmesine da...
Boşuna değil son günlerin tüm direnişlerinde iki sloganın öne çıkması… 'Birleşe birleşe kazanacağız'...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.