Konu yalnızca seçim değil bütünüyle hayatımız, karar ver!
‘Kuşkusuz her şey bundan 50 yıl önceki gibi değil, şimdilerde kadınların sesi yükseliyor, çok daha fazla çıkıyor. Bu çok iyi elbette. Ama yine de kabul edelim, bazı şeyler göründüğü kadar değişmiyor.’

Merhaba;

69. yaşını bitirmesine az kalmış emekli bir kadınım. Kendime “Feminist” diyemem zira hemen hiç, özellikle bu alanda yoğunlaşmış literatür takip etmedim. Dünyada ve Türkiye’de bir kadın olarak yaşamanın ne demek olduğunun farkında ve bilincinde olmak bana yetti-yetiyor sanırım. Öncelikle bir kadın, ama ondan da önce ‘insan’ olmayı önemsedim hep, bu hayat da böyle geçti.

“Oyunu kız kardeşliğimizden yana kullan” başlıklı mektubu okuyunca yazmak geldi içimden.

70’li yılların başı olsa gerek, bir kız arkadaşımla her gün okula belediye otobüsüyle gidip geliyorduk. Ve her gün aynı saatte bindiğimiz otobüsün yolcuları da hemen hemen hep aynı kişilerdi. Bir de o seferin gediklisi, rahmetli Ayhan Işık’a benzeyen bir ‘tacizci’si vardı otobüsümüzün. Bizler, öğrenci kızlar, adamı artık tanıyıp bildiğimizden, en arkaya gidip sırtımızı cama yaslardık, kendimizce geliştirdiğimiz bir çeşit korunma önlemi olarak.

Bir akşamüstü, nedendir hatırlamıyorum ama olağandan daha kalabalıktı otobüsün içi ve arkaya gidemeyip ortalarda bir yerde sıkışıp kalmıştık. Arkadaşımla göz göze geldiğimizde fark ettim ki tacizci hemen arkasında ve faaliyetteydi. Bir anda, hiç beklemediğim, kimsenin de muhtemelen o güne kadar hiç tanık olmadığı bir şey oldu, arkadaşım, adamı bileğinden yakalayıp kolunu havaya kaldırdı ve herkesin duyabileceği bir sesle bağırdı: “Bu el kimin?” Aniden otobüsün içindeki bütün sesler kesildi, bütün gözler tacizciye döndü. Adamın kalabalığı yara yara, kendini ilk durakta otobüsten dışarı atışı hâlâ gözlerimin önünde.

Bu olayı ne zaman hatırlasam düşünürüm: O otobüsün devamlı yolcuları arasında elbette kadınlar da vardı. Ve o güne kadar hiçbiri benzer bir olay yaşamamış ya da hiç tanık olmamış olamazdı. Oysa ancak biri -hem de ufak tefek bir orta okul öğrencisi- yüksek sesle dile getirinceye kadar kimsenin çıtı çıkmamıştı. Bunu okuyan hemen her kadın, o tacize maruz kaldığında kendisinin veya tanık olduğu bir başka kadının bundan kaçınabilmek için nasıl kıvrandığını görmemiş/yaşamamış olamaz. Neden kimse, o yetişkinlerden biri bile tacizci olduğunu bal gibi gördüğü-bildiği kişiye bir kez bile karşı çıkmamıştı? Adam otobüsten inene kadar herkes neden yalnızca seyretti? “Aman tatsızlık çıkmasın şimdi” mi? “Adam bir de bana musallat olmasın” mı? Neden?

Neden biz el kadar çocuklar, onca yetişkin arasında kendi başımıza bırakılmıştık mücadelemizde? Haydi erkeklerden beklemeyelim de ya kadınlar? O saatteki otobüs ahalisinin en az yarısı -tıpkı toplumdaki gibi- kadındı. Onlar gün boyu ekmeğinin peşinde farklı işlerde çalışmış, farklı eğitim düzeyindeki yorgun kadınlardı.

O adamın da şimdilerde adım başı karşılaştığımız benzerlerinin de birer annesi, onları yetiştiren birer kadın yok mu ve onların başına da böyle şeyler hiç mi gelmemiş/gelmez?

Kuşkusuz her şey bundan 50 yıl önceki gibi değil, şimdilerde kadınların sesi yükseliyor, çok daha fazla çıkıyor. Bu çok iyi elbette. Ama yine de kabul edelim, bazı şeyler göründüğü kadar değişmiyor.

Yani galiba demem o ki lütfen yaşadıklarımızda kendi payımızı ihmal etmeyelim.

Umarım kimseye haksızlık etmemişimdir.

Bu arada Eylül’e tümüyle katılıyorum: “Peki ya senin kararın? Kadınları eşit görmeyen, kadınların mevcut haklarını dahi elinden alan ve almaya çalışan koltuğunu koruyan saraydan yana mı, yoksa minibüste bakıştığın kız kardeşlerinden yana mı karar alacaksın?”

Ya da

“Otobüste olan-biteni sessizce izleyenlerden mi olacaksın, hakkını korumak için aslanlar gibi mücadele edenlerden yana mı?”

Konu yalnızca seçim değil, bütünüyle hayatımız. Karar ver!

Herkese sevgilerimle.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Oyunu kız kardeşliğimizden yana kullan

Eylül'den Elif'e, Berfin'e, İrem'e, Zeynep'e ve adını bilmediğimiz tüm kadınlara açık mektup...

Tek adama oy yok çünkü…

İstanbul’un emekçi semti Esenyalı’dan daha önceden AKP’ye oy veren kadınlar neden bu seçimlerde tek...

Elazığ’da AKP’li kadınların en büyük kaygısı başör...

AKP’yi destekleyen kadınlarla Elazığ'da piknik yaptık: Artık az yiyip az gezeceğiz, zaman tasarruf z...