1 Eylül Dünya Barış Günü’ne tarihsel seyir: Siyah eşarplı Kata Pejnović
1 Eylül Dünya Barış Günü; emperyalizmin yıkıcılığı, vahşeti ve buna karşı emekçilerin, işçilerin verdikleri mücadeleyi hatırlatmak ve büyütmek açısından büyük önem taşıyor.

Dünya’nın dört bir yanında bölgesel savaşların kızıştığı, büyüğünden küçüğüne tüm ülkelerin hızla silahlandığı bir dönemden geçiyoruz. Sosyalist dönemde birlikte kardeşçe yaşamayı başarmış Rusya ve Ukrayna savaşıyor, bir yandan emperyalist ülkeler kendi sömürgelerinde darbeler örgütlüyor, bir yandan Orta Doğu’da savaş durumu Türkiye’nin de dahil olduğu biçimiyle devam ediyor. Emperyalist ülkelerin birbirleriyle girdikleri kıyasıya rekabet, her geçen gün yıkımın ve vahşetin büyümesine yol açıyor. Bu yıkım büyürken barış talebi her geçen gün daha büyük önem kazanıyor. 1 Eylül Dünya Barış Günü ise emperyalizmin yarattığı en kanlı savaşlarından biri olan 2. Dünya Savaşı’nın başladığı günde kutlanıyor.

1 Eylül Dünya Barış Günü; emperyalizmin yıkıcılığı, vahşeti ve buna karşı emekçilerin, işçilerin verdikleri mücadeleyi hatırlatmak ve büyütmek açısından büyük önem taşıyor. Bu yazımızda ise emperyalizmin, faşizmin yıkıcılığına karşı mücadele eden yüz binlerce kadından birini konu alacağız.

Kata Pejnović, 21 Mart 1899 tarihinde şu an Hırvatistan’a bağlı olan Lika bölgesinde dünyaya geldi. Kata’nın babası Dmitar, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu polisi için çalıştıktan sonra emekli olarak çiftçilik yapmaya başlamıştı. Annesi Jelena ise alaylı bir terziydi. Kata, beş kardeşi ve ebeveynleri, Dmitar’ın emekli maaşının da desteğiyle ayakta kalmaya çalışıyordu. Ancak yoksulluk ailenin hayatta kalmasının koşullarını zorluyordu. Ne de olsa köy ekonomisi dağılıyor, feodalizm doğmakta olan kapitalizme yeniliyordu. Kata ilkokulda parlak bir öğrenci olsa da eğitimine devam etmedi ve zengin toprak sahiplerinin evlerinde ailesini beslemek için çalışmaya başladı.

HALKLARIN KARDEŞLİĞİ İÇİN MÜCADELE VEREN BİR KADIN

Genç yaşta evlenen Kata, evlendikten sonra da süt satarak ailesinin geçimini sağlamaya devam etti. Ancak Komünist Parti ile tanıştığında hayatı değişti. Kata, Komünist Partiyle birlikte çalışma yürütürken, köylülerin maruz bırakıldığı yoksulluğun ve cehaletin karşısında köylü kadınlarla yan yana geldi. Bu süreçte Lika bölgesindeki Smiljan bölgesel komünist hücresinde aktif çalışma yürüttü. İspanya İç Savaşı’na maddi destek sağladı. 1938’de yürüttüğü mücadeleyi daha ileriden sürdürebileceği Yugoslav Komünist Partisine katıldı. Kadınların örgütlenmesi ve işçi sınıfının safına kazanılması için büyük bir özveri ile çalıştı. Kadınların kendi sorunları için işçi sınıfının yanında örgütlenmeleri için çalışırken Lika bölgesinde örgütlenen Sırp-Hırvat gerilimini engellemek üzerine barış ve kardeşlik çağrılarını yaygınlaştırdı.

FAŞİZME KARŞI YAS DEĞİL, ÖFKE

Kata, işçi sınıfını, kadınları, Hırvatları ve Sırpları sömürüsüz, eşit ve barış içinde bir dünya kurmak için mücadeleye çekerken, Yugoslav polisinin radarına girdi, baskı ve tehdit altında çalışmasını sürdürmeye devam etti. Ancak Kata’nın Komünist Partiye üye olmasından kısa bir süre sonra 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı patlak verdi. 1941’de faşist Almanya Yugoslavya’yı işgal ederek, sermaye iktidarının terörünü ülkenin en küçük bölgesine kadar indirdi. İşgalin hemen sonrası faşist kukla devleti Bağımsız Hırvatistan Devleti’nin ilanı ardından faşistlerin Lika bölgesine düzenlediği saldırılardan birinde eşini ve üç çocuğunu kaybetti. Devlet, Kata hakkında bilgi almak için eşine önce işkence yaptı, daha sonra onunla birlikte biri on dokuz, biri on üç ve biri üç yaşında olan oğullarını öldürdü. Bu süreç Kata için oldukça yaralayıcıydı ancak onu mücadeleden geri çekmedi. Yasını temsil ettiği söylenen siyah eşarbıyla, faşizme karşı halkın örgütlenmesi için pes etmeden çalışmaya devam etti. Bu nedenle Kata daha sonra “siyah eşarplı kadın” olarak tanınmaya başladı. Onun acısı, ailesini elinden alan faşizme karşı örgütlü bir öfkeye dönüştü.

KADINLAR FAŞİZME KARŞI AYAKTA

Özellikle okuma yazma bilmeyen köylü kadınları emperyalizmin en kanlı diktatörlüğüne, faşizme karşı ayaklanmaya çağırdı. Antifaşist örgütlenmeyi kadınlar arasında yaygınlaştırabilmek adına Hırvatistan’daki ilk kadın gazetesini, Mücadelede Kadın’ı* kurdu. Aynı yıl Komünist Parti, faşizmin karşısında halkın birleşik mücadelesinin güçlendirilmesi adına kadınların kendi özel ihtiyaçları için de örgütlenebilecekleri Anti Faşist Kadın Cephesi’ni** kurdu ve ülkenin dört bir yanından kadınların katılımıyla düzenledikleri konferansta Kata, bu örgütün ilk başkanı olarak seçildi. Aynı yıl Yugoslavya Halk Kurtuluşunun Antifaşist Konseyi toplantısına katılan tek kadın delege oldu. Kata, burada da kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal haklarının genişletilmesini savundu. Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin kuruluşunda rol aldıktan kısa bir süre sonra Hırvatistan Komünist Partisinin merkez komitesinde görev yaptı. Hayatının sonuna kadar da mücadelenin bir parçası olarak yaşamaya devam etti.

Kata Pejnović hakkında ne yazık ki bildiklerimiz bunlarla sınırlı. Ancak Kata hakkında bildiğimiz sınırlı şeylerden bize köylü bir kadın, kendi hayatını; ailesinin ve tüm emekçi, işçi, köylülerin hayatını kapitalizmin zindanından kurtarmak için yeniden kurduğunu gösteriyor. Kata, patronların hükümetinin en vahşi biçimine karşı işçi, emekçi, köylü kadınları ancak bunların kurabileceği bir barış için savaşmaya çağırdı. Kata gibi yüz binlerce kadın sermayenin savaşlarına, halkların sömürüsüne ve ölümüne karşı mücadele etti. Kata ve onun gibiler sadece ahlaki bir bakış açısıyla barışı savunmadı. Onlar bu yıkımın sorumlularına karşı savaşarak barışı inşa etti, işçi sınıfının barışını.

*Mücadelede Kadın’ın orijinal ismi “Žena u Borbi”’dir.

**Orijinal ismi Antifašistički Front Žena

Fotoğraf: Wikimedia Commons (Soldan sağa Mica Šlander Marinko, Kata Pejinović, Maca Gržetić i Mitra Mitrović )

İlgili haberler
Barış her neredeyse bulup getireceğiz

Son dönemde daha da açık görüyoruz ki barış mücadelesi ekmeğimizle, aşımızla, işimizle, huzurumuzla,...

Hepimiz için, tüm dünya için en acil talebimiz ‘ba...

Öfkemizi, savaşı çıkaranlara yöneltelim. Emperyalist hesaplar, güç dengeleri uğruna şehirleri bombal...

Barış, kadınların bedenlerinin ‘yağmalanacak topra...

Dünyanın her yerinde barış mücadelesinin en önünde olan kadınlar, koronavirüs salgını gölgesinde kar...