Oyunu kız kardeşliğimizden yana kullan
Eylül'den Elif'e, Berfin'e, İrem'e, Zeynep'e ve adını bilmediğimiz tüm kadınlara açık mektup...

Sevgili Elif, Berfin, İrem, Zeynep ve adını bilmediğim tüm kadınlara;

32 yaşında bir kadınım. Adım Eylül. Çalışıyorum. Markete her gittiğimde banka hesabımı kontrol ediyorum. Geceleri sokakta yalnız yürüyorsam sürekli arkama bakıyorum. O ya da bu şekilde bir yerlere gelmiş adamlara sürekli olarak fikrimi, zikrimi, halimi anlatmaya çalışıyorum. Eşitlikten ve özgürlükten taviz vermemek için elimden geleni yapıyorum. Doğduğum günden beri çabalıyorum. Tüm kadınlar gibi var olmaya ve varlığımı evde, işte, sokakta kabullendirmeye çalışıyorum. Çabamın sebebi bu ülkede huzur, refah ve barış içinde yaşamak istemem. Ama gel istersen önce bir tanış olalım. Evet, farklılıklarımız olabilir. Ancak ortaklıklarımız sandığından daha çok. Bu seçimi ne Kılıçdaroğlu ne de Erdoğan kazanacak. Sen ve ben yani biz kadınların dayanışması ve gücü kazanacak. Adını bilmesem de bizi ortak kılan kadın olmak. Kadın olmanın etrafında şekillenen, toplumsal olarak inşa edilen çoğu haksızlığı, endişeyi, korkuyu, eşitsizliği ben de yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum.

Seni tanıyorum. Sen de beni tanıyorsun. Tahmin ettiğin gibi birbirimizden uzak veya farklı değiliz. Senin korkuların benim de korkularım oldu. Senin endişe ettiğin geçim derdi de benim derdim, ister etek ister başörtü olsun üstümüze ne giyindiğimizin sorgulanması da benim derdim. Gözünden uyku aksa da çok yorgun olsan da o bulaşıkları yıkamak zorunda olduğun geceleri biliyorum. Pazara giderken o küçük para cüzdanının içini açıp, kılı kırk yarıp tüm ailenin haftalık yemeğini çıkarmaya çalışmanı ben de yaşıyorum. Çalıştığın yerde işverenine/üstüne/müdürüne/amirine laf anlatmaya çalıştığın her dakikanın senin için nasıl bir sabır olduğunu biliyorum. Zam talebinde bulunduğunda patronun kelimeleri yuvarladığı aynı yüzüz. Ben, senin minibüste bakıştığın o kadınım işte. Hani beni taciz eden adamı fark edip, sessizce beni uyarmaya çalıştığın... Korumaya çalıştığın o kadınım. İşte o kadının sana birkaç sözü var.

Bir şekilde geç bir saatte sokakta yalnız kaldın. Berfin mesaiye kaldığı için Fatma da vardiyası gece bittiği için metroya geç bindi. Zeynep ise ertesi gün çocuklarının beslenme çantasına koyacak bir parça ekmek kalmadığı için bir çare belki ekmek kalmıştır umuduyla mahalle bakkalına gitmek için sokağa çıktı. Bayat dahi olsa sabahın köründe kalkıp o ekmeği ısıtacak. Ekmek bulamasa da belki bir kek alacak. Ayağında terlikleri mahalle bakkalı kapanmadan yetişmeye çalışıyor. Elif ve İrem arkadaşlarıyla buluşmuş ve zamanın nasıl geçtiğini anlamamışlar. İki genç kız koştura koştura son otobüse yetişmeye çalışıyor. Çok yakın oturuyorlar. Tüm lise hayatlarını birlikte geçirmişler. Şimdi de tüm zorluklara rağmen üniversitede okumaya çalışıyorlar. Annelerine mesaj atıyor her ikisi de.

“Merak etme, yoldayız. İrem de var yanımda.”

“Merak etme, yoldayız. Elif de var yanımda.”

Anneler telaşlı, bir gözü telefonda bir gözü ise sokakta. Bir girse kapıdan içeri rahat edecek. Anne neredeyse içinden durak sayacak.

Önce Elif’in evinin önünden geçiyorlar. Elif, İrem’i uyarıyor.

“Eve gidince mesaj at.” İrem eve gidince mesaj atıyor ama Pınar, Münevver, Özgecan, Ceylan ve daha nice kadın “merak etme, ben eve vardım.” diyemedi.

Failleri ise AKP’den aldıkları cesaretle her gün daha fazla kadını katletti. Neden böyle diyorum, biliyor musun? Recep Tayyip Erdoğan, yalnızca üç beş oy için, kadınları şiddete karşı koruyan 6284 sayılı Yasa’yı tartışmaya açanlarla ittifak yaptı. Her türlü şiddete karşı kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilen tek bir kararla feshedildi. Müslüman bir feminist olan Konca Kuriş’i işkenceyle öldürenleri savunanları milletvekili yaptılar.* AKP’nin bakanları; çocuklara -bak çocuklara diyorum- cinsel istismar davasına ilişkin “Küçüğün rızasıyla yapılmış işler” diyerek meşrulaştırdı.** Ağzından bu kelimeler çıktı. Evet, çıktı.

Hiçbir kadın o dar minibüste sessizce bakışmasın; kadınlara karşı şiddet uygulayan suçlular/failler cezasını alabilsin diye ne olur kız kardeşim sandığa git, kararını Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, bizden yana kullan.
Bana gelince ben bir kadın olarak ne olursa olsun senin yanında zaten olacağım. İdeolojik, siyasi görüşün, etnik kimliğin, dilin veya inancın benim için önemli olmayacak. Çünkü kadın dayanışması sayesinde hâlâ ayaktayız ve kadın dayanışması sayesinde bu siyasi ve politik çıkarlara rağmen yaşamaya devam ediyoruz. Ve evet Türkiye’de seçim sonucu ne olursa olsun biz, o minibüste seninle bakışmaya devam edeceğiz. Kime, neye oy verdiğimiz fark etmeksizin bakışacağız. Birbirimizi kollamaya çalışacağız.

Sevgili kadın arkadaşım, ne yazık ki minibüsteki o anlık bakışmalarımız bizi tek başına koruyamıyor. Yasaların işlemesi, hukukun üstünlüğü ve doğru düzgün uygulanması sayesinde her türlü şiddete karşı korunabiliriz. Bunun için ise sandığa gitmemiz ve bugüne kadar kadınları koruyan yasaları uygulayacağını söyleyen adaya oy vermemiz elzem. Kemal Kılıçdaroğlu kadınlara bir söz verdi. Biz kadınlar o sözün takipçisi olacağız. İstanbul Sözleşmesi yani “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” tekrardan uygulamaya koyacak.

Sandığa git ki kadınların daha umutlu ve güvenli bir gelecekte yaşabilmesini sağlayalım:

•    Vatan, millet, dini ve ahlaki değerleri kullanarak kadınları ortaklaştıran deneyimlerinden uzaklaştıran, kutuplaştıran bu sistemi birlikte değiştirelim.

•    Dar alanlarda sessizce bakışmak yerine suçluların affedilmeyeceğini bilelim. Cinsel tacizin ve istismarın utancını erkekler yaşasın, kadınlar ve çocuklar değil.

•    Sokakta yürürken başkalarının adımlarını saymayalım. Ne giyindiğimiz fark etmeksizin özgürce yürüyebilelim sokaklarda.

•    Seni tanıyorum kız kardeşim. Doğru olanı ve kadınların yanında kimin daha çok olduğunu biliyorsun. Oyunu kız kardeşliğimizden yana kullan. Kararını kadınları, çocukları koruyan yasaları uygulayacağını dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yana kullan.

•    Kadınları verdiğimiz oylara, ideolojik görüşe, inanca sığdıran herkese önümüzdeki dönemde cevap verelim.

Bir kız kardeşinin sana beyanıdır: Kararım, her zaman kadınları ve çocukları koruyan yasaları uygulayanlardan yana olacak. Bu seçimde ise kadınlara bu sözü veren Recep Tayyip Erdoğan değil, Kemal Kılıçdaroğlu.

Peki ya senin kararın? Kadınları eşit görmeyen, kadınların mevcut haklarını dahi elinden alan ve almaya çalışan koltuğunu koruyan saraydan yana mı, yoksa minibüste bakıştığın kız kardeşlerinden yana mı karar alacaksın?

Sevgiyle, umutla ve güvenle kal!

Eylül.

* https://www.birgun.net/haber/hizbullah-in-katlettigi-konca-kuris-in-agabeyi-hudapar-bir-katliam-orgutu-ittifak-kanimizi-dondurdu-426469
** https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/kucugun-rizasiyla-yapilmis-isler-diyen-bozdag-kapatilan-istismar-dosyasini-unuttu-2010797

Fotoğraf: Unsplash


İlgili haberler
Kadınların kritik seçimi

Bu pazar en çok da kadınlar seçimin kaderini belirleyecekler. AKP’ye daha önce destek veren kadınlar...

Tek adamlaşan dünyada illüzyonu bozan kadınlar

Tüm dünyada sağcı hükümetler, halkın yaşadığı ekonomik sorunlardan, bu sistemin temsilcisi olarak ke...

Tek adama oy yok çünkü…

İstanbul’un emekçi semti Esenyalı’dan daha önceden AKP’ye oy veren kadınlar neden bu seçimlerde tek...