2010 Yılı Engellilerin Sorun ve Beklentileri Araştırması’na göre, Türkiye nüfusunun yüzde 13'ü engelli. Engelli yurttaşların yüzde 58,6’sı erkek, yüzde 41,4’ü kadın.
Bugün Türkiye’de kız çocuklarına yönelik hem cinsiyete hem de engelliliğe dayalı ayrımcılık, özellikle kız çocuklarının eğitim hakkına da etki ediyor. Engelli kız çocuklarının okuryazar olma oranı engelli erkek çocuklarına göre daha düşük düzeyde. Aynı araştırma kadın engellilerin yüzde 54,9’unun okuryazar olmadığını ortaya seriyor. Aynı oran erkekler için yüzde 32,1.
Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği’nin (TOHAD) 2012-2017 yılları arasında yapmış olduğu araştırmaya göre engellilere yönelik, cinsel-fiziksel şiddet, istismar ve kötü muamele olayları giderek artıyor.
* 2012-2017 yıllarında gazetelere engellilere yönelik 391 şiddet olayı yansıdı. Şiddet olayların yarısı cinsel saldırıdan oluşuyor.
* Zihinsel engellilerde cinsel saldırı, ortopedik ve görme engellilerde fiziksel ve psikolojik şiddet en yaygın saldırı tipi. Şiddete uğrayanların üçte biri çocuk...
* Saldırıların failleri ise aile, komşu ve akrabalar gibi tanıdıklardan ya da hizmet aldığı kamu görevlilerinden oluşuyor. Bu da olayların açığa çıkmasını engelliyor.
* Engelli bireylerin maruz kaldığı olaylarda yargılama süreçleri de şiddeti katmerlendiriyor. Raporda çok çarpıcı bir nokta var; zihinsel engellilere yönelik istismar ve tecavüz olaylarında savcılar, engellinin “rızası” olduğu gerekçesiyle soruşturmaya gerek görmüyor ya da sanıklara daha düşük cezalar talep ediyor!
Türkiye, 2007 yılında Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 6. Maddesi’ne imza atarak, “Taraf Devletler engelli kadınlar ile kız çocuklarının çok yönlü ayrımcılığa maruz kalmakta olduğunu kabul eder ve bu bakımdan onların tüm insan hak ve temel özgürlüklerinden tam ve eşit koşullarda yararlanmalarını sağlamaya yönelik tedbirleri alır” hükmünü uygulamayı taahhüt etmişti. Ama görüyoruz ki bu taahhütün gerekleri yerine getirilmiyor.
Engelliler, ama özellikle engelli kadınlar çok sıradanlaşan, gündelikleşen ayrımcılıklara maruz kalıyor. Devletin bu ayrımcılıklara karşı etkili önlemler ve çözüm politikaları hayata geçirmesi şart. Ama siz de sosyal medyada, gündelik hayatta, sohbetlerinizde kullandığınız dile dikkat ederek sıradanlaşan bu ayrımcılıklara meydan okumak için çaba sarf edebilirsiniz…
Nasıl mı?
Mesela “Özürlü”, “mağdur”, “muzdarip”, “malul”, “hasta” ya da “tekerlekli sandalyeye bağlı/ mahkûm” gibi ifadeler kullanmayarak…
Mesela engelli bireyleri “zavallı”, “çaresiz”, “başkasına bağımlı” gibi temsil eden ifadelerden kaçınarak. Bu ifadelerin engelli bireyleri güçsüzleştiren ve ayrımcılığa maruz kalmalarına neden olan ifadeler olduğunu unutmayarak..
Daha fazlası için TIKLAYINIZ
Engelliler için daha az engelin olduğu bir dünya şart… Engelliler Haftasında engelliler ve örgütlerinin dile getirdiği taleplere kulak kabartmak bir başlangıç olabilir…
Bu arada, engelli kadınların sorunlarıyla ilgilenen ve özel çalışmalarıyla özel bir yer tutan bir dernekten bahsedelim size; Engelli Kadın Derneği…
Engelli kadın ve kız çocuklarının her türlü ayrımcılıktan, sömürüden uzak, eşit ve özgür bir yaşama sahip olması için çalışan derneğe ilişkin daha geniş bilgiye engellikadin.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz…
İlgili haberler
Aştığı engeller, OHAL’le yeniden karşısına dikildi
Zeynep engelli bir kadın. Üniversiteyi zorluklarla okudu, memur oldu. OHAL yıktığı engelleri yeniden...
Engelli olduğunuz için burada kurs göremezsiniz!
Alibeyköy İSMEK’te kursa giden ortopedik engeli olan Melek tuvalete rahat girebilmek için kurs yönet...
Engelli değil, engellenen kadınız
‘Ben engelli değil engellenenim. Bunu en çok iş hayatında görüyorum. Yaşıtım kadınlardan tek farkım...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.