Gördüğüm şiddet karşısında ben susmayacağım, siz de susmayın!
‘Bu sadece benim öyküm değil, bu tüm kadınların öyküsüdür. Bizim her gün ataerkil zihniyetten gördüğümüz muameledir bu. Ben susmayacağım. Siz de susmayın!’

Arkadaşımla her zaman gidip bir şeyler içtiğimiz bir kafede otururken, dükkanın birinden sokaktaki, kediye su döküldüğünü gördüm. Dükkân sahibinin yanına gidip neden su döktüğünü sorarken, arkadan bir adam gelip beni omuzumdan çekerek arkaya itti. Ben daha adama “Ne oluyor?” demeden vurdu bana. Sonra bana dönüp, “O Suriyeli ona karışmayacaksınız, sizinle mi uğraşacağız biz, bu ne böyle gelen giden bu adamın üzerine yürüyor, bir siz mi iyisiniz onlar da insan!” dedi. Ben ona, o dükkân sahibinin Suriyeli olup olmamasıyla ilgilenmediğimi, hiçbir zaman ırkçılık yapmadığımı ve yapmayacağımı söylemek isterken bu defa da erkek arkadaşımı darp etti. Çevredekiler onu sakinleştirmeye çalışırken adam hâlâ olan kuvveti ve hırsıyla bize saldırmaya çalıştı.

Etraf sakinleştikten sonra oturduğumuz yere tekrar döndük. (Arada iki, üç dükkân var zaten çok yakın mesafe) Dükkân sahibi gelip benim açıklamamı dahi dinlemeden beni darp eden adamı savunmaya geçerek “Böyle yapamazsın. O adam senden çok büyük ve senin iki yaşın kadar çocukları torunları var” dedi. Ben arada bir şeyler söylemeye çalışırken beni susturup, “Sus, beni dinleyeceksin, konuşma!” dedi. O sırada esnaflardan birisi gelip bana tam olarak su cümleyi kurdu “Bacım valla bravo, sen de erkek gibi kavga ediyorsun ha!”.

Hesabı ödeyip oradan ayrılırken, bir daha o dükkânların önünden dahi geçmeyeceğime söz verdim kendime. Bana bırak vurmayı dokunmasının bile yanlış olduğunu anlatamadım o çarpık zihniyetli adama. Hayvanların haklarının olduğunu da anlatamadım.

BU SADECE BENİM ÖYKÜM DEĞİL

Sonradan öğrendim ki bundan birkaç hafta önce bir grup liseli öğrenci o dükkâna gelip adamla kavga etmişler ve beni darp eden adam da bizim onlardan biri olduğumuzu sandığı için biz bu şekilde muamele görmüşüz. Bunu sonradan öğrenmem sonucu değiştirmedi, aksine ırkçılığa karşı çıkarken (Ki bir hayvana kötü davranan insanın Suriyeli veya Türkiyeli olup olmadığına bakılmaması gerekir.) Kadına şiddet uygulamanın hiçbir elle tutulur yanı yok. Yaşadıklarım, insanların iletişim kurmadaki eksiklerinin kitap okumadıkları için olduğunu ve ön yargının çok ama çok kötü bir şey olduğunu öğretti. Biz orada fiziksel şiddete, psikolojik şiddete maruz kalırken önümüzden geçen iki polis arabasındaki polsiler bize bakıp sadece güldüler. Bunları yazarken ağlamamak için zor tutuyorum kendimi.

Bu sadece benim öyküm değil, bu tüm kadınların öyküsüdür. Bizim her gün ataerkil zihniyetten gördüğümüz muameledir bu. Ben susmayacağım. Siz de susmayın!

İlgili haberler
Antepli Ekmek ve Gül okurları: Çözüm birlikte müca...

Antep’te bir araya gelen Ekmek ve Gül okuru kadınlar savaşı, OHAL’i ve kadınların birçok sorununu ko...

Gaziantep Üniversitesi öğrencisi kadınlar geçineme...

Antep’te üniversite öğrencisi kadınlar, seçimi, yaşamımızın her alanına sirayet etmesiyle hissettiği...

#BöyleGitmez demek için buluşuyoruz

Biz dünyanın dört bir yanında ‘Ekmek ve Gül istiyoruz’ diyen kız kardeşlerimizin bir özetiyiz. Antep...