Her geçen gün daha fazla kadın cinayetleri, çocuk istismarı, çocuk cinayetlerinin yaşandığı, aile birliklerinin bozulduğu bir ortamda, uluslararası geçerliliği olan; olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve kadınları koruma altına almak adına katıldığımız İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmamız, düşünen, gelişimini sağlayan çoğu kadın-erkek sağlık çalışanları tarafından üzüntüyle karşılandı.
Öte yandan Boğaziçi gibi Türkiye’nin dünyaya açılan bilim kapılarından olan köklü bir üniversiteye alanında daha bilgili, daha kalifiyeli, üniversiteyi daha ileriye taşıyacak donanıma sahip herkesin benimsediği adaylar dururken sırf kendine yakın şahısların (her yerde olduğu gibi) bu güzelim üniversiteye atanmasını yapıp, öğrencileri hocaları eğitime küstürmek, bilime küstürmek, liyakatın öneminin kalmadığını gösteriyor bir kez daha.
İşin kısası aslında büyük çoğunluk eğitim, ekonomi, sağlık ve birçok alanda gidişattan memnun değil ama dile getirmekten korkar olmuşlar.
İnsanların büyük kısmı yurtdışında yaşamanın yollarını aramakta. Bir insanı ne bitirir; umutsuzluk, kararsızlık ile geleceğe dair hayal kuramaması. Her güne yeni sürprizlerle uyandığımız; ekonomik, eğitim, sosyal alanlarda kısıtlayan; negatif yönde etkilendiğimiz kararların alındığı her gün bir adım daha uzaklaşıyoruz mutluluktan.
Kaygı dolu, stresli, her an ne olacağını, başımıza ne geleceğini bilmediğimiz bir geleceğe yol alıyoruz.
Sağlık camiasında en baştan en aşağıya kimse aldığı ücretten memnun değil. Eşit gelir dağılımı olmamasından, alınan sorumluluk ve risklerin verilen emeklerin karşılığı olmamasından, sürekli liranın değer kaybettiği, alım gücünün ciddi derecede düştüğü, sürdürülemez geçim sıkıntılarına neden olmakta ve sosyal kültürel yaşantıların, barınma, gıda, giyim, her konuda herkesin cebini yakan ne zaman biteceği belli olmayan bir ekonomik buhran yaşanmakta.
Emeklilik şartları çok kötü olduğundan dolayı kimi çocuğunu okutmak için, kimi evlendirmek için, kimisi tek maaşlı ev almak için, ileri yaşlarda olmalarına rağmen görevlerini icra etmeye çalışıyorlar. “Hakkımızı helal etmiyoruz” demekle yetiniyorlar.
Pandemi sürecine rağmen canlarını hiçe sayarak ön saflarda görevlerini yerine getirmelerine rağmen, özlük haklarında düzelmeler yapılmamasından, sağlıkta yapılan tüm iyileştirmelerin yüzde seksenin üzerinde ‘doktor bazlı’ olmasından şikayetçi herkes.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Bam teli
İzmir’den bir hemşire, halka dönük topyekun iktidar saldırılarına dair yazdı: “Bütün mesele toplumun...
KESK Kadın Meclisi: İstanbul Sözleşmesi'nden vazge...
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine tepki gösteren KESK Kadın Meclisi, eşit özgür bir y...
Ankara’da sağlık emekçileri: İstanbul Sözleşmesi’n...
Ankara Tabip Odası, SES Ankara Şubesi, Dişhekimleri Odası Ankara Şubesi üyesi ve tıp öğrencisi kadın...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.