Muğla'da 2020 yılında katledilen Pınar Gültekin davasında Yargıtay 1. Ceza Dairesi, sanık Cemal Metin Avcı hakkında İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi tarafından verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararını bozdu. Yargıtay Avcı’nın, “tasarlayarak ve canavarca hisle öldürme” suçundan değil, “niteliksiz kasten öldürme” suçundan haksız tahrik indirimi uygulanarak yargılanmasını istedi. Biri başkan vekili olan iki üyenin karşı oyuna rağmen oy çoğunluğuyla verilen karar, kamuoyunda tepki ile karşılanırken pek çok ilde kadınlar “Erkek adalet değil, gerçek adalet” talebiyle karara tepki gösterdi.

Kadın cinayetlerinde bir cezasızlık pratiği olarak uygulama bulan iyi hal ve haksız tahrik indirimleri başta kadın örgütleri ve hukukçular olmak üzere toplumun pek çok kesiminde yıllardır eleştiriliyor. Ancak bu indirimlerin yerli yersiz verildiği pek çok örnek de var. Peki, ''canavarca öldürmek'' denildiğinde tüm detaylarıyla ilk akla gelen kadın cinayetlerinden biri olan Pınar Gültekin davasında verilen bu karar ile Yargıtay ne söylüyor?

BU NASIL ÇELİŞKİ?

Kararın bozulması yönünde oy kullanan hakimlerden birinin 2021'de TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonuna bilgi verirken yaptığı konuşma, basında yer aldı. Konuşmasında “Kendi ailem zaman zaman haberleri izleyip soruyor. ‘Oğlum, mahkeme böyle bir karar vermiş, nasıl bir karar bu’ diye soruyor. Ben onlara dahi izah edemiyorum. Takdir indirimi lehe ve aleyhe değerlendirilmesi zorunlu ama elbette hiçbir pişmanlık göstermemiş, ‘Yine olsa yine yaparım’ demiş bir kişiye veya eylemin işleniş şekli... İşte 80 bıçak vurmuş, 70 bıçak vurmuş, kafasını kesmiş böyle bir kişiye de TCK 62'nin (iyi hal indirimi) uygulanmasını ben şahsi adalet anlayışım açısından yerinde görmüyorum ama bu maddeyi asla kaldıramayız” şeklinde kadın cinayetlerinde verilen düşük cezalara tepki gösterdiği görülüyor.

Bir hakimin çelişkisi olarak görülebilecek bu durum, 22 yıllık siyasi pratiğe bakıldığında kadına yönelik şiddeti önlemek bir yanda dursun, kadın düşmanı politikaların ve kararların adım adım uygulanmasındaki ısrar ve istikrarın bir parçası olarak önümüzde duruyor. Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Komisyonunda kadın cinayetlerinden yakınanlar, katillere can simidi olarak haksız tahrik indirimi uyguluyor. 8 Mart'larda “Cennet kadınların, anaların ayakları altında” hamaseti yapılırken bir gece yarısı Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi'nden imza çekiliyor. Tüm bu ikiyüzlülüğün ortasında katil Cemal Metin Avcı'nın, “İstanbul Sözleşmesinin kaldırılması iyi oldu” sözleri ise tek “dürüst” ifade olarak karşımızda duruyor. 

GÜVENCEMİZ, MÜCADELEMİZ

Pınar Gültekin'i darp eden, boğarak öldürmeyi deneyen ve en son Adli Tıp raporunda da tespit edildiği üzere canlı canlı bir varil içerisinde yakarak öldüren katilin cinayeti canavarca hisle değil; öfkeyle işlediğine karar veren, suçun tasarlayarak işlendiğine ilişkin tüm delilleri görmezden gelen, haksız tahrik indirimi alabilmek için savunması değiştirerek şantaj yapıldığı iddiasında bulunan katilin telefon ve e-posta incelemelerinde hiçbir kanıta rastlanmamasına rağmen ''haksız tahrik indirimi'' uygulanması yönünde verilen Yargıtay kararına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edildi. İtiraz incelemesinde bozma kararı kaldırılarak ağırlaşmış müebbet hapis cezası onanabilir ya da katil Cemal Metin Avcı birkaç yıl sonra hayata karışır, bilemiyoruz. Ancak kadınlar olarak "Bekleyip göreceğiz" demiyoruz. Pınar Gültekin'in sesi olmaya; kadın cinayetlerinde indirim değil, caydırıcı ceza verilmesi için sokakta, adliye koridorlarında mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü hayatlarımızın ve gerçek adaletin güvencesinin biz kadınların mücadelesi olduğunu biliyoruz.

Fotoğraf: DHA