2010 yılının Aralık ayında, genç manav Mohammed Bouazizi'nin kendini yakması, Tunus halkının kötü ekonomik durum, gençler için geleceksizlik ve despotik, yozlaşmış hükümetten duyduğu, o zamana kadar açıkça gösterilmemiş tepkisini alevlendirdi. Gıda ve enerji fiyatlarındaki aşırı artış insanları sokaklara sürükledi. Kitle isyanları ve yağma, daha sonra "Arap Baharı" olarak adlandırılan bir isyana dönüştü. Ordu güvenlik güçlerine karşı protestocuların yanında yer alınca, devlet başkanı Zine El-Abidine Ben Ali, Ocak 2011'de eşi ve iki çocuğuyla birlikte ülkeden kaçtı.
Gelişmeler, süreci belgeleyen, şeffaf hale getiren ve halkın güvenilir bilgi kaynağı haline gelen modern iletişim teknolojisi ve dijital medya sayesinde hızlandırıldı. Bu konuda dilbilimci ve çevirmen Lina Ben Mhenni'nin de büyük rolü oldu. Başlangıçta kişisel konularla uğraştığı dijital günlük şeklinde bir blog yayınlamaktaydı. Politik durum ortaya çıktığında, Tunus'un birçok şehrine gitti, araştırdı ve olayları belgeledi. Fotoğrafları ve yazıları; gösteriler, polis operasyonları ve insan hakları ihlalleriyle ilgili ilk İngilizce bilgiler olduğundan uluslararası ün kazandı. "Bir Tunuslu Kız" adlı blogu, her zaman sadece kendisi için konuştuğunu vurgulasa bile, muhalefetin merkezi ortamına dönüştü. Yabancı gazeteciler onunla temas halindeydi. Lina Tunus Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktaydı. Ayaklanmadan yıllar önce de rejimin hoşlanmadığı şeyler yazmış, bu yüzden hem blogu hem de Facebook sayfası sansürlenmişti. Ben Mhenni, Arap Baharı döneminde Tunus'ta sansür ve insan hakları ihlallerini yazdı. Ailelerinden izin alarak ayaklanma sırasında öldürülen gençlerin cesetlerini fotoğrafladı. Yayınları nedeniyle devlet baskısına maruz kaldı. İzlendi, zulüm gördü ve tehdit edildi. Evine gizlice girildi, bilgisayar ve kamera ekipmanı çalındI ama cesareti kırılmadı. İlk protesto dalgasının ardından uluslararası dikkatin azalmasına rağmen, sivil toplumu, sosyal ve demokratik değişimi desteklemeye devam etti. Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğüne olan bağlılığı nedeniyle Nobel Barış Ödülü'ne aday olarak gösterilmesi tartışıldı. Zihinsel gücünün aksine, Lina Ben Mhenni hassas, neredeyse kırılgan bir görünüşe sahipti: Boyu 1.60 metreden, ağırlığı 50 kilogramdan azdı. Yıllardır bağışıklık sisteminin zayıflığından muzdaripti ve ayaklanma sırasında böbrekleri çalışmaz hale geldi. Annesinden yapılan böbrek nakliyle yaşamını sürdürebildi. Kendi deyimiyle annesinin böbreği olmasa Arap Baharı'nı tüm gerçekliğiyle anlatamayacaktı. 2019'un sonunda tekrar ciddi sağlık sorunları yaşadı ve 27 Ocak 2020'de Tunus'taki bir hastanede 36 yaşında öldü. Tunus halkı, "Arap Baharı'nın Sesi"ne devlet töreniyle veda etti. Tunus posta işletmesi, Mart ayında cesur blogcu ve sivil haklar aktivistini özel bir pul ve damga ile andı, onurlandırdı.
İlgili haberler
TUNUS: Kadın erkek eşitliği lütuf değil haktır!
Tunus’ta binlerce kişi sokaklara dökülüp, sadece miras hukukunda değil ‘her alanda kadın erkek eşitl...
GÜNÜN KAZANIMI: Tunuslu kadınların mücadeleleri so...
Tunus'taki insan hakları örgütlerinin 25 yıllık mücadelesi sonuç verdi. Kadına yönelik şiddetle müca...
Tunus'ta kadınlar için özgürlük eylemi yapıldı
Tunus’ta bir araya gelen Ortadoğu ülkelerinden kadınlar DKY delegesi olan tutuklu Kitham Saafin, Kha...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.