'Pınar Gültekin davasında kararın bozulması hukuk katliamıdır!'
'Failler artık suçtan nasıl paçalarını kurtaracağını çözmüş olmalılar ki planlı bir cinayetin konuşulduğu bir davanın bile karara bağlanması bu denli uzuyor.'

2020 yılında Muğla’da vahşice katledilen üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’in katil zanlısı Cemal Metin Avcı’ya yerel mahkeme ilk önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Sonra da mahkeme sanığın kurgusal ve soyut savunmalarına dayanarak cezada haksız tahrik indirimi uyguladı ve ceza 23 yıla düşürüldü. Kardeşi Mertcan Avcı ile diğer sanıklar ise beraat etti. Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı verilen karar sonucunda İzmir İstinaf Mahkemesi’ne itiraz etti. Savcılığın itirazı kabul edildi ve yerel mahkemenin kararı bozularak Cemal Metin Avcı’ya ağırlaştırılmış müebbet, kardeşi Mertcan Avcı’ya 4 yıl hapis cezası verildi. Yargıtay ise yine son noktayı koydu, “Canlı canlı yakılarak öldürme canavarca hisle değildir” diyerek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararını bozdu.

CEZASIZLIK POLİTİKALARI SUÇUN ÖNÜNÜ AÇTI

AKP iktidarının uygulamakta olduğu kadın politikalarının geldiği nokta bizleri şaşırtmamaya devam ediyor. Bunun yansımalarını güya “bağımsız mahkemelerin bağımsız kararlarında” görmek mümkün. "Ne kadar ileri gidilebilir" dediğimiz her olayda, bir ilerisiyle karşı karşıya kalıyoruz. Yargıtay'ın verdiği bu ve bunun gibi daha nice kararlarla iktidarın yürüttüğü politikaları bağdaştırmak çok da zor olmasa gerek. İktidar en başta İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek bunun mesajını açıkça vermişti bizlere. Uygulanan cezasızlık politikalarıyla kadınlara karşı işlenen canice suçların önünü açtı. Sözleşmeden çekildikten sonra yargıdan kadınların aleyhine kararlar bardaktan boşanırcasına yağdı. “Yaşam hakkını korumak için devlet ne yapıyor?” diye soracak olursanız; İstanbul Sözleşmesi’ni feshediyor, 6284’ü uygulamıyor, "öldürün" diyor. Nasıl olsa cezalar uygulanmıyor hatta kadına yönelik şiddetle ilgili TCK’da tanımlı bir suç bile yok. Dolayısıyla işlenen bunca cinayetin hiçbiri tesadüf veya kader değildir. Kadın cinayetleri politiktir. Sözleşmenin feshinden bu yana erkekliğin cesaretini aldığı koca bir gücün eseridir bunlar.

Kadınlar öldürüldüğünde, "O saatte dışarıda ne işi varmış?", "Mini etek mi giyiyormuş?" gibi akıl almayan soruların cevapları aranıyor. İnsan yaşamının ihlali söz konusuyken failin fiillerinin sonuçlarının aksine, kadının fiillerinin nedenleri araştırılıyor. Israrla ve inatla kadınlar yargılanmaya devam ediyor.

Topluma mal olmuş bir davada Yargıtay'ın vermiş olduğu bu karar, kamu vicdanını yaralayan ve mevcut yasaya aykırı bir karardır. Üstüne üstlük Cemal Metin Avcı dava süresi boyunca üç kez haksız tahrik indirimi savunmasını değiştirdi. Böylece dava uzadı ve sanık da keyfe keder bahaneler üretti. Ortada kasıtlı ve planlı bir suç varken sanık suçtan kurtulmak için ürettiği bahaneleri ve delilleri toplamakla vakit geçirdi. Böylece yargı kararlarından yola çıkarak failler artık suçtan nasıl paçalarını kurtaracağını çözmüş olmalılar ki planlı bir cinayetin konuşulduğu bir davanın bile karara bağlanması bu denli uzuyor. Neticesinde de Pınar Gültekin davasında olduğu gibi, hukukun mantığına sığmayacak kararlar doğuyor.

FAİLLERE YETKİ VEREN İKTİDAR!

Bu ülkede binlerce kadın öldürüldü ve öldürülmeye devam ediyor. 2024 yılının ilk 10 ayında işlenmiş olan 343 kadın cinayetinin 184’ü şüpheli. Öldürülen kadınların yüzde 92’si hakkında herhangi bir koruma kararının olup olmadığı bilinmiyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Koruma kararı olmasına rağmen geçen sene 32 hanımefendi ikazımıza uymadan, kapıya adam gelince açmış, içeride vurmuş onu” demişti. Katledilen kadınları suçlayan bu söylem, iktidarın kadınları ne ölçüde korumaya niyetli olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla yargı mekanizmaları iktidarın kadın düşmanı politikalarını işletiyor ve bu politikalar sonucunda dosyaları karara bağlıyor. Bu ülkedeki kadın cinayetlerinin çoğunun arkasında yatan sebeplerden ötürü katledildi Pınar Gültekin. Tıpkı Özgecan Aslan, Ceren Özdemir, Şule Çet ve daha fazla kadının katledildiği gibi. Kadın düşmanlığını meşrulaştırarak kadınları her türlü şiddete karşı savunmasız bırakan, bu politikalardan güç alan erkeklere bu acımasız yetkiyi veren iktidardır.

Baskı altında, haklarından yoksun bırakılan ve çoğu zaman hakları ihlal edilen kadınlar için birbirimizi savunmamız ve şiddetsiz ve tehditsiz bir yaşam elde etmek amacıyla her türlü mücadeleyi sürdürmemiz görevimizdir. Tek bir hakkımızdan bile vazgeçmeyeceğiz! Failler hak ettikleri cezayı alana kadar, iktidar politikalarını geri çekene kadar haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkacağız! Kadın katliamlarına, kadın haklarına yönelik saldırılara, hukuksuz yargı kararlarına karşı en başta kadınlar olmak üzere toplumun her kesimini sesimizi yükseltmeye, mücadeleye ve örgütlü birlikteliğimize çağırıyoruz.

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
Pınar Gültekin davasında ağırlaştırılmış müebbet c...

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Pınar Gültekin cinayeti davasında sanık Cemal Metin Avcı'ya verile...

Kadın katillerine can simidi: Haksız tahrik indiri...

Kadınlar olarak 'Bekleyip göreceğiz' demiyoruz. Pınar Gültekin'in sesi olmaya devam edeceğiz. Çünkü...

Üniversiteli kadınlar Yargıtay'ın Pınar Gültekin k...

Üniversiteli kadınlar, Pınar Gültekin'i katleden Cemal Metin Avcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet...